Tempo Kitap tam hız gidiyor!

Sayım Çınar, Tempo dergisinin yayın yönetmeni Ayşenur Savur ile Tempo Kitap’ı, önümüzdeki günlerde okurları bekleyen sürprizleri, heyecan verici kitap dergisi deneyimini konuştu.

GAZETECİLER.COM - ÖZEL RÖPORTAJ


Tempo Kitap kutlama kahvaltı vesilesiyle Sayım Çınar, Tempo dergisinin yayın yönetmeni Ayşenur Savur ile Tempo Kitap’ı, önümüzdeki günlerde okurları bekleyen sürprizleri, heyecan verici kitap dergisi deneyimini konuştu.

Tempo Kitap ekinin üçüncü sayısı çıktı. Tempo aktüel bir dergi olarak aylık yayınlanıyor. Kitap eki ise iki ayda bir Tempo dergisiyle birlikte çıkıyor. Aylık olarak çıkarmayı düşündüğünüz oluyor mu öncelikle bunu sorayım. Hedefiniz nedir? Çünkü kitap piyasası biraz da savaşmanız gereken bir alan. Çok fazla yayınevi var çok fazla kitap çıkıyor. Siz kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz bu noktada?

Oluyor açıkçası evet. Şöyle çıktı kitap eki. Tempo zaten ek vermese bile kültür-sanat sayfalarına çok önem veren. Bazen bir kitapla ilgili röportaja geniş yer ayıran bir dergi. Sonra dedik ki elimize çok fazla kitap geliyor ama bunlara yeterince yer veremiyoruz. Yayınevlerine de el uzatmak onlarla da ilişkilerimizi kuvvetlendirmek istiyoruz. Tabii ki okurlarımıza da kitaplarla ilgili daha fazla kaynak sunabilelim istiyoruz. Bu yüzden bir ek çıkarma fikri doğdu. Fakat bunu yaparken bizim ilk taslağımız çok daha kalın çok daha farklı haberlerin olduğu, sadece yeni çıkan kitapların arka arkaya sıralandığı bunların eleştirilerinin kritiklerinin olduğu bir ekten ziyade, daha geniş zamanlı bir içerik olsun istedik. Bakıyorsunuz Anton Çehov’a saygı duruşu da var orada. Bir kitap aksesuarının da haberi var. Bütün bunları topladığımızda kitapla ilgilenen insanların her şeyi bulabileceği, yeni çıkan kitaplardan, yazarlarla röportajlara, kitap ayracından etkinlik haberlerine kadar her şeyi bulabilecekleri bir taslaktı bu. Biz bunu çok daha geliştirebiliriz. Başlı başına bir dergi bile olabilir bu. Bu bir başlangıç oldu. Tabii yayınevlerinin de desteği çok önemli bu noktada.

Dergide yeni bir bölüm var aforizmalar. George Orwell’ın “İnsanlar özgürlükle mutluluk arasında seçim yapar ve büyük bir çoğunluğu mutluluğu seçer.” Diye. Esasen aforizma twitter’da da insanların en çok yazdığı, rağbet gösterdiği bir şey. İnsanlar son zamanlarda aforizmalarla yaşamaya başladılar öyle değil mi?

Bazıları da yanlış oluyor onların biliyorsun. İnternetten bulunan kaynak gösterilmeden yazılan aforizmalar oluyor. Bir önceki sayımızda buna da yer veren bir haber yaptık. Can Yücel diye paylaşılan birçok alıntı yanlış çıkıyor. Bu aşamada görüyoruz ki kitaplardan alıntı yapmak daha hakiki bir şey.

Her sayıda olacak mı bu önemli bir yazara ayrılan “Saygı Duruşu” bölümleri?

Her sayı böyle bir saygı duruşumuz olacak. Bunu o ayın yazarların ölüm yıl dönümü ya da doğum yıldönümü gibi önemli bir günlerine denk gelmesine göre seçiyoruz daha çok. Geçen sayıda Shakspeare’in 450. doğum yılı dolayısıyla ona yer vermiştik.

TEMPO KİTAP SADECE TANITIM DEĞİL ELEŞTİRİYİ DE İÇERİYOR

Eleştiri kabul edersin ki Türkiye’de pek yapılmayan yapılınca da dikkatleri üzerine çeken bir alan. Burada da örneğin Aziz Kedi ve Dr. Alper Hasanoğlu. Bu isimleri eleştirmen olarak mı ele almak gerek yoksa kitap tanıtım yazıları olarak mı?

Biz eleştiri olarak alınmasını istiyoruz. Sadece kitap tanıtımı değil aynı zamanda eleştiriyi de içeriyor çünkü.

Semih Gümüş, Ömer Türkeş gibi isimler örneğin kitap eklerinde eleştiri yapıyorlar. Sizin derginizde de bu şekilde eleştiri sayfaları mı yer alacak?

Evet biz öyle görülmesini istiyoruz. Bunu da geliştiriyoruz aynı zamanda.

Doğan Hızlan’ın da yer alması çok sevindirici. Yeni bir dergi çünkü. Aynı grupta çalışıyorsunuz elbette. Onun da yine “Yazmaktan emekli olmak” diye bir yazısı var. Doğan Hızlan sürekli kendisini güncelleyen bir yazar kabul edersin ki. Onun da Tempo Kitap’ta yazması size ne ifade ediyor?

Doğan Bey, bizimle aynı grupta olmasının dışında bu sektörün, kitap, kültür-sanat dünyasının duayeni. Doğan Hızlan hangi grupta çalışırsa çalışsın, çalıştığı yerlerden bağımsız, tüm isimlerin üstünde bir isim. Doğan Bey, tabii ki burada olmasını çok istediğimiz bir isimdi. Geçen ay da biz onunla konuştuk ama yoğunluğundan dolayı bu sayıda yazabildi. Tamamen onun tercih ettiği bir konu oldu bu. Çok da keyifli bir yazı çıktı ortaya. Çünkü gerçekten enteresan değil mi, yazmak bir yetenektir. Tabi çalışma da gerektirir ama bir bankacılık gibi de değildir. Bankacılıktan emekli oluyorum dersin biter işin. Yazmaktan emekli olmak, gönüllü yaptığın bir işi bırakmak çok ilginç hem de çok zor. Emekli olur mu işte yazmaktan bunu irdeliyor.

Bence yazarların yaşı yoktur. Hatta bir yazar yaşadığı sürece emekli olmayı düşünmez gibi geliyor bana. Kitap eklerine baktığında ciddi edebiyat ürünleri de tanıtılıyor. Sen hemen bir yaz kitabı seçkisi yapmışsın. Senin okurun daha farklı ve bu tarz seçkiler de yapman gerekiyor öyle değil mi?

Evet aslında baktığımızda daha ana akıma hitap eden bir konu gibi görünüyor yaz seçkisi. Biz biraz da onu hedefledik aslında. Arka arkaya çok fazla ciddi kitap sıralamaktansa diyet kitapları, hamilelik kitapları, bakım kitapları da olsun istedik. Örneğin Vedat Milor’ün kitabı çok önemli bir kitap. Kendimizi belli bir alana hapsetmek istemiyoruz çünkü her kitabın okuru var.

Türkiye’de o kadar çok çeşitli kitaplar yayınlanıyor ki bunları dağıtmak da ayrı bir iş. O kitapların kitapçılara girmesinin de ciddi bir hikayesi var. Hatta birçok kitap biz onları raflarda görmeden yok oluyor. Bunlarla ilgili kitabın okura ulaşma veya ulaşamama serüveniyle ilgili dosyalar yapmayı düşünüyor musun?

Olur tabii ki neden olmasın. Şimdi güzel bir fikir verdin sen bana. Başlı başına bir konu bu da.

Yani güzel kitaplar yayınlanıyor. Acaba bütün bu kitaplar okura ulaşabiliyor mu değil mi?

Doğru. Hatta şunu da irdelemek lazım burada okur neye göre alıyor kitapları. Yani bazen belki de dediğin gibi çok daha güzel bir kitap bir köşede kalıyor ama tanıtımı çok daha fazla yapılan ve dili, konusu daha zayıf kitap çok daha fazla insana ulaşıyor. Bunu incelemek lazım dediğin gibi.

“Bizim Türk basınında röportajı uzun yapınca çok güzel olacakmış gibi bir algı var ama kısa sayfayla da anlatılabiliyor.”

Enis Batur’un yeni kitabı Kitap Evi ile ilgili bir söyleşi var. Elbette Enis Batur’un verdiği cevaplar, Türkçesi de o kadar harika ki söyleşinin hemen içine girebiliyorsunuz.

Evet, bazen öyle uzun uzun röportaj yapmak gerekmiyor. Mesela Enis Batur röportajı sadece bir sayfa ama sorular güzel cevaplar güzel olunca ortaya keyifli bir okuma da çıkıyor. Bizim Türk basınında uzun yapınca çok güzel olacakmış gibi bir algı var ama kısa sayfayla da anlatılabiliyor.

Eminim kitap ekinin derginin de tanıtımı açısından katkısı oluyordur. Her ay çıkarmanızı diliyorum ben de.

Biz de diliyoruz. Biz iki ay olarak başladık ama gittikçe her ay çıkarmayı belki başlı başına bir dergi olarak çıkarmayı hedefliyoruz.