Tasfiye açılımına SSK Reha Muhtar'la katıldı

Medyada şuanda ne "Kürt Açılımı", ne "Ekonomik krizden çıkış", ne de benzer konular ilgi çekici geliyor. Gündem tasfiye...

GAZETECİLER.COM -
Medyada şuanda ne "Kürt Açılımı", ne "Ekonomik krizden çıkış", ne de benzer konular ilgi çekici geliyor.
"Medyada kimler tasfiye olacak" sorunsalı ile başlayıp "Medyada kimler kimleri tasfiye etmek istiyor" sorusuna dayanan gelişme, meslek gündeminin ilk maddesini oluşturuyor.
Doğru mu?..
Doğru...
Meğer bu konuya sosyal güvenlik kurumları aktif olarak girmişler.
Reha Muhtar'ı ölmüş göstererek medyadan tasfiye etmenin ilk denemesini yapmışlar.
İşte Mehmet Barlas da, Reha Muhtar'ın ölümüyle(!) ilgili bir makale kaleme almış.
Önce SSK emeklisi olan Reha Muhtar'ın, birikmiş emekli aylığını almak isterken yaşadıklarını anlatmış.
Sonra bu konuya bir de Nasrettin Hoca fıkrası dahil etmiş.
Bir de Reha Muhtar'dan 'zombi Reha' diye bahsetmeye başlamış...
Neyse haydi yazısını okuyalım...

"Acı var mı acı?
Sevgili Reha Muhtar şu anda televizyonda haber sunsaydı ve karşısına da kendisi getirilseydi herhalde "Yaşamak nasıl bir duygu? Öbür dünyada acı var mı acı" benzeri sorular sorardı.
Veya derdi ki kendisine:
- Michael Jackson öldüğünde onun ömrünün yarısını beyaz yarısını siyah geçirdiği için Beşiktaşlı olabileceği üzerinde çeşitlemeler yapmıştın. Bu arada Michael Jackson'un "Thriller" ini izledikten sonra, kendine de ömrünün yarısını yaşayarak yarısını da ölü olarak geçiren zombiliği mi uygun gördün?
İftar sofralarında açlık bastırıldıktan sonra çaylar yudumlanırken, sohbet başlar ya...
Bence Reha Muhtar'ın zombiliği de bu sohbetler için eşsiz bir konu olabilir.
Hani adam arkadaşına "Ölmüş baban nasıl" diye sormuş. Arkadaşı sinirlenip "Ölmüş adam nasıl olabilir ki" diye tepki gösterince gülmüş o soruyu soran,
- Ver bir sigara... Maksat sohbet etmek değil mi, demiş.
Bütün bu durumlardan alınacak ders ortada.
Demek Reha Muhtar'ın sigarayı bırakması SSK katında onun hayatını uzatmadı."

Makale bu kadar değil...
Bu sadece bir bölümü...
Daha Nasrettin Hoca fıkrasını okumadınız değil mi?