Taraf, Taraf'a karşı!
"Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış" sözlerine türbanlı Taraf yazarından tepki.
Taraf gazetesi yazarı Sevan Nişanyan'ın geçtiğimiz günlerde yazdığı Sansür başlıklı yazısı oldukça tepki çekti.
Sevan'ın "Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış. Bu hikâyelere istemesen inanma diyorlar, tamam, ama inanmadığını açık açık söylemen caiz değildir. Nedenmiş? Müslümanlar alınırmış!" sözlerine ilk tepki yine kendi gazetesinden geldi. Taraf gazetesinin türbanlı yazarı Cihan Aktaş, Nişanyan'ın üslubunun Taraf okuyucusunun aşina olduğu dil ve üslubun çok uzağında olduğunu söyledi.
ANLAŞILMAK İÇİN ÇABA GÖSTERMESİ
GEREKİR
Sevan Nişanyan, yazılarını takip etmeye çalıştığım bir yazar. Çünkü
ben de dil alanında özel bir eğitim görmemiş her yazar gibi, dil
üzerine, kelimelerin ve kavramların kökenleri, temsilleri üzerine
yazılan yazılarla ilgileniyorum. Etnografya ayrıca ilgi duyduğum
bir bilim. Nişanyan esasında bir etnograftan çok etnolog gibi
yazıyor. Germaine Tillion'un bu iki meslek erbabı arasındaki ayrımı
anlatırken belirttiği gibi: Etnografya diğer insanbilimlerinden
farklı olarak arşiv bilgileriyle, istatistiklerle, kaynak
toplamakla yetinmez; sorularını metinlere değil, yaşayan insanlara
sormak durumundadır. Dolayısıyla önce kendisinin sorulan sorulara
cevap vermesi, açıklaması, kendi kendini anlatması ve eğer iyi
anlamak istiyorsa, iyi anlaşılmak için çaba göstermesi gerekir.
MASA BAŞINDA GÖZ GÖZE GELMEDİĞİ
İNSANLAR HAKKINDA ÇIKARIMLARDA BULUNMAK..
Etnograf insanların nefesiyle ilgilenir, bakışlarıyla, yüzlerindeki
çizgilerin diliyle... Etnolog ise masa başında göz göze gelmediği
insanlar hakkında çıkarımlarda bulunmak üzere etnografların
çalışmalarını yorumlar, bu çalışmalardan sonuçlar çıkartmaya
çalışır.
ASGARİ SAYGIDAN
YOKSUN
Taraf'ı internetten izlediğim dönemlerde ancak ertesi gün
okuyabiliyorum. Sağolsunlar, Nişanyan'ın pazartesi günü Taraf'ta
yayımlanan yazısından haberdar etti beni gazetemizin okuyucuları.
'Sansür' başlıklı yazı, hele bir de bayram günlerinde yayınlandığı
hesaba katılırsa, yaşadığı toplumun hassasiyetleri konusunda bir
aydından beklenilebilecek asgari bir saygıdan yoksundu. Ateist
olarak dinî konuları elbet tartışırsınız, hatta dinî konular bazen
dindar bir kişilikten daha çok ateist bir kişiliğin zihnini meşgul
edebilir. Fakat, sizi bir muhatap olarak görmeyi mümkün kılan,
ayrıca kendi bakış açınızla dahi karşınızdaki insanların iyiliğini
ve mutluluğunu temenni ettiğinizi gösteren bir diliniz olmalı ki
sesinize ses verilsin. Özgürlük en kolay anlaşılma biçimiyle diline
geleni dışavurmayı gerektirir. İnanan insanların duyguları rencide
edilmeden de var edilebilir, hassasiyeti yüksek bir değerdir
özgürlük.
HİÇ BİR ETNELOG İDDİA
EDEMEZ
Neticede ideolojiler ve ütopyalar gibi dinler de eleştirilebilir,
uygulamada gösterdikleri problemlerle birlikte. Ateistlere hayatın
anlamı konusunda tevhidi bir dinin getirdiğine benzer bir açıklama
getirme başarısını kazandırmıyor yine de bu imkân... Binlerce
yıldan bu yana dünyayı dolaşan ve insanların anlam dünyasında yer
tutan simgelerin ve hikâyelerin vahiyle ilişkili olmadığını da
iddia edemez hiç bir etnolog.
NE ELEŞTİRİ NE DE KÖHNE BİR YAPIYI
SÖKME İŞLEMİ
Kısmen mitolojilere ait figür ve semboller, kavram ve olgularla
bütünleşirken hayatın içinde olma özellikleriyle mitoloji-dışı bir
hayatiyet kazandırılarak yeniden üretilirler. Bu semboller veya
anlatılar Arap coğrafyasıyla da sınırlı değildir üstelik,
Hıristiyan-Yahudi kültürü tarafından biçimlenmiş bütün Batı
medeniyetini kuşatmıştır.
Nişanyan'ın yaptığı ne 'köhne' bulduğu bir yapıyı sökme işlemi, ne de bir eleştiri. Aynılık duraganlığı getirir. Farklı ses, kendinizde olanı yeniden ve tazelenerek anlamaya zorlar sizi. Şu var ki, Nişanyan'ın değinmeleri veya inançların, ayinlerin kökenine doğru gerçekleştirdiği kazıma işlemlerinin üslubu, karşıtını ya da okurunu geliştirmeye, birlikte gelişmeye çağırma niyetinden fersah fersah uzak.
DİL VE ÜSLUP TARAF'IN
UZAĞINDA
Şu da var ki Taraf gazetesi dil ve üslubu konusunda okuyucularında
yüksek bir beklenti oluşturmuş bir gazete. Nişanyan'ın Tevhidi
dinlerin bağlılarını alaycı bir dille saçma sapan masallara inanan,
bu masalların ögelerini de kutsallaştıran cahil kitleler olarak
resmeden anlatımı, bu gazetenin okuyucusunun aşina olduğu dil ve
üslubun çok uzağında.
Nişanyan'ın yazılarında kendini gösteren aşağılayıcı ve küçümseyici, yüreği ve kişisel hikâyeleri hiç hesaba katmayan pozitivist ses o denli işlemiş ki Türkiye'nin aydın varlığının benliğine, en hassas söyleşme zeminlerinde bile kendini hatırlatıyor.
OLGUNLUKTAN YOKSUN
Dindar münevverler 'ortaçağ'denilen dönemlerde bile farklı seslere
tahammüllü olduğu ölçüde, ateistlerle verimli bir tartışmayı
paylaşmayı bilmişlerdir. Bu tartışmaların bazen camilerde
sürdürüldüğünü de kaydeder tarih.
Yazarken ya da söyleşirken nezih bir dil tutturamıyorsak eğer, ne kadar çok şey biliyor olursak olalım, tahammülü mümkün kılan bir kültürün yükselmesine katkıda bulunacak bir olgunluk ve duyarlılıktan yoksunuz demektir.