Taraf yazarından çok çarpıcı öneri

Taraf yayın koordinatörü Yıldıray Oğur, Habur'da söz verildiği halde tutmayan, onları Türkiye'ye çağıran, tutuklanmama garantisi veren, üniformaları üstünde yargılayıp beraat ettiren herkes hakkında dava açılmasını önerdi.

GAZETECİLER.COM - Taraf gazetesi yayın koordinatörü ve köşe yazarı Yıldıray Oğur, 19 Ekim 2009'da Habur'dan giriş yapan PKK'lılara verilen sözün yerine getirilmediğini yazdı ve ilginç bir öneri getirdi: "Gelen üç kişi PKK üyeliğinden ve terör propagandasından 16'şar yıl hapis cezası aldıysa onları Türkiye'ye çağıran, tutuklanmama garantisi veren, üniformaları üstünde yargılayıp beraat ettiren herkes hakkında terör örgütüne yardım ve yataklıktan dava açılmalı."

Oğur "Söz, devlet sözü" başlıklı bugünkü yazısında şunları kaydetti:

İki yıl önce Türkiye devleti de bir söz vermişti. 19 Ekim 2009'da Habur'dan giriş yapan Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 kişi için verilmiş bir sözdü bu.

O sözün verildiği görüşme Kahire'de değil, Selahaddin'de, Erbil'de, Almanya'da ya da Oslo'da yapılmıştı, görüşenler Mossad ve Hamas değil, MİT ve PKK'ydı. Ama söz aynı sözdü. Devlet sözü: Türkiye'ye gelin, tutuklanmayacaksınız. Hafıza-ı devlet de belki nisyan ile maluldür.

Önceki gün Diyarbakır 7. Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada iki yıl önce Habur'dan giriş yaptıktan bir yıl sonra tutuklanan Mustafa Ayhan "Devletin kendi kurumu çağrı yapmıştı, biz bunun için geldik" diyerek bu sözü hatırlattı mahkemeye. 19 Ekim 2009'da Kandil'den inip Habur'dan giriş yapan Ayhan da diğer gelenler gibi orada kurulan özel mahkemede yargılanmış ve serbest bırakılmıştı. Ama Ayhan'ın bu sözü hatırlatması Diyarbakır'da işe yaramadı.

Mahkeme, iddianamesinde Habur'daki mahkemeye yokmuş gibi davranan savcıyı dinledi. Kandil'den birlikte indiği Hüseyin İpek ve Mahmur'dan gelen Nurettin Turgut ile birlikte Mustafa Ayhan da "örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla 10'ar yıl, örgüt propagandası yapmak suçlamasıyla da altışar yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gerilla kıyafetiyle çıktıkları, Öcalan'ın talimatıyla geldiklerini söyledikleri Habur Mahkemesi'nin göremediği örgüt üyeliğini, bu kez sivil kıyafetlerle çıktıkları Diyarbakır Mahkemesi görmüştü.

Mahkeme ayrıca Mahmur'dan gelen dört kişiye de "örgüt adına suç işlemekten" altışar yıl hapis cezası verdi. Neyse ki o dört kişi Habur'dan diğer gelenler gibi devletin sözüne itibar etmeyip çoktan geldikleri yere dönmüşlerdi.

Dün konuştuğum sanıkların avukatı Fethi Gümüş savcının mütalaasında Mahmur Kampı için "BM himayesinde kurulan ama PKK'nın hâkim olduğu kamp" ifadesini kullandığını hatırlattı ve şöyle dedi: Ben de mahkemeye eğer öyleyse BM suç işliyor demektir. Onun hakkında da dava açın dedim.

Sadece BM mi? Ben avukatların yerinde olsam kararın temyiz ve AİHM aşamasında Afet Güneş'in ifadesinin alınmasını talep ederdim. Hiç olmadı meşhur ses kaydının delil sayılmasını...

Çünkü eğer bu üç kişi PKK üyeliğinden ve terör propagandasından 16'şar yıl hapis cezası aldıysa onları Türkiye'ye çağıran, tutuklanmama garantisi veren, üniformaları üstünde yargılayıp beraat ettiren herkes hakkında terör örgütüne yardım ve yataklıktan dava açılmalı.

Ya da devlet verdiği sözü hatırlamalı, karşı tarafın ne yaptığına, sözüne ne kadar sadık kaldığına bakmadan, devlet olmanın ağırlığına yakışır biçimde verdiği sözün gereğini yerine getirmelidir.

Fatih Altaylı'dan Serhat Akın iddiası: Fenerbahçeli iki yöneticinin adları öne çıkıyor