The Economist değil Star başyazarı çaktı
Ecenomistte çıkan yazı AK Partilileri çıldırtmıştı. Bu kez The Economist değil, Star'ın başyazarı çaktı...
Bugün AK Partilileri çıldırtan The Economist, geçen seçimlerde mest etmişti.
Çünkü 2007 seçimlerinde The Economist, aynı çağrıyı AK Parti için yapmıştı.
Bu gerçekleri iktidara hatırlatan Mehmet Altan...
Hani iktidara yakınlığı ile bilinen Star Gazetesi'nin başyazarı...
The Economist yazınca AK Partililer çok kızmıştı...
Bakalım Mehmet Altan The Economist'in söylemediklerini dillendirince ne diyecekler.
AKP'Yİ YENİDEN SEÇİN
Yıl 2007...
Genel seçimler öncesi The Economist yine bir seçim analizi yayınlıyor.
O analizde AK Parti'yi yeniden seçin diyor...
Önce o yazıdan bir bölüm:
"Türkiye’de ülkenin ruhu için bir savaş yaşanıyor ve Türkler seçim yapmak zorunda kalırsa demokrasi, laiklikten önemlidir. Türkler, Batı’nın Türkiye’deki etkinliği azaldığına göre, siyasi krizlerini kendileri çözmeli.
Bunu yapmanın en iyi yolu da, AKP’yi yeniden seçerek ordunun müdahalesini reddetmektir. Laiklerin ülkenin İslamileşmesinden korkması anlaşılabilir ama AKP’nin bugüne kadar yaptıkları bu korkuya haklılık payı bırakmıyor ve askeri müdahale bunun çözümü olamaz.”
CHP'YE OY İSTEYİNCE
KIYAMET KOPTU
Geçen seçimde AK Parti'ye açık açık oy verilmesini isteyen The
Economist, bu seçimde CHP'ye oy verilmesini isteyince iktidar
kıyametleri koparttı.
Mehmet Altan'ın deyimi ile "2007 yılındaki sessiz
memnuniyetin yerini, öfkeli itirazlar aldı..."
Diyor ki:
"İnsan, pratik ve pragmatik olunca, derin bir
analize de galiba ihtiyaç duymuyor... Üstelik de
‘özeleştiri’ yerine ‘diğerini’ suçlamayı yeğliyor.
Bu, insanı rahatlatsa da sorunu çözmez...
MUHAFAZAKAR DEMOKRASİ
Mİ?
MUHAFAZAKAR BASKI
MI?
Söylemek istediklerimi 11 Eylül 2007 yılında ‘muhafazakârlaşma-demokratikleşme’ başlıklı yazımdan bir paragraf alıntı ile biraz daha açayım izninizle.
“Demokratlar, insanların muhafazakâr bir hayat sürme arzusuna bduyuyor... Bunun önünün açılmasını istiyor.
Buna karşı muhafazakârların da demokratikleşmeye saygılı olması... Kendine benzemeyene, kendi beğenilerini dayatmaya kalkışmaması gerekiyor.
(...) ‘Demokratikleşiyoruz’ adı altında, kendi kurallarını topluma zorlamaya başlarsan bu bir ‘demokratikleşme’, normalleşme olmaz. Bu, düpedüz baskıcı bir muhafazakârlaşma olur...”
***
Uluslararası sistemin artan huzursuzluğuna kızıp öfkelenmek ve ardında çıkar ilişkisi aramak yerine, biraz da özeleştiri gerekebilir... Hele eleştiri ‘demokrasi’ nedeniyle yapılıyor ise...
Belki de tüm bunları bırakıp esas soruyu kendimize sormalıyız:
‘Ne kadar muhafazakârlaşıyoruz, ne kadar demokratikleşiyoruz?’
Yazının tamamı için