Tesettürlü yazar Ali Bulaç'a sert çaktı!
Size göre sadece çoraplarınızı yıkaması gereken başörtülü kadınlar, sizin de yıllarca yaptığınız gibi kamusal hayatla temas eder, sorunları birlikte tartışır hale gelmişlerse, bu olsa olsa “casusluk” ile açıklanabilir öyle mi?
GAZETECİLER.COM -
Habertürk gazetesi köşe yazarı Nihal Bengisu
Karaca ile Zaman gazetesi yazarı
Ali Bulaç'ın köşelerinden sürdürdükleri kavgaları
büyüyecek gibi görünüyor. Bulaç'ıni Karaca'nın katıldığı kampanya
hakkındaki sözlerine bugün Habertürk'teki köşesinden çok ağır bir
yanıt veren Karacak, "İslamcı Aydın Oryantalizmi" başlıklı o
yazısında Bulaç'ın Nazilerin katil bilimadamı Dr. Mengele'ye
benzetti. İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:
DR: MENGELE GİBİ BİR HALETİ
RUHİYE İLE
Ali Bulaç, cumartesi günü yazdığı yazıda
“Başörtüsü yoksa oy da yok” sloganıyla ortaya
çıkan ve siyasi partileri seçilebilecek sıradan başörtülü aday
göstermeye davet eden kampanyayı masaya yatırmış. Bir cerrah gibi
değil ama Dr. Mengele’yi andıran bir haletiruhiye
ile.
Platforma olmadık amaçlar, tekinsiz niyetler yüklemiş; o da
yetmemiş, kampanya dolayısıyla öne çıkan kadınların dindarlık
kalitesini masaya yatırmış, handiyse “dalak
sorgusu” yapmış.
MAİL GURUBU İYİ SAATTE
OLSUNLAR'IN MAŞASIYMIŞ
Bir mail grubuna mensup olmaktan başka hiçbir araca sahip olamayan
ve tamamen “spontane” olarak gelişmiş bir
kampanyanın “iyi saatte olsunlar” dediği bir çıkar
grubunun maşası olduğunu iddia etmiş. Kullandığı “soğuk
savaş” dili, bazılarımızın beşinci kol faaliyeti gösteren
“beyaz casus” olarak suçlanmasına, başörtüsünü
ticari amaçla kullandığımızı iddia etmesine kadar gitmiş.
Buzdan kılıcını çekmiş, düşmanına hamle etmiş adeta. Düşmanlık
evet, çünkü normal şartlarda oylarını AK Parti-Has Parti-SP
çizgisinde kullanacak kadınlardan oluşan bir girişimi,
KADER’in “alt kampanyası”, “tamamlayıcısı” olarak gösterme
“hesabı”, ancak azmetmekle mümkün olabilecek bir çarpıtma.
(...)
Size göre sadece çoraplarınızı yıkaması gereken dindar kadınlar
sizin de yıllarca yaptığınız gibi, bazı ticari
faaliyetler içine girmişlerse ya da meslek sahibi olmuşlarsa bunu
mutlaka “başörtüsü mağduriyetlerini kullanarak”
yapmışlardır, öyle mi?
SADECE ÇORAPLARINIZI YIKAMASI
GEREKEN BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR
Size göre sadece çoraplarınızı yıkaması gereken başörtülü kadınlar,
sizin de yıllarca yaptığınız gibi düşünce
kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle yani kamusal hayatla
temas eder, sorunları birlikte tartışır hale gelmişlerse, bu olsa
olsa “casusluk” ya da “statü kazanma
ihtirası” ile açıklanabilir, öyle mi? Size göre sadece
çoraplarınızı yıkaması gereken başörtülü kadınlar
“Başörtüsü İslam’ın beş şartı içinde yok” diyenleri eleştirdiği
zaman bu Kuran’ın bir emrini hatırlatmak değil, “cemaati ve
mahalleyi küçümsemek (!)” olmak olur, öyle mi! Öyle ya, “mahalle
eleştirilecekse”, bu “eleştirme hakkı” olsa olsa, sizlerin hakkı
olabilir. Biz başörtülü kadınların tek bir hakkı vardır: Sizi ve
sizlerin temsil ettiği gücü ve iktidarı övme ve ona hizmetçi olma,
hazır kıta olma hakkı! Kadın ve erkek, mutfak ve banyo, bütün üç
oda bir salon evler, bu hakikati böyle bilsin! Öyle
mi?
Ali Bulaç'ın "Buna içine Mahmut Esat
Bozkurt kaçmış oryantalizm denir" diyerek
yorumladığı köşesinin tamamını okuyabilirsiniz.