Süleyman Özışık yazdı: Haydi dans...
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, TSK'nın başlattığı Zeytindalı harekatının arkasından gelecek yeni hedefi belirledi..
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, TSK'nın başlattığı Afrin
operasyonundan sonra sıranın Menbiç'e de geleceğini belirtti.
Süleyman Özışık, Türkiye'nin aylarca "Yapmayın, etmeyin"
uyarılarına kulak asmayanların sonunun hüsran olacağını belirtirken
"O zaman dans Selahattin Demirtaş, haydı dans." diyerek yazısını
noktaladı.
İşte Süleyman Özışık'ın yazısından bir bölüm:
Haydi dans...
100 yıl önce bu coğrafyayı medeni dünyanın dışına ittiler.
Hukuk, sanat, bilim, edebiyat, şehircilik, siyaset ve teknolojinin
belirleyici gücünün Batı olacağını bize kabul ettirdiler.
600 yıl boyunca dünyaya adaletle hükmeden Osmanlıyı ve Türkleri
tarihin sayfalarından sürgün etmeye çalıştılar.
100 yıl sonra, yeniden geldiler. 100 yıl önce kan gölüne
döndürdükleri coğrafyamıza aynı kaderi yeniden yaşatmak üzere
döndüler.
Bir farkla...
Bu kez kendileri değil, maşalarıyla iş görmeye çalıştılar. Kâh DEAŞ
ile kâh FETÖ ile kâh YPG ile vekâlet savaşları yürüttüler.
Bu vekâlet savaşları sayesinde Bağdat düştü, Trablus düştü, Kahire
düştü, Şam düştü...
Geriye iki başkent kaldı; Ankara ve Tahran...
Her iki ülkeyi bir kaşık suda boğabilmek için kurnazca bir plan
yaptılar.
Üç hedefleri vardı.
1- Türkiye sınırına dizdikleri 30 bin çapulcuya bir ülke
vereceklerdi.
2- Bu ülkenin kurulması sayesinde Türkiye'yi kırk yıl daha terör
illetiyle meşgul edip, sonu parçalanmaya giden sürecin önünü
açacaklardı.
3- Sonra çapulculara kurdurdukları ülke üzerinden İran'a rahatlıkla
müdahalede bulunacaklardı.
Böylece hem Orta Doğu'daki devletleri butik ülkelere dönüştürecek
hem de İsrail'e tehdit oluşturacak tüm şartları ortadan
kaldıracaklardı.
Türkiye yanı başında oynanan bu korkunç oyuna seyirci kalmadı,
zaten kalması da mümkün değildi.
Aylarca "Yapmayın, bunun sonu iyi olmaz" diye uyardık,
dinlemediler. "Sabrımızı test etmeyin" diye ihtar ettik, ciddiye
almadılar. "Bak yapmayın, bak etmeyin" dedikçe azdılar.
5 bin tır silah gönderdiler, "Biz bu bölgede bildiğimizi
okuyacağız" diyerek âdeta meydan okudular.
YPG'li teröristleri de uyardık. "Bak bir gece ansızın geliriz"
dedik, inanmadılar. "Her gün birinizi, bir gün hepinizi" dedik,
aldırmadılar. "Gücünüz varsa, yüreğiniz yetiyorsa gelin" diye onlar
da meydan okudular.
Derler ki Türklerin iki önemli özelliği vardır.
Birincisi: Kendisine meydan okununca ne yapar eder o meydana
çıkar.
İkincisi: Canını verir ama o meydandan kaçmaz!
Ve işte meydandayız!..
100 yıl önce atalarımızın elinden hileyle alınan, gabedilen
topraklardayız. BM'sinden NATO'suna, ABD'sinden AB'sine herkese
"Eyvah, sahaya indiler" dedirttiğimiz noktadayız.
Yoksa siz...
Yoksa siz, Türkiye'nin Afrin'de 3-5 çapulcu ile savaştığını, zoru
görünce etek-fistan giyip kaçan korkaklarla mücadele ettiğini falan
mı düşünüyorsunuz?
Hayır efendim, o kadar basit değil!
Biz, bölgeyi yeniden talan etmeye gelen dünyanın barbar ülkesi
Amerika'yla ve onun emir kulu hâline gelen NATO ile savaştayız.
Onların bölgeye yığdığı silahlarla ve onun enikleriyle mücadele
hâlindeyiz.
Süleyman Özışık'ın yazısının tamamı için tıklayın