Sütte leke vardır, Bekir’de yok mudur?..
Elleri kelepçeli fotoğrafları bile yayımlanmış ama ben görmemişim. Görseydim Hürriyet’ten ayrılmazdım....
Dostlar!..
Bir yazar, geminin su aldığını
görünce kaçabilir…
Adamın ekmek parasıdır, hiç kimse
“nereye kardeşim?” diye soramaz…
Nitekim Asil Nadir’in paralarının
“kirli” olduğunu düşünüp Günaydın’dan ayrılmış bir yazardır Bekir
Coşkun…
Yanlış olan Bekir’in; Fatih
Altaylı’nın, “Asil Nadir’in Vekili” olduğunu unutmuş
görünmesidir…
Bir başka deyişle; genel yayın
yönetmenliğini ve çalışma önerisini kabul ettiği Altaylı’nın,
“kirli para sahibi” diye gazetesinden kaçtığı Asil Nadir’in en
sadık adamlarından biri olduğunu bile bile şimdiye kadar bir tek
kere yazıp söylemediği bir özelini kamuoyuna
duyurmasıdır…
Peki…
Asil
Nadir’in “Kirli” olduğunu iddia eden
kimdi?..
Sabah - Hürriyet –
Milliyet’ti..
Neden iddia
ettiler?..
Çünkü adam hepsinden
zengindi…
Günaydın gibi bir gazeteyi
almıştı…
Ve rekabetten korkanlar için bir
kâbus olan; otomotiv ve beyaz eşya fabrikaları kurmak için
geliyordu Türkiye’ye…
Ve, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olacağı neredeyse
kesindi…
İngilizler, bizim medyanın Asil
Nadir’le ilgili haberlerini “ihbar” kabul edip, dünyanın “En Zengin
Türk”ü olarak kabul edilen Asil Nadir’in ipini
çekmişlerdi…
İnanmayanlar Fatih Altaylı’ya
sorsunlar…
Gelin görün ki Endürüst Bekir
Coşkun Bey, İngilizlerin sözüne inanmış ama Asil Nadir’in vekili
Fatih Altaylı’ya inanmamıştı o günlerde…
Ama aynı Fatih Altaylı bu sefer
“gel” deyince tahta bavulunu almış koştu…
Hem de Fatih Altaylı’nın halen
“Baba” gibi sevdiğine inandığım Asil Nadir’e 17 sene sonra “O adam
kirliydi” diyerek…
Ne dürüst arkadaş
be!...
Emin
Çölaşan için de “dava arkadaşım,
Hürriyet’te kalıp kalmamak konusunda düşüneceğim” demiş ama maaşına
zam yapıldığı an (Ertuğrul, bu konuda söyleyecek hiçbir şey yok
mu?.. Yoksa her an döner diye mi bekliyorsun?) Hürriyet’te yazmaya
devam edip Emin’i unutmuştu…
O kadarla kalsa iyi…
“Emin olsa benim
için şahit olmazdı” bile
demiş…
Sonra da “çevir kazı yanmasın”
misali “şaka yaptım” diye çıkmıştı ortaya, gülerek…
Aydın
Bey’i
sevmeyebilirsiniz…
Ticari anlayışı size ters
gelebilir ama Aydın Doğan, yazılarından dolayı (küfür hariç)
kimseyi kovmaz…
Rahmetli Yavuz Gökmen, Hürriyet’te
Tansu Hanım’ı savunan tek yazardı bir dönemler…
Mesut Bey
çok baskı yaptı Yavuz’u kovsun diye ama Aydın Bey
direndi…
Dahası, Yavuz’un maaşına zam yaptı
kafası rahat etsin diye…
Yani, Bekir Coşkun, Hürriyet’te 17
sene sadakatinden değil, rahat ettiği ve kimse daha fazlasını
veremediği için kaldı...
Ve inanın hiç kimse ona, "şunu
yaz, bunu yazma" dememiştir, demez...
Ama öyle bir hava yaratıyor ki,
“yazılarıma karıştılar” demiyor ama “karışmadılar” da
demiyor…
Ne dürüst arkadaş
be!..
Dürüstlüğünü tospağalar
yesin…
İşte…
Ama…
Aydın
Bey’in cidden sıkıntı yaşayacağını gördüğü
an gitti…
Aha yazın bir kenara…
Habertürk’te 17 sene beklemez,
bekleyemez…
Hürriyet’teyken Hükümet ve Erdoğan
aleyhinde yazdığı yazıların yüzde onunu yazamaz
orada…
Turgay Ciner,
“Deniz feneri” haberini yaptı diye adam
kovan patrondur…
Bekir
Coşkun’dan mı
korkacak?..
Not edin lütfen..
Bekir Coşkun,
Hürriyet’te yaşadığı özgürlüğün onda birini
yaşayamaz Gazete HT’de…
Yazdırmazlar…
Yazarsa ne olur?..
Yok efendim Başbakan bir şey demez
ama Turgay Bey dayanamaz…
Kafasının tası attı mı Aydın Bey’e
benzemez…
Azarlayıverir…
Ve Bekir
Coşkun’un bir süre sonra şöyle bir demeç
verdiğini görebiliriz:
“Meğer Turgay Ciner sağlam papuç
değilmiş. Daha önce Hürriyet’te elleri kelepçeli fotoğrafları bile
yayımlanmış ama ben görmemişim. Görseydim Hürriyet’ten ayrılmazdım
hem zaten Hürriyet benim yuvam”…
Turgay
Ciner ve Kenan Tekdağ’a
hatırlatırım…
Arkadaşı sağlam kazığa
bağlayın…
Pek çok yeri oynayıp duruyor da
onun için…
Asil Nadir
için “parası kirli adam” diyerek İngiliz ağzı ile
konuşan bir adamdan her şey beklenir…
Az daha unutuyordum…
Her şeye rağmen, Aydın Bey’le
köprüleri sağlam tutmayı başarıyor…