Tasma ve Medya...
“O halde sana bir Kurtla köpek öyküsü anlatayım; böylece La Fontaine ustayı da bir anayım..."
ADNAN BERK
OKAN
Çok sevdiğim
bir dostum; “Ulusal gazetelerden birinde yazmalısın”
dedi…
“Yazmam” deyince şaşırdı…
Devam
ettim:
“Yazdırmazlar
ve ben de yazamam zaten, olamam özgür; orada patronlar arıyor
kendilerine cazgır...”
“Neden?”
“O halde sana
bir Kurtla köpek öyküsü anlatayım; böylece La Fontaine ustayı da bir
anayım..."
Ve
anlattım...
Anlattığım fablı sizinle de
paylaşayım…
***
Kurt,
o kadar çaresizdir ki ormanda;
yiyebilecek tek bir koyun bile
bulamamakta… Köpeklerin sağlam koruması etkin
olduğu kadar bunda... Biraz da ilerleyen yaşıyla birlikte koyunlara
karşı duyduğu acımanın rolü var damarındaki
kanda…
Ormanda
gezinirken böyle zır aç günlerinden birinde, karşılaşır iri
kıyım, besili bir köpekle…
Selâmlaşırlar
elbette; aynı soydan ya ikisi de
…
“Ne kadar
semizsin” der kurt, köpeğe;
“Belli ki iyi besleniyorsun”…
“Tabii”
diye cevap verir köpek, biraz da
şişinerek…
“Sahibim bana
çok iyi bakıyor… Bir dediğimi iki etmiyor… Yediğim önümde, ardımda
yemediğim; geçmiyor kemiksiz hiçbir günüm… Bir de sana bak…
Açlıktan kaldın bir deri bir kemik; istiyorsan edeyim sana bir
iyilik…”
Kurdun gözleri
parlar heyecanla: “Sahi mi?.. Bir iyilik yapar mısın bana?.. Kaldım
bir deri bir kemik, ormanda…”
“Tabii yaparım
kardeş… Biz değil miyiz aynı soyda?..”
“Peki ne iş
yapacağım ben sizin orda?”
“Hiiiççç… Tek
yapacağın, sahibime saldıran eli sopalıları, dilencileri kovmak;
her daim efendimizin kıçı dibinde olmak…”
“Kolaymış…”
“Peki o
zaman” der köpek, “takıl
peşime, gidelim çiftliğe dek”…
O sırada
kurdun gözü ilişir köpeğin boynuna…
“Bu ne
böyle” diye sorar bakıp
da…
“Ha o
mu?” der köpek önemsemeyerek,
“O, sahibimin taktığı bir halka… Ona diyorlar
‘tasma’…”
“Ne işe yarar
bu tasma?”
“Amaannn!..
Kulak asma!.. Bizi o tasmaya bağladığı iple bağlıyor sık sık; sen
yiyeceklerine bak, başka şeye bakma…”
Kurt durur
kalır öylece…
Diker özgürce
kulaklarını…
“Yok kardeş
ben gelmeyeyim seninle… Şimdi karnım aç, kaldım bir deri bir
kemik... Ama vazgeçemem... Karakterim olmuş benim özgürlük… Siz
aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin... ancak bana da 'gel sen de
efendimizin kölesi ol' demeyin"...
***
Şimdi, geleyim
kıssadan hisseye…
Medyamıza
bakıyorum da TARAF’tan başka “özgür” gazete
yok…
Hiç kimse
yazamıyor aklından geçeni…
Çünkü diyor ki
patron, “yazarsan öyle bir öperim ki seni”…
Ben memnunum
hayatımdan…
Eminim;
patronlarını savunurken kendi yazdıklarına kendilerinin de
inanmadıklarından…
Ama…
Ne yazacaklar
başka?..
Hepsinin
boyunda varken tasma?..
Hani diyorlar
ya; “Deniz Feneri davasını haber yapınca, Hükümet bizi taktı
kafasına…”
Ben de diyorum
ki burada:
O sizin
söylediğiniz kocaman bir “PALAVRA”…
Size o
inanmadıklarınızı yazdıran şey; boynunuzdaki
TASMA…
Öbürleri de
demiyor mu ki, "biz
korkarız Allah'tan yemeyiz haram"...
"Hastronomi" çekiyorum
onlara da; "haram
akıyor yediğiniz her lokmadan"...