Takvim

“Muhterem Başbakanımızın rakiplerini karalamak için her şeyi yapın yoksa…”

Fatih Altaylı da aynı şeyi söylüyor…

Hep derim ya: “Taraf tutuyor oluşunuz umurumda değil… Ben sizin taraftar olmanıza, amigoluk yapmanıza, bunu da yorum ve haberlerinize yansıtmanıza gıcık oluyorum” diye…

Aynen öyle…

Takvim ve Sabah başta olmak üzere bütün iktidar medyası taraf olmanın çok ötesine geçiyorlar…

“Taraftarlık, amigoluk” yapıyor ve haberlere de o taraftarlıklarını, amigoluklarını yansıtıyorlar…

O zaman da ya “yalan” yazıyorlar…

Ya “uyduruyorlar”…

Ya da “yakıştırma” yapıyorlar…

Konuya geleyim…

Efendim…

Yakın çevrem ve evimize konuk olanlar bilirler…

Ev içinde ayakkabılarımla dolanır dururum…

Evimiz iki katlıdır ve sık sık üst kata çıkmam gerekir…

Oysa bendeniz terlikle merdiven çıkamam…

Tam da tıp kurumunun işidir mutlaka ama terlikle düz yolda bile yürüyemem…

Nefesim kesilir…

O nedenle de sadece evde giydiğim, eskilerin “mokasen” dedikleri (Hüsamettin Cindoruk’un kulakları çınlasın) ya da Fatih’in “pantufl" dediği ev içi ayakkabılarından giyerim…

Ekmeleddin İhsanoğlu da belli ki aynılarından giymiş…

Takvim’de haberi yapan ve yayımlayan kardeşlerimin gözleri o kadar kararmış…

Amirleri “Muhterem Başbakanımızın rakiplerini karalamak için her şeyi yapın yoksa…” diye öyle korkutulmuşlar ki; gelecekte meslek hayatlarının yüz karası sayılabilecek bir haberin altına/üstüne imza atmışlar…

Tabii ki kaybettiler…