Taha Kıvanç ima mı ediyor? Suçluyor mu?

Uğur Mumcu bir suikast sonucu (silahla değil, otomobiline yerleştirilen bombanın patlatılmasıyla) öldürülmüştü...

GAZETECİLER.COM

Taha Kıvanç, ZAMAN'da "Bu roman asla yazılmayacak" başlığı altında yayımlanan makalesinde daha önce de yazdığı bir olaydan hareketle (bu defa isimlerini vermiyor ama biz o beş kişinin; Uğur Mumcu, Teoman Erel, Emin Çölaşan, Melih Aşık ve Bekir Coşkun olduklarını biliyoruz) yeni bir soru atıyor ortaya...
Ve soru hem ilginç hem de üzerinde düşünülmeye değecek kadar ciddi...
Adlarını az önce hatırlattığımız 5 gazeteci, Ankara'nın en ünlü restoranlarından birinde (RV) buluşmuş, medya ve (elbette Türkiye) üzerine konuştuktan sonra Uğur Mumcu'ya "tabancan var mı?" diye sormuşlardı...
Taha Kıvanç beş gazetecinin o tabancanın üzerine ellerini koyup yemin ettiklerini yazmıştı daha önce...
Yaşayanlar ise yemin etmediklerini açıklamış ama Mumcu'ya, "tabancan var mı?" diye sorduklarını inkâr etmemişlerdi...
Ve...
O yemekten çok kısa bir süre sonra Uğur Mumcu bir suikast sonucu (silahla değil, otomobiline yerleştirilen bombanın patlatılmasıyla) öldürülmüştü...
Teoman Erel de bir trafik kazasında yitirmişti yaşamını...
Kıvanç soruyor?..
"O gece o masada Uğur Mumcu neler anlattı?"
Bu soruya "doğru" cevap verilirse ne olacak?..
Bizce de "çok şey" olacak...
Keşke yaşayan üç kişiden biri veya hepsi o gece masada konuşulanları (Mumcu'nun anlattıklarını) kamuoyu ile paylaşsa...
Buyurun Taha Kıvaç'ı bir de siz okuyun...

Bu roman asla yazılmayacak

"Demek 20 yıldır bir romanı bitiremedin?" diye takıldı dostum; "Konu sıkıntısı mı çekiyorsun, yoksa yazdıklarını okunur kılmak için entrikalar uydurmakta mı zorlanıyorsun?" merakını da ekleyerek...

 Dostuma göre Kulis'te işlediğim konuların herbiri Server Bedi'nin Cingöz Recai serisinden çıkan polisiye maceraları andırıyormuş...

Server Bedi, ünlü yazar Peyami Safa'nın takma adıydı. Siyasî ve kültürel yazıları kadar romanlarıyla da ünlüydü Peyami Bey. Annesi Server Bedia Hanım'dan ödünç almıştı takma adını. 1924-1928 yılları arasında herbiri 16 ile 300 sayfa arasında değişen çok sayıda 'Kibar Serseri Cingöz Recai' macerası yayımlamıştı. O maceralardan bazısı sonraki yıllarda beyazperdeye de yansıtıldı. Beşir Ayvazoğlu, ünlü yazarı her yönüyle incelediği 'Peyami' monografisinde, Cingöz tipi için, Fransız yazar Maurice Leblanc'ın Arsen Lupin tipinden esinlenildiğini vurguluyor.

"Neden 'son yemek' konusunu romanlaştırmıyorsun meselâ?" diye sordu dostum. Beş gazeteciyi Ankara'daki bir lokantada buluşturup aralarında geçen konuşmanın içlerinden birinin çok geçmeden suikasta uğramasına yol açtığını işleyecekmişim romanımda. "Şöyle bir senaryo düşün" dedi. "Sonradan suikasta uğrayacak yazar her zaman netameli konuları kurcalamasıyla bayağı ünlü olsun. Hep birilerinin ayağına basan biri; dolayısıyla da suikastın üzerine yıkılacağı çok sayıda çevre bulunsun..."

Eee...

Taha Kıvanç'ın yazısının