Taraf'tan reyting sistemine itiraz var!

Taraf'ın medya ve TV köşesi Telesiyej reyting sistemini sorgulamış. 2500 denek üzerinden ölçülen reyting rapoları gerçeği ne kadar yansıtıyor?

GAZETECİLER.COM

Taraf'ın medya ve TV köşesi Telesiyej reyting sisteminin diziler üzerinde estirdiği terörü sorgulamış. 2500 denek üzerinden ölçülen reyting rapoları gerçeği ne kadar yansıtıyor? Daha işlevsel ve daha adşl bşr sşstem mümkün mü?

Sevilen diziler, izlenmiyor gerekçesiyle bitiriliyor

Türkiye’de reyting açılımı yapmanın zamanı geldi bence.

Özellikle son haftalarda, Kasaba ve Bu Kalp Seni Unutur mu? dizileri, yeteri kadar izlenmedikleri gerekçesiyle yayından kaldırıldıktan sonra, AGB ölçümlerinin sağlıklı olup olmadığı tartışılmaya başlandı.

Kaldırılan diziler için yürüyüşler yapılıp imza kampanyaları açılıyor çünkü.

Bu Kalp Seni Unutur mu? için 10 bine yakın imza toplandı; AGB ise izlenme raporlarını 2500 denek aileyi izleyerek hazırlıyor oysa.

İlk bakışta bir ütopya gibi görünüyorsa da, reyting açılımı zaruri bence; durumu anlamak için de öncelikle reyting dosyasını açıp incelemek gerekiyor.

Dikkati çeken ilk problem, 72 milyon nüfuslu bir ülkenin seyirci nabzını tutmak için komik sayıda denek aile seçilmesi; 2500 denek aile ile demografik yapının ve dağılımın bu kadar uçurumlar gösterdiği bir toplumda bilimsel ve hassas sonuçlar elde etmek mümkün değildir bana göre.

Ayrıca, segmentasyon açısından bakıldığında Türkiye’nin beğeni farklılığı haritası bilimsel açıdan ele alınmalıdır. Dinamiklerin hızla geliştiği, neredeyse her an yeni segmentlerin oluştuğu bu toplumda izlenme raporlarında bir rakam verebilmek; ölçümleme erkinin de –rekabet içinde- sosyal ve psikolojik değişimlere kendi araştırma yöntemleriyle ayak uydurmasıyla olur ancak.

Ama öyle mi oluyor acaba?

Demografik ve psikografik değerlendirmelerin yanı sıra Türkiye için çok özel bir durum daha söz konusudur. Bilindiği gibi Türkiye, homojen değil, heterojen bir kültürel yapıya sahiptir. Bu yapı çok zengindir, yani yelpaze geniştir.

Mevcut seyirci izlenme ölçümlerinde toplumun demografik yapılanması esas alınmaktadır; psikografik araştırma yaklaşımı ise belki eser miktarda itibar görmektedir. Köklü kültürel yapılanmalara göre seyirci araştırmaları ise gündemde bile yoktur; oysa Türkiye’nin genel kültürel kanaat haritası, aslında –içinde yaşadığımız hızlı ve değişken dinamikler açısından- bazı diziler için diğer araştırma yaklaşımlarından çok daha önemlidir.

Örneğin Kasaba dizisinin reytingiyle ilgili ortaya konulan rakamlar, izlenme gerçeğinin tam ifadesi değildir bana göre; 2500 aileyi izleyen ölçümleme cihazları yukarıda belirtilen son araştırma kategorisine göre uygun analizler ve seçimler yapılarak yerleştirilmemiştir çünkü. Kasaba dizisinin bir özelliği de Alevi kültürüne yer vermesiydi. Türkiye’deki Alevi kitlesinin nüfusunun milyonları bulduğu düşünülürse, reyting sonuçlarının çok daha yüksek çıkması gerekmez miydi?

Her şeyden önemlisi, sağlıklı seyirci izlenme raporları elde edebilmek için, birçok reyting araştırma kuruluşuna –yaklaşık aynı güçte minimum üç- sahip olmamız gerekir; konu araştırma dahi olsa, bu araştırmanın içinde bilimsel iddialar da bulunsa, özel sektörün yapacağı araştırmada rekabet ön planda olmalıdır.

Oysa reklam veren ve bütün tv kanalları tek bir şirketin (AGB) raporlarını referans alıyor bugün.

Ve bu konuda kimbilir ne haksızlıklar yapılmış oluyor.