Taner Akçam: 'Hrant Dink cinayeti çözülürse 1915 de çözülür'
"Türkiye Ermenilerden özür dilemeli, Erivan ve diasporayla masaya oturmalı" diyen Prof. Taner Akçam'a göre 'Dink cinayeti cumhuriyet tarihinin en organize cinayeti, gerçekten çözülebilse 1915 de çözülecek'
ABD’deki Clark Üniversitesi’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Taner Akçam, Ermenilerin sürülmesinin nedeninin "isyan etmeleri" değil, Anadolu’daki Hristiyan nüfusunu azaltmak olduğunu, bu bağlamda Rumların da Ege’den Yunanistan’a gönderildiğini, ülkesi olmayan Ermenilerin imha edilmeye karar verildiğini ifade etti.
Akçam, ölümlerle ilgili “Göç yolunda suçu Kürtlere atıyorlar, şehirdeki Ermenileri kim öldürdü?" diye sormuş, katliamların İttihat ve Terakki hükümeti tarafından sistematik bir biçimde yapıldığını söylemişti.
Akçam'la bugün 24 Nisan'a alınan Çanakkale Kara Savaşları anmasını, Türkiye'nin 1915'le ilgili pozisyonunu, katliamların yaşandığı dönemde Mustafa Kemal'in tutumunu ve Hrant Dink cinayetini T24 sitesinden Kağan Sezgin'e anlattı:
-Bu sorunu çözmek için neler yapılmalı?
- Özür dilenmeli. Türkiye devleti adına, Osmanlı dönemlinde işlenmiş bu cinayetler nedeniyle Ermenilerden resmen özür dilemelidir. Özür diledikten sonra da Almanya’nın yaptığını yapmak gerekir. Almanya 1952 yılında İsrail ve Yahudi Diasporası ile görüşerek, Luxemburg antlaşmasını imzalamıştır. Türkiye de, Ermenistan ve Ermeni Diasporası ile oturarak bir anlaşma yapılmalı, bu anlaşmayla tazminat vb. sorunları çözmelidir. Almanya sadece İsrail’le değil, Yahudi diasporasıyla da görüşmüş ve ayrı bir antlaşma imzalamıştı. Aynı şeyi biz de yapmalıyız. Türkiye hem Ermenistan’la hem diasporayla görüşerek bu işi sonuca bağlamalıdır.
- Devletin veya hükümetin bu sorunu anlatmak gibi bir derdi var mı? Bunu anlatmak Türkiye’deki aydınlara ve gazetecilere düşüyor. Entelektüel kesimin, aydın kesimin dili nasıl olmalı, nasıl bir dil geliştirilmeli
- Çok basit. Bizim tarihimiz bir tek katillerin tarihi değildir. Önce tüm Türk gençlerine, beni dinleyecek, okuyacak olan Türk gençlerine söyleyeceğim bir şey var. Bir başkası nasıl Kürt olduğunu, Ermeni olduğunu, Alman, Amerikan olduğunu rahatlıkla ve güvenle söylüyorsa, bizler de Türk olduğumuzu aynı güven ve aynı rahatlıkla söylemeliyiz elbette. Hiç kimse, bugünkü Türkleri, bu kuşağı katiller olarak suçlayamaz, suçlamıyor. Biz Türklerin asıl problemi, bazı Türklerin geçmişteki katillere sahip çıkmaya çalışmasıdır. Asıl meselemiz geçmişteki katillerle aramıza mesafe koymayı başaramamızdır. Yani bugün bir Türk genci Ogün Samast konusunda ne tavır alıyorsa, geçmiş konusunda da aynı tavrı almalıdır. Arada bir fark yoktur. “Aferin Ogün Samast’a; iyi ki Hrant’ı öldürdü” diyen bir Türk-Kürt, Müslüman, 1915’te de Ermenileri öldüren Türk-Kürt Müslümandır. Ama Hrant’ın öldürülmesini lanetliyorsa ve diyorsa, “Ogün Samast benim alnıma bir leke sürmek istemiştir! Ben bir Türk olarak buna müsaade etmem!” O zaman, 1915’e ilişkin de aynı şeyi söylemeliyiz. Ve 1915’te de bizim gibi düşünen Türklerin, Kürtlerin Müslümanların olduğunu bilmeliyiz.
Tekrar ediyorum, bu tarih, bir tek Ermenileri öldüren katillerin tarihi değildir. Bu tarih evinin çatısında 8 kişilik Ermeni aileyi saklayan Urfalı Hacı Halil’in tarihidir. Bu tarih, Ermenileri evlerinde saklayan Müslümanların tarihidir. Bu tarih üçüncü ordu komutanı Vehip Paşa’nın, Trabzon’da görev yapan Avni Paşa’nın, Ankara valisi Mazhar’ın, Konya valisi Celal Bey’in veya Diyarbakır’da öldürülen kaymakamların tarihidir.
Biz kendi tarihimizde insanlığı gösteren, doğru ve dürüst davranan, vicdanlı davranan insanların da var olduğunu anlatmamız gerekiyor. Onların üzerine tarihimizi yükseltmemiz gerekiyor. Bizim katil Talat’a, katil Bahaddin Şakir’e, katil Enver’e ihtiyacımız yok. Bizim kendi tarihimizde insanlık onurunu, Türklük-Kürtlük onurunu, Müslümanlık onurunu koruyan atalarımız var, dolayısıyla biz, bu atalarımızı anlatarak, onlara sahip çıkarak bu konuyu anlatabiliriz. Geçmişte bunların sayısı o kadar çok değildi, onun için çok fazla Ermeni öldürüldü. Ama bugün bizim sayımız çok olduğu için artık ikinci bir Hrant Dink cinayetine kolayca müsaade etmeyeceğiz. Yani anlatmak istediğim, hiç kimse bu süreci kendisinin bireysel olarak suçlandığı bir süreç olarak algılamasın ve öyle kavramasın. Gereksiz yere savunmaya geçip, katilleri savunmaya kalkmasın!
- Hrant Dink’in öldürülmesi, devlet politikası mıydı?- Evet! Cumhuriyet tarihinin en organize cinayetidir.
- En organize…
- En organize. Ve çözülmemesinin nedeni de, karışmayan yok! Bu cinayete bulaşmamış bir kurum yok! Ve Hrant Dink cinayetini gerçek anlamda çözebilseler, zaten 1915 sorunu esas olarak çözülecek; Türkiye’nin demokratikleşmesinin önü açılacak! Maalesef Türkiye, bu yöne hizmet edebilecek olan Ergenekon yargılanmaları konusunda attığı büyük adımların hepsini geri aldı. Ve çok kötü bir sınav verdi. Bizler bugün, Polisin, Genelkurmayın, MİT’in ve hükümetin cinayetin tek tek hangi adımlardan geçerek örgütlendiğini bildiklerini biliyoruz. Hepsi biliyor ve bildikleri için de açığa çıkartmıyorlar. Bu yüzden de Hrant Dink cinayetini çözebilmek, Türkiye’nin yarınını çözebilmek demektir! Hrant’ın gerçek katillerini cezalandırabilmek, Türkiye’nin demokratik yarınını kurabilmektir!