Tuğçe Tatari kime sahip çıktı?..
Ortada hiçbir somut belge yokken, Ece Gürsel’e “hakaret” amaçlı yapıldığı gün gibi, aşikâr olan bir haberi yapanları....
GAZETECİLER.COM
- Tuğçe Tatari güzel bir yazı yazmış bugün. Ortada hiçbir somut belge yokken,
Ece Gürsel’e “hakaret” amaçlı yapıldığı gün gibi, aşikâr olan bir
haberi yapanları eleştirmiş ama (nedense) gazetelerin adını
vermemiş…
Hıncal
Uluç’un, Ece Gürsel’in arkasında duruşunu
haklı olarak takdir eden Tuğçe Tatari umarız bundan sonra bu
yaptığı güzel yorumu hatırlar ve kendisi de aynı hataya
düşmez...
Sevilay
Yükselir için yazdığı karalayıcı haberler
henüz hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Sevilay Yükselir
kendisine iftira atıldığını belgelemişti ama Tuğçe Tatari’nin
okurlarının aynı zamanda Sevilay Yükselir’in de okurları olduğunu
kim söyleyebilir?.
Hâsılı bugünkü yazın için eline
sağlık Tuğçe Tatari.
Hep böyle ol… Hep böyle
kal…
Tuğçe
Tatari’nin yazısını
aşağıda…
Hıncal Uluç, Ece Gürsel'i satmalı
mı?
"Ece Gürsel meselesi", çoğumuzu
Hıncal Uluç yüzünden ilgilendiriyor.
O meşhur "sweetheart
fotoğrafları"nı nasıl unutabiliriz ki?
Şimdi iddia ediliyor ki "Ece
Gürsel'le tek gecelik ilişkinin fiyatı 20.000 lira"
imiş.
Haberleri okuduğumda gülmüş,
aklıma daha gündemde olan, daha güzel kadınlar gelmiş ve kendimce
onlara fiyat biçmiştim...
Daha sonra Ece Gürsel üzerinden
asıl saldırılan kişinin Hıncal Uluç olduğunu fark ettim ve konu
farklı bir boyut kazandı gözümde...
Sanırım medyada hüküm süren
hastalıklı beyinler şunu bekliyor: Hıncal Uluç bir yazı yazsın ve
"bu kızla bir alakam yoktur. Bu kız pis işler çevirmektedir"
desin.
Anlayacağınız daha önce de adı
benzer söylentilere karışan Ece Gürsel'in arkasından çekilmeyen
Hıncal Uluç, rahatsızlık uyandırıyor.
Çünkü bekleniyor ki çekilsin ve
erkek kalabalığına uyup o da Gürsel'e bir taş atsın.
Çünkü Uluç o taşı atarsa herkes
bir şekilde rahatlayacak..
Aynen yıllar önce Beyazıt
Öztürk'ün, o dönemdeki kız arkadaşını "Akmerkez'de kişiye özel
defile yaptı" iddiası ortaya atıldığı gün terk etmesi gibi, Uluç'un
da tavır değiştirmesi bekleniyor.
Benim için olay gayet
basittir:
Bir insan, arkadaşının adı güzel
işlerle anılırken nasıl arkasında duruyor ise, adı pisliğe
bulaştığında da aynen öyle sağlam durması gerekir.
Tersini beklemek, arzulamak
ahlaksızlığa, insanlık dışı duygulara denk düşer.
Mesela...
Benim için "Beyaz" dendiğinde,
aklıma ilk gelen, gazetede çıkan bir haber ve çirkin bir söylenti
üzerine, adına leke gelmesin diye kaçan, arkadaşını yalnız bırakan
adam olduğudur...
Hıncal Uluç'un böyle bir korkusu,
böyle bir zayıf tarafı olmadığı ortada...
Engin Ardıç'ın yazdığı yazı da bu
mantıkla bakıldığında tam bir kötücüllük örneği...
Ardıç, Ece Gürsel'in fuhuş ve
uyuşturucu operasyonunda 'basıldığı'nı ve Hıncal Uluç tarafından
'polise rica edilerek' kurtarıldığını yazmıştı...
Yani şöyle mi olması
gerekiyor:
Arkadaş, sevgili-eski sevgili her
ne ise sıfatı, hayatımızda var olan biri karalandığında hemen biz
de karalamaya mı başlamalıyız?
"Aman ben de yanarım" korkusuyla
geçmişi bir kalemde silip atmalı mıyız?
Ama kim ne derse desin, bu olayda
Hıncal Uluç'a saygım bir kat daha arttı.
Ona yakışan siz leş kargalarının
beklediğini vermemekti...
Bu uğurda hakaretlere, suçlamalara
hedef olacağını bilmesine rağmen...