Transparan bluzla siyasinin önüne çıkılsa...
Genç köşe yazarına göre gazetecilik yerlerde sürünüyor. ''Şimdi ben giysem bir transparan bluz, geçsem siyasinin karşısına o da konuşulur'' diyor
Zeynep KURTBAY / İNTERNETHABER
Nagehan Alçı'nın 8 yıl süren deneyimleri medyadaki sirkülasyonu öyle iyi anlatıyor ki. Nagehan Alçı aynı kurum içinde bir oraya bir buraya geçiş yaparken bir bakıyorsunuz gazetenin başında Nurcan Akad var, bir bakıyorsunuz eklerin editörü değişmiş. O dönem Çukurova grubunun Medya Grup Başkanı olan Tuncay Özkan şimdi hapiste.
TÜRBANLI DEMEK AYIP |
Nagehan Alçı'nın klişeleri var, doğruları var, ayıpları var... Tam bir proje gibi, şaşmıyor. Etnik kökene vurgu yapmak onun için nasıl ayıpsa türbanlı demek de ayıp. Tıpkı kadın gazeteci demek gibi. Nihal Bengisu Karaca'yı severek okuyor, Ayşe Böhürler'i çok takdir ediyor. |
Gazete ilavelerinin kaderidir. Alçı'nın çalıştığı eklerde yönetim yine değişir. Gülden Aydın gider, Oray Eğin gelir. Oray Eğin'le 1 ay kadar çalışır. Sonra rotası yine değişir.
ORAY EĞİN'İN ÇALIŞMA STİLİ BAMBAŞKA UYUŞAMADIK
Oray Eğin’le nasılsınız?
… Yani. Merhaba merhaba..
O orda kalsın öyle mi?
Öyle… Gülden Aydın’ın son dönemlerine doğru ben zaten dış politikayla ilgilenmeye başlamıştm. Patrikle Avusturya’ya gidiyorum. Kulis yazıları yazıyorum. Gittikçe ekteki konular ilgimi çekmemeye başlamıştı. Oray’ın çalışma stili de bambaşkaydı zaten. Uydu uymadı… O sırada Ece Sakar geldi. Şimdi Taraf’ta editör. Çok çılgın. Gördü benim dış politikaya ilgimi. ‘’Gel Dışhaberler’de dur, haftada bir Dış Basında Türkiye yaparsın’’ dedi. Pencere’de de kadınlar ve hayat üzerine dış dünya odaklı yazılar yazmaya başladım.
Sonra Dışhaberler’de de olmadı tabi. Ben sürekli seyahat eder oldum. Belgeseller yapar oldum. Sky’a iş yapıyordum. Dışhaberler’den koptum.
TRANSPARAN GİYSEM GEÇSEM BİR SİYASİNİN KARŞISINA OLUR MU? |
Hüriyet'te yer alan bayram röportajlarına ateş püskürmüştü Nagehan Alçı. 'Gazetecilik elden gidiyor' derdine kapılan genç köşeci gazeteci olmayan insanların sadece fotoğrafı için sırf dikkat çekmesi için sahaya sürülmesini ayıp görüyor. ''Evet dikkat çekiyor'' diyor, şöyle söylüyor: ''Şimdi ben transparan bir bluz giysem içime seksi bir sutyen giysem geçsem bir siyasinin karşısına o da konuşulur. Konuşulmanın başarıyla ilintili olması gerekmiyor mu?'' ''Görünme derdim var tabii ki. Yaptığım işi göstermek ve etkin olmak derdim var. Bacağını açıp görünmek mini etek giyip fotoğraf vermek başka. Zor bir yol. Onun yanlış olduğundan eminim.'' ''Kılıçları kuşanmalıyız. Gazetecilik dediğimiz şey artık yerlerde sürünmeye başladı. Toplu bir refleks mi geliştirmeliyiz bilemiyorum. Ben bir ara endişeye kapılmıştım. Gazeteclikik nedir? Benim ilgilendiğim şeylerle ilgili ne yapsam çok sıkıcı diye düşündüğüm oldu. Bu tartışmalar bence uzun vadede kendi yolunu bulması gereken tartışmalar.'' ''Siyasetle dış dünyayla ilgilenmek life bir şey katmadan gazetecilik yapmak modası geçmiş bir gazetecilik olamaz. Gazetecilik sadece hayatın güzel yanlarını anlatmak olamaz.'' İKONCAN GAZETECİ OLARAK ORDA OLMAZ Söz malum röportaja geliyor... ''O fotoğraflar ayıptır. Muhafazakarlık adına benim kafamda yarattığım şey değil. Orada bir üçüncü kişi olsa bir party girl ya da ikoncan son dönemlerin agresif çizgisindeki yazarıyla buluştu denip hikayesini yazsa eyvallah diyeceğim. Ama o ikoncan gazeteci olarak orada olamaz. Bunu ben yaparım gazeteci olarak.'' |
HER GÜN OKURA YAZAR GİBİ SERDAR TURGUT'A YAZDI
Serdar Turgut dönmüş müydü gazeteye o sıralar?
Beyin kanaması geçirdiği için Serdar Turgut yoktu. Ece hanım’la başladık. 1-2 ay sonra Serdar Bey geldi. Sonrasında Serdar Bey sağolsun çok yolumu açtı. Seyahat odaklı dizi yazıları, haberler yazıyordum. Sonra pazartesi röportajları başladı. 1 yıl falan sadece pazartesi röportajı yazdım. Bu arada Serdar Bey beni hazırlıyordu. 1 yıl boyunca ben okura yazar gibi yazıp Serdar Bey’e verdim. O da ‘Şöyle yap böyle yap’ dedi.
Serdar Bey’le Sosyal Bilgiler’i yapmaya başladık. Sonra Kanaltürk’te Cengiz Özdemir’le yaptık o proramı. Şimdi haftada 3 gün köşe. Pazartesi röportajları devam ediyor. Bir de TV olacak bakalım.
Proje hazır mı?
Hazır.
Yine Pelin Batu ile mi?
Yok bu defa kendim. Dış politika ağırlıklı yapmak istiyorum.
DIŞ POLİTİKADA GÜVENİYORUM KENDİME
Dış politikada güveniyor musunuz peki kendinize?
Evet güveniyorum. Kaygılarım vardı. Dış politikanın alıcısı azdır, sıkıcıdır diye. Şimdi görüyorum ki öyle değil. Boş bir alan. Son dönemde insanların daha çok ilgisini çekecek alan. Zamanın ruhu Türkiye’deki insanların da dış politikayla ilgilenmesini gerektirecek.
Dışa bağımlı bir politika yürütüldüğünden mi?
Yo hayır ondan söz etmiyorum.
Nasıl buluyorsunuz hükümetin dış politikasını?
Güzel bir dış politika yürütüyoruz. Proaktif, kendine güvenli. ‘’Ben Türkiye’den geliyorum’’ diye göğsünü gererek söyletecek bir psikolojiyi uyandıracak bir politika. İçe kapalıydık. Dışarı açılıyoruz. Dışa açılım dışarı karşı merakı da artıracak bence.
Bu politika Erdoğan’la mı oldu?
Erdoğan hükümetiyle ama özellikle de Davutoğlu’yla.
Gözlemlerinize göre Davutoğlu’nun dışarıdaki yansımalaları nasıl?
Bence gayet olumlu. Her şeyden önce çok aktif ve cesur. Hatalar yok mu oluyor. Ama genel tablo olumlu. Türkiye denince artık kafalarda bir şey beliriyor.
Uzmanlaştığınız konu?
Maalesef şununla ilgileniyorum diyemiyorsun Türkiye’de. Avrupa Birliği değil artık. Artık çok fazla bir şey olmuyor orada. Tırnak içinde seksapelitesini de kaybetti.
Türkiye’nin AB yolculuğu ne olacak, ne görüyorsunuz?
AB’nin ben kendi içinde bir varlık sorunu yaşadığını düşünüyorum. Türkiye’yi alır almaz. Ben yakında Türkiye’ye çok fazla bir şey de getirmeyeceğini düşünüyorum.
Ya açılım politikasına yaklaşımınız nedir?
Destek yüzde 30’lara düşmüş durumda. Yöntemde bir hata var evet. Ama ben destekteki düşüş nedeniyle geri çekilmesinin daha büyük bir hata olacağını düşünüyorum. Zaten çok radikal şeyler yoktu açılımda. O hayati hata yapıldı evet. Hükümetin dediği kimsenin kabul etmeyeceği şeyler değildi. Gayet insancıldı.
KÜRT ERMENİ DEMEK ÇOK AYIP BİR ŞEY BENCE AYIPLIYORUM
Fakat çok provoke etti. Etnisiteye çok vurgu yaptı. Kürtlüğe, Türklüğe, Ermeni açılımına.. Nasıl olursak olalım biz olduğumuz gibi olalım tabirini kullansaydı. Demokrasi açılımını baştan kullansaydı aynı şeyleri yapıp bambaşka bir algı oluştururdu. Vurguların ayarını kaçırdı bence. Ben etnik aidiyetle ilgili konuşmayı bile çok ayıp sayıyorum.
Saatlerce Türklük Kürtlük üzerine konuşuluyor. ‘’Cumhuriyetin ilk Ermeni devlet memuru atanacak’’ diye bir haber vardı. Ne kadar ayıp bir şey bu. Bir kere Ermeni olduğunun üzerine vurgu yapmak.
İSMAİL KÜÇÜKKAYA NASIL BİR YAYIN YÖNETMENİ?
[page_end]
İSMAİL KÜÇÜKKAYA NET LAFI DOLANDIRMAZ İLETİŞİME AÇIK
Serdar Turgut’tan sonra İsmail Küçükkaya ile çalışıyorsunuz. Sizi etkileyen bir durum oldu mu?
Beni etkilemedi. Yine haftada 3 gün yazıyorum. Röportajlarımı yapıyorum.
Nasıl bir yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya?
İyi bir yayın yönetmeni. İletişime açık. Yapıcı. Net. Lafı dolandırmadan olur ya da olmaz diyor.
Gazeteye gidiyor musunuz sürekli?
Her gün gidiyorum.
Maaş sıkıntıları ne durumda?
Valla çözüme varacak diyorlar ama.
Para kazanıyor musunuz bu işten diyecektim ama.
Ancak geçiniyorum.
Yani bu mesleğe girmeyi düşünen gençler için soruyorum.
Maddi hiçbir şey beklemesinler. Bir yerden sonra insan kendini salak gibi hissediyor ama. Ben bu işi bırakayım denmiyor. Şimdi iyi oldukça vazgeçilmez oldukça ileride getirisi de olacaktır herhalde.
KÜÇÜKKAYA'NIN SİYASİ REFKLEKSLERİ DE ÇOK GÜÇLÜ
Başka bir gazetede yazmak ister miydiniz?
Bu soruya yanıt vermek gazeteme haksızlık olur diye düşünüyorum. Ben Akşam’ı seviyorum. Ama başka sevdiğim gazete yok mu? Milliyet’i çok beğeniyorum mesela çok iyi bir gazete oldu. Vatan’ı beğeniyorum.
Ama şunu da söylemek lazım. Akşam’ın son dönemde siyasi konularda refleksi çok hareketlendi. Belki biraz fazla Ankara ağırlıklı oldu ama.
Manşetlerini nasıl buluyorsunuz?
Ben siyasete karşı heyecan duymayı seviyorum.
İsmail Küçükkaya farkı mı?
Evet İsmail Küçükkaya’nın duyduğu heyecan.
Hakkını verelim. Akşam son dönemde manşetleriyle fark yaratan bir gazete oldu.
Evet bu imkansızlıklara bakınca iyi iş çıkıyor.
YENİ ŞAFAK STAR VE ZAMAN BENİ HİÇ ÇEKMİYOR
Peki ya sevmediğiniz gazeteler?
Mesela Yeni şafak. Kötü gazete değil ama Star; içimden onu açmak gelmiyor. Zaman mizanpaj olarak güzel ama o da beni çekmiyor.
Model aldığınız yazarlar var mı, Türk medyasından?
Cengiz Çandar. Her gün muhakkak okuyorum. Örnek aldığım değil de sevdiğim yazarlar arasında
Mutlu Tönbekici, Aslı Aydıntaşbaş var. Artık Milliyet’te ve güzel işler yapıyor. Yıldırım Türker, Ece Temelkuran’ı severim. Özellikle dizi yazılarını. Hürriyet’ten hepsini okuyorum. Başta Ertuğrul Özkök’ün yazılarını.
AKŞAM DA GÜZEL BİR GAZETE MİLLİYET DE
Siz de Milliyet’e giden isimler arasında yer almak ister miydiniz?
Buna Akşam da güzel bir gazete Milliyet de diye cevap veririm.
Bu köşeyi de boşuna işgal ediyor dediğiniz yazarlar var mı?
Ona cevap vermeyeyim.
Siz polemiklerden de uzak duruyorsunuz?
Kişisel atışlarım yok. Beğenmeyebilirim. Ama ben kimim ki? Millete niye bunu servis edeyim. Ben yıkıcı değil yapıcı olmaya çalışıyorum.
PİRELER BİRBİRLERİNİN ÜZERİNDE TEPİNİYOR
Nasıl görüyorsunuz peki bu atışmalar, medyada fazlasıyla var?
Küçük buluyorum. Küçücük dünyada pireler birbirinin üzerinde tepiniyor gibi. Bunlar küçük meseleler. Global olarak baktığımızda. Detaylarda kaybolmak gibi görüyorum.
ELİ YÜZÜ DÜZGÜN KADINA KİMİNLE YATTI YAKIŞTIRMASI ÇİRKİN
Medyada kadın olmak zor mu? Köşe sahibi olanlar için söylenen sözlere ne diyorsunuz?
Bu kadınlarla ilgili bir mesele değil. Bu bahsedilen iş için bir de erkek gerekiyor. O zaman ben Serdar Akinan’ın yazısıyla ilgili bir yazı yazdım. Evet özel ilişkileriyle bir yere gelmek isteyenler var. Siyasetçiler yapınca yapıyoruz. Medya yapınca niye böyle bir arınma sürecine gidiyoruz. Biraz eli yüzü düzgün bir kadına bu kiminle kırıştırdı demek de çirkin bir şey.
Katlanamıyorum. Ya işte kadın onunla yattı böyle oldu demek, kadın diye özellikle cinsiyete atıf yaparak kadını karikatüleştirmek… Hepsine karşıyım.
BEN ŞANSLIYDIM BAŞIMA GELSE NE YAPARDIM BİLMİYORUM
Mesela ben hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım. Taciz girişimi de hiç gelmedi başıma. Kadınları suçlamak istemiyorum ama bence iki kişinin arasındaki elektrikle ilgili bir şey. Benim duruşum budur deyince kapılar kapanır. Ya da şanslıydım bilmiyorum. Başıma gelse ne yapardım onu da bilmiyorum.