Süleyman Yaşar
dünkü Taraf’ta “İstanbul’da yeni moda: hacı baba swap” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca hatırladım…
Allah rahmet eylesin ünlü Banker Kastelli’den (Cevher Özden) dinlemiş, onu anlattığım kitabımda da okurlarla paylaşmıştım…
Banker Kastelli Sirkeci Vakif
Han’da...
Halk, akın akın gelip para yatırıyor…
Neden?..
Faizler, bankalardan çok fazla yüksek olduğu için…
Kastelli ne yapıyor?..
Topladığı paraları, tahvil satan büyük sanayicilere veriyor…
Ya da…
Kıytırık kimi özel bankaların faiz kuponlarını garanti olarak veriyor halka…
Neyse…
Bir gün…
Orta yaşlarda, sakallı ve “Hacı” olduğunu söyleyen bir müşteri parasının olduğunu ama “haram” olduğu için faiz kabul etmeyeceğini, patronun (Cevher'in) hemşerisi (Trabzon) olduğunu öğrendiğini, onun mutlaka bir çözüm bulacağını söyleyip, Cevher Özden’le görüşmek istiyor…
Cevher de “peki, getirin bana hacıyı” diyor…
Hacı geliyor…
Biraz sohbetten sonra adamın faizden gerçekten koktuğunu anlıyor…
“Peki Hacı diyor”… Bunu derken de diğer yandan saatini çıkarıyor kolundan…
“Ver paranı bana, al bu saati sana sattım” diyor…
Hacı itiraz ediyor…
“Bu saat benim paramın karşılığı değildir” diyor…
“Ben de biliyorum olmadığını ama sen faiz almak istemediğini söylemedin mi?.. Söyledin… Tamam işte ben de sana şimdi bu saati sattım” diye devam ediyor Kastelli…
Hacı parayı verip saati alıyor…
Bu defa Cevher diyor ki:
“Hacı, senin bu paranın ilk aylık faizi şu kadar lira… Ama ben sana faiz vermeyeceğim… o halde sen şimdi o saati bana sat; al şu parayı…”
Cevher bu defa da peşin aylık faiz kadar parayı yine Hacı’dan aldığı paranın içinden Hacı’ya veriyor…
“Ama sendeki esas param yine benimdir ha” diyor Hacı…
“Yahu tabii ki senin” diyor Cevher… “ Bundan sonra tek yapacağın şey, her ay bugün gelip saatimi benden satın alman, sonra da bana satman olacak”…
Nereden mi çıktı?..
Süleyman Yaşar’ın dünkü Taraf’ta başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca hatırladım…
Nefis…
Ve tabii ki Süleyman Yaşar kazandı…
Kaybeden ise, İslâmiyet…