Sustukça sıra kime gelecek?

"Sırada Nedim Şener var, Ahmet Şık var deniyor, onlar gidiyor. Ergenekon yazan gazetecilerin Ergenekon'la suçlanması bardağı taşırdı."

GAZETECİLER.COM - "Daha dün, "Türkiye'de gazeteciler artık her türlü hamleye açık halde" diye yazdığım gün, gazetecilere yönelik bir operasyon daha düzenlendi. Polis, sabahın erken saatlerinde gazetecilerin evlerini bastı, köşe bucak aradı, bilgisayarlarına el koydu, sonra da gözaltına aldı."

Bu satırların yazarı Radikal'in Ankara temsilcisi Murat Yetkin. Yetkin, "Türkiye temizlensin, siyaset sivilleşsin, savcılar, hâkimler işlerini yapsınlar; hepsi tamam. Ama son örnekte görüldüğü üzere Ergenekon operasyonlarının artık kamu vicdanına açıklanabilecek bir hali kalmadığı gibi, basın özgürlüğü üzerinde açık tehdit haline geldi." dedi ve şöyle devam etti:

"İddiaya göre, Şık'ın henüz yayımlanmayan ve Ergenekon ve derin devlet ile cemaat bağlantılarını sorgulayan bir kitabının kayıtları Soner Yalçın'ın bilgisayarında bulunmuş.

BENİM BİLGİSAYARIMA DA BAKSALAR

Yayımlanmamış kitabı sorgulamak herhalde Hitler Almanyası'nda, ya da MacCarthy ABD'sinde düşünülebilirdi. Gerçi Şık kitabının taslağını Yalçın'a göndermediğini, oraya birileri tarafından kopyalanmış olabileceğini söylüyor. Ama diyelim ki gönderdi. Bir gazetecinin diğer gazeteciye kitap taslağını gönderip görüş sorması kadar doğal bir şey yoktur. Gelip benim bilgisayarıma baksalar, İsmet Berkan'ın son kitabının bir taslağını bulurlar. Bu, İsmet ile aramda örgütsel bağ anlamına mı gelir?

ÜZÜM YEMEK DEĞİL BAĞCI DÖVMEK


Biraz da bu yüzden operasyonlar artık üzüm yemek değil, bağcı dövmek, bu durumda basını baskı altına almak amaçlı olarak algılanıyor."

Murat Yetkin'in yazısının tamamını okuyabilirsiniz.