Türk gazetecilere gözaltında ne sordular?
Fatih Er bugün Sabah gazetesinde gözaltında yaşadıklarını anlatan bir yazı kaleme aldı. Er, kendisine en çok sorulan sorunun "Türk ordusunda çalışıyor musun?" olduğunu yazdı.
Fatih Er bugün Sabah gazetesinde gözaltında yaşadıklarını
anlatan bir yazı kaleme aldı. Er, kendisine en çok sorulan sorunun
"Türk ordusunda çalışıyor musun?" olduğunu
yazdı.
İşte Er'in o yazısı:
"Kameraman arkadaşımla Adeviyye Meydanı'nda gözaltına alınıp gözleri bağlı bir yere götürüldük. Sürekli "Türk ordusunda görevli misin" diye sordular"
ÇEKİM YAPABİLİR MİYİZ DİYE
SORDUK...
Askerler tarafından gözaltına alınmamız başkent Kahire'deki
Adeviyye Meydanı yakınlarında yaşandı. Kendilerine çekim yapıp
yapamayacağımızı sorduğumuz askerler olumsuz yanıt verince
aracımıza binip uzaklaşmak istedik ancak tel örgülerden atlayan
askerler bir anda kameraman arkadaşım Tufan Güzelgün'ün kollarından
tutup askerlerin beklediği noktaya çekmeye başladı.
45 DAKİKA DUVARA DÖNÜK
BEKLETTİLER
Belli ki Mursi yanlılarının protestosunu izlememizden rahatsız
olmuşlardı. Diğer iki asker ise yine koşarak bana ve mihmandarımın
yanına geldiler. İçlerinden biri "Komutan size
çağırıyor" diyerek zırhlı araçların arasına götürdü.
Bağırarak mihmandarımıza bir şeyler anlatan rütbeli asker,
pasaportlarımıza ve izin kağıtlarımıza baktıktan sonra,
"Bunlar geçersiz, sizi tutukluyorum. Birazdan almaya
gelecekler" diyerek eşyalarımıza ve pasaportlarımıza el
koydu. Duvara dönerek beklememizi söylediler. 45 dakika
bekletildikten sonra sivil silahlı kişiler bizi alıp sivil bir cipe
bindirdi. Gözlerimizi bezle bağlayan görevliler başlarımızı öne
bastırdı. Yaklaşık 4-5 kilometre gittik. Arkadaşımla ayrı ayrı
odalara götürüldük. Her ikimize de sürekli emirler yağdırıyorlardı.
Birisi, "Yüzünüzü duvara dönün ve kıpırdamadan ayakta
bekleyin" talimatı verdi.
GÖZLERİMİZİ
BAĞLADILAR
Her iki dakikada bir odaya gelen sivil görevliler sadece
"Neden burdasın?" diye sorup tekrar odadan
çıkıyordu. Bazıları yanıt vermemizi bile beklemedi. Daha sonra
kibar bir görevli geldi gözlerimi çözdü, özür diledi ve
oturabileceğimi söyledi. Bu arada bize ısrarla, "Sen Türk
ordusunda görev yapıyor musun?" diye soruyordu.
"Askere gitmedim" şeklinde yanıt verdim.
TELEVİZYONCU MUSUN GAZETECİ
MİSİN?
Sık sık Türkiye'deki Mısır Büyükelçiliği ile görüşüyorlardı.
Ordunun camide namaz kılanlara ateş açıp öldürme haberleri ile
diğer gelişmeleri SABAH'ta yazdığımı bildikleri için bana,
"Sen televizyoncu musun, gazeteci misin" diye
soruyorlardı. Daha sonra kameraman arkadaşımı da benim kaldığım
odaya getirdiler. Elinde defterle giren bir görevli ise kimlik
bilgilerimizi not aldı ve tekrar odada bizi yalnız bıraktı. Odaya
giren bir diğer istihbarat görevlisi, "Başka ülke
vatandaşlığın var mı" diye sordu. Ben ise,
"Hayır" yanıtını verdim. Sonra bana,
"Doğru söyle. Biz senin İngilizce konuştuğunu biliyoruz.
Hem Arapça da biliyorsun. Yalan söylüyorsun" diyerek baskı
yaptılar. Israrla, "Türk vatandaşıyım, iyi Arapça
konuşamadığımı" söyledim. Ancak ısrarlarına devam
ettiler.
İSRAİL'DE NEDEN
YAŞADIN
İstihbarat subaylarının üzerinde durduğu diğer bir konu ise
İsrail'de uzun süre yaşamam oldu. Pasaportumda İsrail'e
giriş çıkış olmamasına rağmen görevli İsrail'de neden yaşadığımı
sordu. Görevli olarak bulunduğumu söyledim ve Kudüs'te
ailemle 3 yıl kaldığımı söyledim. Her defasında aynı yanıtları
vermeme karşın İsrail ile ilgili sorular defalarca soruldu.
6 SAAT GÖZALTINDA
TUTULDUK
Sorgulama bittikten sonra boş bir odada bekletildik. Tuvalete
gitmek istedik. Kaldığımız odanın kapısını ısrarla vurmamıza rağmen
ancak 1 saat kadar sonra isteğimize cevap verildi. 6
saatlik gözaltı sonunda eşyalarımız eksiksiz teslim edildi ve
nerede olduğunu bilmediğimiz ve sonradan yarı inşaat olduğunu
anladığımız binadan ayrıldık.
Uzun bir yürüyüşün ardından anayol üzerinde taksiye binerek
otelimize döndük. Bizden önce gözaltına alınan Star Tv Muhabiri
Murat Uslu ve Kameraman Zafer Kararkaş'a ise daha farklı sorular
soruldu. Mihmandarları kamera monopotu ile feci şekilde dövülen
ekibin aynı zamanda elleri de kelepçelendi. İstihbarat
subayları Türk gazetecilere Gezi parkı olayları hakkında ne
düşündüklerini ve Erdoğan'ı sevip sevmediklerini de
sordular.