Türk dizileri dünyaya nasıl açıldı? Nereye vardı?

Türk dizi ve formatlarını yurtdışına ihraç eden İzzet Pinto, "Türkiye dizi ihracatında Hollywood'da sonra ikinci sırada" dedi.

Geçtiğimiz günlerde ajanslardan bir haber geçti: “Sırbistan’ın en zenginlerinden Zoran Baskoviç’in eşi 4 milyon euro fidye talebiyle kaçırıldı. Beş kişilik fidye çetesinin izini süren polis operasyon yaptığı evde fidyecileri Muhteşem Yüzyıl’ı izlerken yakaladı.”

ÜNLÜ YAPIMCI EL CEZİRE'YE KONUŞTU

Türk dizilerinin Türkiye ve dünyadaki etkileri bununla sınırlı değil elbette. Bu etkinin boyutunu Türk dizilerini ve formatlarını yurtdışına pazarlayan, Muhteşem Yüzyıl dizisinin tüm dünyada fenomen haline gelmesini sağlayan İzzet Pinto ile konuşan El Cezire Türk yerli dizilerin uluslararası kimliğinin fotoğrafını çekti. Pinto, yaklaşık 75 ülkede 400 milyon izleyiciye ulaşan Türk dizilerinin siyasi ve toplumsal etkilerini, Hollywood’dan sonra ikinci sırada gelen Türk TV sektörünün başarısını ve geleceğini El Cezire'ye anlattı.

Yurtdışına Türkiye’de üretilen formatları ve dizileri pazarlıyorsunuz. İlk

İZZET PİNTO KİMDİR?

Türk dizi ve formatlarını yurtdışına pazarlayan sektörün önde gelen firmalarından Global Agency'nin CEO’su. İlginç bir hayat hikayesi var. ABD’de üniversite okuma şansı varken, bunu istemiyor ve çalışmak için Tayland’a gidiyor. 17 yaşında iş hayatına atılıyor. Tayland’da ayakkabıdan tekstile pek çok ürün satıyor. İşleri bazen mağazalar zinciri kuracak kadar iyi gidiyor, bazen de 10 metrekarelik bir eve taşınmak zorunda kalacak kadar kötü…  Tayland’da yapacaklarının sınırına geldiğinde ise Türkiye’ye dönüyor.  Prodüksiyon işine giriyor.
 
   
sattığınız format hangisiydi?
Önce “Gelinim Olur musun?” yarışmasının formatını pazarladık. Lübnan’da LBC kanalında yayınlandı, fenomen oldu. Müslüman bir kızla, Hıristiyan bir erkek evlendi. Çok ses getirdi.

Türk dizilerini farklı ülkelere pazarlama fikri nereden çıktı?
Türkiye’de diziler tutunca, ben Binbir Gece dizisini temsil etmeye başladım. Diziyi ilk olarak Bulgaristan’a sattık. Kanal D de aynı dönemde Gümüş dizisini Ortadoğu’ya sattı. Böylece iki ayrı koldan bir trend başlattık.

Özellikle Ortadoğu’da Gümüş’ü çok duyuyorum. Tanıdığım, karşılaştığım herkes diziyi izlediğini söylüyor.
İki ayrı bölgede dizi trendi başladı. Bulgaristan’da tuttuktan sonra, Yunanistan, Sırbistan, Hırvatistan’a doğru yayıldı. Balkanlara yayılmış oldu.

Binbir Gece’yi  nasıl seçtiniz? Böyle bir dizinin etki uyandırabileceğini nereden biliyordunuz?
Hiç tahmin etmiyordum. Tamamen şans. Yurtdışından dizi talebi oldu. Ben de buradan 10 tane dizi gönderdim.  Onlar da Binbir Gece’yi beğendi.  Onlar doğru diziyi seçebildiler. Sonra etkisi domino efekti gibi büyüdü. Bugün tüm Balkanlar’a, Afganistan’a, Pakistan’a, ABD’ye bile dizi ihraç ediyoruz.  ABD’ye Muhteşem Yüzyıl’ı sattık, Fox TV’de İspanyolca olarak yayınlanacak.

Kaç ülkeye satılıyor diziler?
Şu anda Afrika dahil yaklaşık 75 ülke Türk dizilerini seyrediyor.  Afganistan, Pakistan, Rusya ,Ukrayna, Slovakya var bu ülkeler arasında. Yeni gireceğimiz bir ülke var, Endonezya. Oraya da Binbir Gece,  Aşk ve Ceza ve Muhteşem Yüzyıl’ı vermeyi hedefliyoruz.  Çin’in devlet kanalında Muhteşem Yüzyıl yayına giriyor. Baktığımızda Türk dizileri şu anda 400 milyon seyirciye ulaşıyor. Bu çok ciddi bir sayı. Bundan dolayı diziler Türkiye’nin yumuşak gücü olarak kabul ediliyor.

Muhteşem Yüzyıl’ı yurtdışına satma öykünüz ilginç, anlatır mısınız?
Yaklaşık 5 sene önce Türk dizilerini yabancı ülkelere satmaya başladık. Binbir Gece dizisiyle başladık ve TMC’nin diğer dizileriyle devam ettik. Sonrasında da ben filmleri de yurtdışına açmaya karar verdim. O sıralar Timur Savcı ile tanıştım ve elinde çok güzel filmler vardı. Bunları yurtdışına pazarlamak istedim ve sağolsun bana inandı ve filmlerini teslim etti .  Ardından bana Muhteşem Yüzyıl projesinden bahsetti. Tabii ben başta bu projenin ne olduğunu anlamamıştım. Sonrasında sinemalarda tanıtımı görünce çok etkilendim ve “Mutlaka ben bunu almalıyım” dedim. Hatta o sıralarda balayına gitmiştim ve dönüşte de havaalanında afişleri görünce dedim ki “Acilen Timur Savcı’nın yanına gitmeliyim, projenin haklarını almalıyım.” Proje yayına girmek üzereyken yanına gittim ve istedim ama vermedi. Ciddi hayal kırıklığına uğradım. Zannediyordum ki zaten tanışıyoruz ve projeyi bana verir. Ama öyle olmadı. Uzun süre yanına gitmek zorunda kaldım. En az 5 kere toplantı yaptık. Hem hayallerimden hem de projeyle ilgili düşüncelerimden bahsettim. Fakat bir türlü ikna olmuyordu. Fakat sonra öğrendim ki aslında projeyi çok istememi istedi ve beni yeterince istekli görünce o zaman vermeye karar verdi.  Dedi ki “Ben baştan beri sana vereceğimi biliyordum ama çok istemeni istedim. Birşeye kolay bir şekilde ulaşırsan o zaman onun değerini bilmezsin” Gerçekten kendisine katılıyorum. Sonunda bana verdi. Ben de ona şöyle bir söz verdim. Çok büyük bir lansman yapacağım. Oyuncular Cannes’a götüreceğim. Btün müşterileri çağıracağım. İlk defa bir Türk dizisi için Cannes’da bir lansman yapıldı. 600 müşteri geldi. Br çok kişi Meryem (Uzerli) ve Halit’le (Ergenç) tanıştı ve projeyi satmaya başladık. Sattığımız ülkelerde de başarılı olunca daha fazla ülke bunu almaya meyillendi. 52 ülkeye sattık. Çin’i dahil edersek 350-400 milyon kişi bu projeyi izliyor.

Türk eğlence sektörü Hollywood ve Bollywood’la kıyaslandığında nerede duruyor?
Şu anda Hollywood’dan sonra ikinci sıradayız. Bollywood’un esamesi okunmuyor. Bu başarı da son 5 yılda oldu.

Bu başarı çizgisi ne kadar daha devam eder?
En az 5 yıl daha devam eder. 10 yıldan sonra da inişe geçer. Ancak burada rakibimiz yerel yapımcılar olacak. ABD, Hollywood falan değil... Yerel prodüksiyonlar gelişmeye başladı, kaliteli hale geliyor. Onlar geliştikçe bizim dizilere ilgi azalır.

Dizilerin gözlemlediğiniz etkileri var mı? Mesela  Al Jazeera İngilizce’nin 

TÜRK DİZİLERİNİN EKONOMİYE KATKISI

Türk dizi film sektörü, 2013 yılı sonu itibarıyla Türkiye'ye 150 milyon dolar ihracat geliri sağladı. İhracatı her geçen gün artan dizi film sektöründe 70'in üzerinde dizi film 54 ihraç edilirken, 2013'te ilk kez Ukrayna, Pakistan, Rusya ve Çin pazarına girildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verilerine göre, uluslararası pazara açıldığı ilk günlerde bölüm başına 35 ila 50 dolar fiyat biçilen Türk dizilerinin satış fiyatları bugün 500 dolar ile 200 bin dolar arasında değişiyor. 2013 yılı sonu itibarıyla Türkiye'nin yıllık dizi ihracatı ise toplamda 150 milyon doları aştı.

 
   
yaptığı belgeselde kadınlar  Nur (Gümüş) dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ’un canlandırdığı karakterin eşine davranışından etkileniyorlar ve  eşlerinden boşanıyorlar.
Evet, gerçekten ilginç şeyler var. Dizileri gerçekmiş gibi izliyorlar ve çok etkisinde kalıyorlar. Son 5 yılda Türkiye’ye Ortadoğu’dan gelen turist sayısında %350 artış olmuş. Bunun tek sebebi diziler, ikinci bir sebebi yok. Şöyle düşünün, 400 milyon kişi her gece Türkiye’yi izliyor, boğazı izliyor. Bundan daha iyi bir reklam olamaz.
Ortadoğu'da insanlar Muhteşem Yüzyıl Partileri yapmaya başladı. Muhteşem Yüzyıl’daki karakterler gibi giyinip partilere gidiyorlar. Pastaneler Muhteşem Yüzyıl pastaları yapıp satıyor. Zaten bu tarz şeyler dizinin başarısını gösteriyor.
Mesela yurtdışındaydım, bir yerde araba kiralıyordum. Konu konuyu açtı, yaptığım işi öğrendiler. Muhteşem Yüzyıl’ı sattığımı öğrenince ben istemeden bana %50 indirim yaptılar. Halbuki ben onu satan biriyim, oyuncusu falan değilim. O kadar fenomen onların gözünde.  Eskiden “Made in Turkey” etiketi “Made in China” etiketi gibiydi. Şimdi çok değerli hale geldi. Bunda da en büyük etkiyi diziler yaptı. 

Türk dizilerinin, formatlarının ekonomiye katkısı konusunda tahmini bir şey söyleyebilir misiniz?
Milyarlarca dolar. Her sektöre yansıyor. Tekstil, inşaat gibi. Araplar Türkiye’den ciddi boyutlarda ev alıyorlar. Daha önce böyle bir şey yoktu. Çünkü Türkiye’yi tanımıyorlardı. Şimdi diziler sayesinde tanır hale geldiler.


RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN