Taraf yazarı o kediyi dert edindi

Dizide iki bölüm görünen kedinin akıbetini soran Taraf'ın Telesiyej yazarına dizinin son bölümünde yanıt geldi, ama...

GAZETECİLER.COM - Taraf gazetesinin kedisever yazarı Telesiyej "Kayıp Şehir" dizisindeki küçük kediyi kendine dert edindi.

Dizide bir bölüm görünen kedi yavrusuyla kimsenin neden ilgilenmediğini soran yazara, kediyi eve alıp besleyen Aysel ile yanıt geldi gelmesine ama kedinin başına gelenler Telesiyejde ikinci bir yazıya sebep oldu.

İşte o yazıdan çarpıcı bölümler:

"Kayıp Şehir, gel zaman git zaman en favori dizim oldu. Ama aramıza bir tekir kedi yavrusu girdi son birkaç haftadır.

İki bölüm önce, apartman sahanlığında bir kedi yavrusu miyav miyav ayak altında dolaşıyordu, annesini mi arıyor, karnı mı aç bilinmez, ihtimal ki her ikisi de.. Aysel hiç oralı olmadı ki, ondan beklemezdim doğrusu , bir kap süt neyin vereyim, hayvancık karnını doyursun, içeri alayım ısınsın demek şöyle dursun, İrfan'a "Bırak, nasıl geldiyse öyle gitsin" gibilerinden bir şeyler söyledi. Ben de hemen akabinde, "Kayıp Şehir iyi gidiyor.. ama yavru kedinin akıbetini merak etmiyor değilim" başlıklı bir yazı şeetmiştim.

Cevap Kayıp Şehir'in son bölümünde geldi. Ama biraz kafa mı bulmak istemişler nedir neden ki?, yavru kediyi Aysel evine almış (gerçi aynı kedi yavrusu olduğu hususunda kuşkularım var), hatta baş köşeye almış, mama kapları, mamalar filan.. derken apartmanın üçüncü ya da dördüncü katında oturan Aysel'in çelik kapılı evinden yok oldu kedi, Aysel elinde jambonlarla sokaklara çıktı "kedi" de "kedi" diye çağırdı kediciği ama nafile.. Kayıp Şehir dizisinin Telesiyej'e mesajı şu olsa gerek: "Kedinin akıbetini sordun, söyledik.. ama fazla uzatamayız, dizi setinde kedi bakacak hâlimiz yok ya! O bakar başının çaresine..."

Dizi gerçekçi, her konuda.. memleketimizdeki genel teamül budur çünkü.. nerede bir hasta, aç, üşümüş hayvan olsa, genellikle kayıtsız kalınır, "bulur o bulur.. bir delik bulur girer, ısınır; çöplerden karnını doyurur" denir. Balık lokantalarının çevresi açlıktan midesi sırtına yapışmış kedilerle doludur mesela; lokantaların sahiplerine, garsonlara filan sorsanız, "bu kedilere artık yemekleri veriyor musunuz?" diye.. "Oo, biz onları tıka basa besliyoruz" derler. Daha bugüne kadar böyle bir soru sorup da, "yok efendim, tek lokma vermiyoruz, veremiyoruz, hepsini çöpe döküyoruz artıkların, çünkü buraya dadanırlar, müşteri rahatsız olur sonra" diyene rastlamadım. Ve bugüne kadar lokantaların önünde umutla bekleyen kedilere, tabağımdaki balıkları, sofradaki mezeleri verip de, burun kıvırıp "tok kedi" gösterişinde tek bir kedi de görmedim. Hepsi ama hepsi, balık tabağını sıyırmış ekmek parçacıklarını bile yalar yutarlar açlıktan.

Bir de şu var, ben Kayıp Şehir'deki kedi yavrusunun akıbetini sorup, hayvan ortalıkta kaldıysa ben alıp bakarım demiştim ya, birtakım mailler geldi, bizde şöyle şöyle kedi yavrusu var gönderelim mi gibilerinden.

Kurtarılmış, bir eve sığınmış kedi yavrularını alıp bakmak değildi o sözlerin amacı. Sokağa atılmış(sa şayet) kedi yavrusuydu sözkonusu olan. (Öyle hayvancıkları elimden geldiği kadar toplayıp bakıyorum zaten. Evimin bahçesinde kurduğum barınakta, ısıtılmış yuvalarında 30 civarında sokak kedisi bakılıyor.)

Kayıp Şehir'deki kedi yavrusu bulunsa keşke.. kayıp şehirlerin kayıp insanları kadar, kayıp kedileri de önemli ve değerli olmalı.