Tanju Çolak milletvekili olabilir mi?..

Ayhan Işık dürüstlüğünü övenler kendilerini Önder Somer olarak görüyorlardı ve sana söylemeseler de bundan çok memnundular...

Tanju Çolak... Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük 3 golcüsünden ( diğer ikisi Metin Oktay, Hakan Şükür) biri...
Sosyal hayatı biraz metin Oktay’a benziyor…
İkisi de mapus damı gördüler…
İkisi de kadın-kız davasına meraklıydılar…
Metin Oktay da dönemin en güzel kadınlarından biri olan Ayten Kaçmaz (Gökçer)’la büyük aşk yaşadı…
Ama siyasetle işi yoktu…
Az konuşurdu…
Kendini iyi yetiştirmişti…
Şimdi geleyim bu yazının esasına…
Tanju Çolak Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen "Spor Altyapısının Geliştirilmesinde Belediyelerin Rolü" konulu konferansta yaptığı konuşmada, "İlerleyen yıllarda, teklif gelmesi durumunda siyasete girebilirim” demiş…
Ya hapis yatmasına sebep olan suçun, hayatı boyunca milletvekili olmasına engel olduğunu bilmiyor...
Ya da “laf olsun torba dolsun” diye boş konuşuyor…
Bunu en baştan söyledikten sonra geleyim Tanju Çolak'ın profesyonel futbolcularla ilgili söylediklerine...
Bakın ne demiş:
“Belediyeler tarafından genç sporculara yönelik profesyonel eğitim verilmesi ve bu süreçte psikoloji eğitimi verilmesi de gerekiyor. Genç sporcular, profesyonellikten uzak yetiştiği için, parayı bulduktan sonra kendini kaybediyor. Ben de profesyonel bir eğitimden geçmedim. Babamla birlikte Bafra'da karpuz tarlası çapaladığım yıllarda, mahalle arasında top oynaya oynaya kendimi geliştirdim. Günümüzde de profesyonel futbolcuların büyük çoğunluğu yokluktan gelme ve birden parayı bulunca psikolojileri bozuluyor. Profesyonel eğitimle bunun engellenmesi gerekiyor.”
Ben de ona; “Günaydın Tanju” diyeyim ve ona hitaben devam edeyim…
Sevgili Tanju;
Bir büyüğün sana; "Çok göze batıyorsun. Bu memlekette A Takımı diye bir seçkinler gurubu vardır. Elbisenin en kralını onlar giymek isterler... Yatın en büyüğü, katın en lüksü kendilerinin olsun diye yapmayacakları yoktur... En iyi karıyı onlar becermek isterler. Hatta her tür etin en iyisini onlar yemek isterler... Şu anda yattığın kadın Türkiye'nin en güzel kadını... Onu sana yedirmezler... yersen de burnundan fitil fitil getirirler, seni de süründürürler" demişti...
Ve sen gülmüş geçmiştin, hatırladın mı?..
Gençtin...
Bankada milyon dolarların vardı...
Ünlüydün...
Eh... Yakışıklı da sayılabilirdin ama…
"Köylüydün" be yavrum!...
Kabaydın...
Göstermelik de olsa bir türlü "centilmen" olamıyordun...
Onların mahallede iğretiydin…
Ve zaten seni mahallelerine sokmak da istemiyorlardı...
Ama...
Yüzüne gülüyorlardı...
Sana, o dünyalar güzeli kadını nasıl becerdiğini anlattırıp gaz veriyorlardı...
Tabancalarla gezip hava atmana destek(!) oluyorlardı...
Sonra da baş başa kaldıklarında senin nasıl bir kıro olduğunu anlatıp kahkahalarla gülüyorlar: "Enayi" diyorlardı... "Parasını beceriyor karıyı değil..."
Yine de seni her gördüklerinde boynuna sarılıp "En büyük kral bizim kral" diye “çevir kazı yanmasın” ayaklarına yatıyorlardı...
Seni, "Çok dürüstsün be aabi" deyip pohpohluyorlar, sen gittikten sonra "dürüst gerzek" diye kahkaha atıyorlardı arkandan çünkü onlara göre en büyük aptallık "dürüst" olmaktı...
Ama sen onları "eğitimli abiler" olarak görüyordun be koçum!..
Onlar için sen, geçmiş zamanların Ayhan Işık'ıydın…
“İyi, temiz kalpli, kenar mahalle çocuğu”…
Sendeki bu Ayhan Işık dürüstlüğünü övenler kendilerini Önder Somer olarak görüyorlardı ve sana söylemeseler de bundan çok memnundular...
Yüzleri yalan söylemekten kızarmayacak kadar kalın deriliydi onların çünkü…
Sen ise taşra’nın yalan söylediğinde yüzü kızaran mert delikanlısıydın…
Sonra bir gün satın aldığın cipin “kaçak” olduğu iddiasıyla yargılandın…
“Vekaletle aldım yırtarım” diyordu…
O büyüğün ise sana, “ellerine fırsat geçti seni içeri tıkacaklar” diyordu…
Ve seni içeri tıktılar…
Gerçekten de satın aldığın cipin kaçak olduğunu bilmediğin halde tıktılar hem de...
Ama sen “uyanık”tın ya…
En güzel kızı sen kapmış, en güzel golü sen atmıştın ya…
Yedirmezler koçum yedirmezler…
Burası Türkiye…
“Puşt tarlasının en geniş olduğu bir alan” burası…
En mutlu olduğunu zannettiğin zaman aslında en mutsuz olmaya doğru koştuğun zamandır bu memlekette…
Bu memlekette “MAFİA” diye bilinenlerin ağa babalarının içine düşmüştün sen de…
Şimdi kalkmış “maval” okuyorsun…
Ama belli ki halen neden ve nasıl içeri tıkıldığını bile merak edip öğrenmemişsin…
Zavallı genç adam…
Önce kazandığın paraları yedirdin onlara…
Kaldıysa eğer bir onurun kaldı; onunla bari oynatma da sus…