'Top oynayacağına gazetecilik yapsaymış!'

Oray Eğin ve Mithat Bereket arasındaki polemik alevleniyor! Mithat Bereket 'teknik hata' dedi. Oray Eğin belgeli yanıt verdi!

GAZETECİLER.COM
Oray Eğin ve Mithat Bereket arasındaki polemik alevleniyor!
Hatırlarsanız Mithat Bereket'in Kaddafi ile yaptığı röportaj Milliyet Gazetesi'nde 'Kaddafi ile röportaj yapan ilk Türk gazeteci' başlığıyla verilmişti.
Oray Eğin de, bu haber üzerine, 'Kaddafi ile röportaj yapan ilk Türk gazeteci Mithat Bereket değildir' diyerek Bereket'in Milliyet Gazetesini uyuttuğunu ve kendi reklamını yaptığını iddia etmişti.
Oray Eğin'in bu makalesinin üzerine Mithat Bereket, Gazeteciler.com'a konuşmuş ve böyle ucuz reklamlara ihtiyacı olmadığını, o başlığın Milliyet Gazetesi'nden kaynaklanan teknik bir hata olduğunu söyleyerek, Oray Eğin'e 'incelemeden, sormadan' gazetecilik yapmamasını tavsiye etmişti.
Bereket'in, Gazeteciler.com'a yaptığı açıklama sonrası Oray Eğin'den yine cevap geldi.
Oray Eğin bugünkü köşesinde, Mithat Bereket'in 'Mandela' meselesine değinmiş.
Eski arşivlerden Leyla Umar'ın bu konu ile ilgili açıklamasını çıkarark Mithat Bereket'in önüne sunmuş...
Ayrıca, 'Kaddafi ile top oynayacağına gazetecilik yapsaydın!' diyerek de tartışmanın fitilini ateşlemiş.

İşte Oray Eğin'in köşesinden ilgili bölümler:

TOP OYNAYACAĞINA GAZETECİLİK YAPSAYDIN

"Önceki gün gazeteciler.com'da yanıt vermiş Bereket... Milliyet'i kendisinin kandırmadığını, 'teknik bir hata' sonucu öyle bir ifade çıktığını söylüyor. Suçu başkasına atıyor yine. Ve kendisinin 'Kaddafi'yle top oynayan tek gazeteci' olduğunu söylüyor; keşke top oynayacağına gazetecilik yapsaydı ya, neyse...

Mandela meselesine de değinmiş. Kendisinin bu konudaki sicili herkesin malumu oysa. Mehmet Ali Birand, yıllarca Leyla Umar'ın şikayetlerini dinledi bu çocuğun kural tanımazlığı yüzünden. Birand, bu çocuğun yaptıklarıyla ilgili başka pek çok şey de dinledi ama yeri değil şimdi.
Madem defterler yine açıldı. Ve madem bu arkadaş yaptıklarının unutulduğunu düşünüyor... O halde şu Mandela meselesine açıklık getirmek şart oldu... Bunu da birinci ağızdan yapmak en doğrusu...

LEYLA UMAR'IN KALEMİNDEN 'MANDELA MESELESİ

'Şoföre beni Mandela'nın evine götürmesini rica ettim. Keyifli keyifli sohbet ederek Kibrit Kutusu adı verilen ve Mandela'nın da adını taşıyan ufacık bir evin önünde durduk. Büyük bir kalabalık 'Yaşa Mandela!' diye bağırıyordu.

Kapıyı çaldım ve ayakta yazdığım mektubu içeride bir sürü hayranını kabul eden Mandela'ya gönderdim. Ertesi sabah 10.00'da Mandela'nın beni kabul edeceği bildirildi.

Sevinçten uçarak basın bürosuna gittim. Sadece fotoğraflarından tanıdığım gazeteci Mithat Bereket'le sohbete başladık. Bir haftadan beri bütün uğraşına rağmen Mandela'dan randevu koparamadığı için Mehmet Ali Birand'ın geri dönmesi emrini verdiğini söyledi.

Meslektaşlarımla her şeyi paylaşmayı ilke edindiğim için 'Yazık, eğer bugün dönmeseydiniz sizi de yarın Mandela'ya götürürdüm' dedim. Teşekkür etti; ayrıldık.

Ertesi sabah Mandela'nın kapısını saat 10.00'da açan sekreteri 'Ama, Türk gazeteci biraz önce röportajını bitirip gitti' deyince ne hissettiğimi anlatmayayım; daha iyi... Kızcağız içeri girip durumu Mandela'ya bildireceğini söyledi.

Ve belki de ömrümün en mutlu dakikalarını yaşatan Mandela kahkahalar atarak kapıyı açtı; beni kucakladı: 'Üzülmeyin, hapisten sonra ilk uzun röportajımı size vereceğim' dedi. Koluma girip evin arkasındaki bahçeye yürüdük; orada uzun uzun görüştük.'