Tuna'dan Zaman'a ve Taraf'a ağır salvo

"Taraf gazetesi kimin temsilcisi? diyecek değilim. Çok ayıp, çok ahmakça olurdu bu!" diyen Salih Tuna Zaman'dan girdi Taraf'tan çıktı

GAZETECİLER.COM Ekrem Dumanlı'nun dün köşesinde "Böyle giderse 28 Şubat yar-gı-la-na-maz" şeklindeki sözleri Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'yı deyim yerindeyse çığrından çıkardı.

Yazısında Dumanlı'dan söz ettiği her cümleye "Değerli insan" tamlamasıyla başlamayı uygun gören Tuna, önce Aydın Doğan ile ilgili yazısı yüzünden Zaman Genel Yayın Müdürü'ne sert tepki gösterdi. Yazısında uzun uzun Zaman'ı eleştiren satırlar kaleme alan Tuna ardından konuyu Taraf'ın dünkü manşetine ve Erdoğan'a tepkisine getirip bağladı.

İşte Tuna'nın yazısından çarpıcı bölümler:

"Ekrem Dumanlı daha geçenlerde kaleme aldığı yazıda, Aydın Doğan 28 Şubat'a direndi demedi mi?

Ertuğrul Beyciğim "Biz de Aydın Doğan'ın organlarında çalıştığımıza göre direnmiş sayılırız" derse, ne cevap vereceğiz peki?

E'ee bu durumda Org. Çevik Bir'e de, "Biz de bu 'direnişe' omuz verdik" demek kalıyor.

DEĞERLİ İNSAN EKREM DUMANLI

Değerli insan Ekrem Dumanlı'yı hiç incitmek istemem. Her kelimesini de can kulağıyla dinler, takip ederim.

O kadar ki, "Cemaat" diyor "Cemaat" diyoruz, "Camia" diyor "Camia" diyoruz; yarın öbür gün başka bir şey desin, kendi adıma ona da "eyvallah" derim.

Gelgelelim...

"Böyle giderse 28 Şubat yar-gı-la-na-maz" yargısını dayandırdığı gerekçe beni hiç tatmin etmedi.

Diyor ki: "Zaten Ergenekon'u sulandırma ve akim bırakma merkezi, planlı bir cemaat paranoyasıyla tam da bunu yapmak istiyor. Yargıyı ve güvenliği bunaltıp darbe davalarını ve derin ilişkilerin karmaşık eylemlerini örtbas etmeyi düşünüyorlar. Bunu görmemek için ya çok saf olmak ya da anti-demokratik illüzyonlara teslim olmak gerekir..."

Buraya kadar bir şey yok.

Dahası haklı.

Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tahliyesiyle zirve yapan paranoyaya dikkat çekiyor.

Şu ifade çok problemli ama: "Şimdi emniyet yetkilileri ya da yargı mensupları, 'Neden soruşturma yapıp sopayı biz yiyelim?' dese haksız mı?"

Bu bana (ne yalan söyleyeyim) Demirel'in "Polisin elini soğutmayın" sözünü fena halde çağrıştırdı.

REFİKİMİZ ZAMAN NE DEMEK İSTİYOR?

Refikimiz Zaman gazetesinin değerli genel yayın yönetmeni ne demek istiyor?

Emniyet veya yargı mensupları, "Takdir görmüyoruz, bundan kelli biz bu işlerde yokuz" mu diyecekler?

(...) Şu veya bu şekilde aksini ihsas etmek, emniyet ve yargı mensuplarını töhmet altında tutmaktan öte anlam taşımaz. (...)

Hayır yani, Türkiye'ye bir Türkiye daha katan Erdoğan onca hakarete, onca küstahlığa maruz kaldığı halde "ne haliniz varsa görün" demiyor da, ancak kanunlara göre hareket etmesi gerekenler mi diyecek?

Sayın Başbakan onca darbe planı, onca suikast girişiminin yanı sıra envai çeşit hakarete uğradı.

Mesela, Ahmet Altan demediğini bırakmadı.

"Zavallı" mı demedi, "kof kabadayı" mı demedi, "kendi ahlakından da hepimizi kuşkuya düşürüyorsun" mu demedi!

Bütün bu hakaretleri yeri geldiğinde müthiş "incelikler" gösterebilen bir "yazın ustası" etti.

TARAF KİMİN TEMSİLCİSİ?

Geçenlerde (kaş yaparken göz çıkardım diyerek) özür üstüne özür dilemekle kalmamış, bütün bir "Camia"yı sırtına alıp sırat köprüsünden geçirmekten bahsedecek kadar hassaslaşmıştı.

(...) Başbakan söz konusu olunca hiç hassas değil ama!

Genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin dünkü sürmanşeti "Erdoğan Çalık'ın temsilcisi" şeklindeydi.

Bunun üzerine "Taraf gazetesi kimin temsilcisi?" diyecek değilim.

Çok ayıp, çok ahmakça olurdu bu! Madem öyle neden başlık olarak seçtin diyeceksiniz değil mi? Taraf gazetesi bu dili çok seviyor da ondan; sevdikleri dilden konuşmak istedim.

Wikileaks marifeti bir dedikoduyu nasıl veriyorlar görmüyor musunuz?"