Süleyman Özışık'ın Davutoğlu iddiası olay: Ekrana çıkarak kendini bitirecek
Ahmet Davutoğlu'nun gündeme gelme sorununu çözdüğünü söyleyen Türkiye yazarı Süleyman Özışık, başbakanlığı döneminde karşısındaymış gibi davrandığı ne varsa şimdi onları 'kutsal' ilan ederek gündemde kalmaya çabaladığını söyledi ve o olayları hatırlattı.
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu eleştirdi. Bazı araştırma şirketleri yöneticileri ile görüştüğünü ve Davutoğlu'nun oy oranına ilişkin bilgi aldığını söyleyen Özışık, Ahmet Davutoğlu'nun "Bizim kendimizi ifade edeceğimiz bir mecra yok. Medya, iktidar baskısı nedeniyle bize yer vermiyor" diye yakındığını ve buna katılmadığını söyledi.
Ahmet Davutoğlu'nun ekrana çıkarak kendini bitireceğini iddia eden Özışık, "Ben Cumhurbaşkanı'nın strateji ekibinde yetkili olsam TV kanallarını arar, "Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını canlı yayınlamayın. Bizim yerimize muhaliflerin konuşmalarına yer verin" diye ricada bulunurdum.Sonra ekran karşısına oturup keyfime bakar, kararı da millete bırakırdım!" diye yazdı.
Döneklikte nirvanaya ulaşacak
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu gündeme gelme sorununu çözmüş
görünüyor. Başbakanlığı döneminde karşısındaymış gibi davrandığı ne
varsa şimdi onları birer birer kutsal ilan ederek gündemde kalmaya
çabalıyor…
Düne kadar Beşar Esad'ın karşısındaymış gibi davranıyordu. Şimdi
Suriye politikasını eleştirip suçu Erdoğan'ın üzerine boca
ediyor.
Düne kadar Gezi iblislerinin karşısındaymış gibi duruyordu. Şimdi
onlara selam çakıyor, "Ben de sizin gibi düşünüyordum ama Erdoğan'ı
ikna edemiyordum" diyor.
Ve düne kadar Selahattin Demirtaş'ın karşısındaymış gibi
davranıyordu. Şimdi "Selahattin Demirtaş'ın içeride olmasını, hapis
yatmasını doğru bulmuyorum" diyor.
Selahattin Demirtaş denen eli kanlı katil terörist, vakti zamanında
notunu vermiş, Davutoğlu gibileri tarif ederken şunları
söylemişti:
"Gün gelecek bizden çok Erdoğan'ı eleştirecekler. Bir günde
dönüşecekler. Huyları bu. Dönmek, dönüş yapmak onların tarzı.
Göreceksiniz Erdoğan'ın ayağı şöyle bir tökezlesin, gemiyi en başta
bunlar terk edecekler. Şu yalaka tayfasından daha fazla Erdoğan'a
saldıran kimseyi bulamayacaksınız. Hepimizin önünde koşacaklar.
Erdoğan şunu etti, şu kadar kötülük yaptı diye, şu günün yalakaları
o günün yalakaları olacaklar. Sizden ricam bu alçakları
affetmeyin."
Sayın Davutoğlu an itibarıyla Selahattin Demirtaş'ın dediği kıvama
gelmiş bulunuyor.
Önceki gün de Karar gazetesine verdiği demeçte, "Bana göre
Selahattin Demirtaş'ın içeride olması yanlış" dedi, suçu bir kez
daha Erdoğan'ın üzerine boca etti.
Oysa Selahattin Demirtaş isimli eli kanlı katil, 2019'un Nisan
ayında cezaevinden yaptığı açıklamada, "Davutoğlu bizi milletvekili
kimliği ile cezaevine gönderen başbakan olarak tarihe geçmiştir"
demişti.
Açıklamaları dinlerken içimden "Binlerce dansöz var" şarkısını
bağıra bağıra söylemek geliyor.
Allah'tan Cumhurbaşkanı tam zamanında uyanmış da bu adamı
Başbakanlık koltuğundan indirmiş.
Yani dönüp o günlere bakıyorum da...
Dolmabahçe sarayında HDP'li isimlerle verilen fotoğraf kareleri.
HDP tarafından hazırlanıp meydanlarda okunan PKK bildirileri.
Abdullah Öcalan'a biçilen "Bilge adam, barış güvercini"
rolleri...
Acaba Erdoğan devre dışı bırakıldıktan sonra neler olacak, neler
yapılacaktı?
Öyle ya...
"Reis dönemi bitiyor, Hoca dönemi başlıyor" diyenlerin, 7 Haziran
döneminde kapalı kapılar ardında "CHP ile koalisyonu kurduğumuzda
Erdoğan'ı Yüce Divan'a gönderip ondan ebediyen kurtulacağız" diyen
AK Partililer vardı.
Sonra ne yapacaklardı acaba?
Güneydoğu'yu cehennem alanına çeviren Hendek ve Çukur eylemlerine
göz mü yumacaklardı? Ya da Hendek ve Çukur eylemleri yaşanmadan
Selahattin Demirtaş'ın "Cezire, Cizre, Kobani Kantonları kuruluyor"
demesine, devletin bölünmesine alenen göz mü yumacaklardı?
Ya da önemli bir siyasetçinin dediği gibi 15 Temmuz darbe
girişimine, "Nasılsa bizim adamımız işbaşında" denilerek gerek
duyulmayacak mıydı?
Bunu söylüyorum çünkü Davutoğlu bugün geçmişe dair yaptığı
açıklamalarda eksik bıraktığı bir nokta var. Henüz bu konuya hiç
değinmedi ama sanırım yakında o konuya da değinecek.
"KHK konusu yanlıştı, içeride yüz binlerce KHK mağduru var" diyerek
Kılıçdaroğlu gibi FETÖ savunuculuğuna başlayacak gibi
görünüyor.
Ben böyle bir açıklama yapmasını bekliyorum doğrusu...
Netice itibarıyla Kürt oylarını kendine çekebilmek için Selahattin
Demirtaş güzellemesi yapabilecek kadar dönen birisinin FETÖ’cülerin
yakınlarının oyunu alabilmek için böyle bir açıklama yapması da çok
normal geliyor bana...
Ama Allah'ın izni ve bu milletin feraseti sayesinde bu tür ucuz
numaralar tutmaz, tutmayacak.
Niye mi?
Önceki gün birkaç araştırma şirketinin yöneticisiyle görüştüm,
Ahmet Davutoğlu’nun oy oranını sordum. Tamamının vardığı ortak
kanaat şöyle:
Başlangıç aşamasında 4 puana kadar yükselen oylar daha sonra
yapılan açıklamalar ve ortaya çıkan tezatlar nedeniyle şu anda 1
buçuk puana kadar gerilemiş.
Ahmet Davutoğlu sık sık "Bizim kendimizi ifade edeceğimiz bir mecra
yok. Medya, iktidar baskısı nedeniyle bize yer vermiyor" diye
yakınıyor. Böyle bir baskının olduğuna asla katılmıyorum. Ama ben
iktidarın yerinde olsam Davutoğlu'nun ekrana çıkması için çok özel
bir strateji izlerim.
Çünkü daha önceki muhalifler gibi...
Meral Akşener gibi, Kemal Kılıçdaroğlu gibi, Temel Karamollaoğlu
gibi, Ekrem İmamoğlu gibi ve Ali Babacan gibi Ahmet Davutoğlu da
ekrana çıkarak kendini bitirecek.
Onun için...
Ben Cumhurbaşkanı'nın strateji ekibinde yetkili olsam TV
kanallarını arar, "Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını canlı
yayınlamayın. Bizim yerimize muhaliflerin konuşmalarına yer verin"
diye ricada bulunurdum.
Sonra ekran karşısına oturup keyfime bakar, kararı da millete
bırakırdım!