Süleyman Özışık Ömer Halisdemir'in şehadete yürüyüşünü yazdı
Türkiye Gazetesi yazarı Süleyman Özışık, 15 Temmuz darbe girişiminin en önemli kahramanlarından Ömer Halisdemir'in son anlarını köşesine taşıdı.
Türkiye Gazetesi yazarı Süleyman Özışık, 15 Temmuz darbe
girişiminin en önemli kahramanlarından Ömer Halisdemir'i
yazdı.
Süleyman Özışık, Ömer Halisdemir'in birileri gibi medya
önünde değil, tekrarı defalarca çekilen film sahnesinde değil, en
kuytu, en karanlık köşede yiğitliğini gösterdiğini belirtti.
İşte Süleyman Özışık'ın bugünkü yazısından bir
bölüm:
Sana koca bir vatan borçluyuz Ömer
Allah biliyor ya, Ömer Halisdemir’in şehadete yürüyüş anını görmeyi
çok istiyordum. O an ne yaptı, nasıl davrandı? Bir an olsun
tereddüt edip panikledi mi? Nasıl yürüdü, ayakları geri geri gitti
mi? Yüz hâli, mimikleri nasıldı diye hep merak ettim durdum.
Önceki gün internette haberlere göz atarken Ömer aniden
ekranımda belirdi!
Uzunca bir koridorun orta yerinde yürüyüp duruyor. Telefon
kulağında, gözü kapıda... Belli ki Zekai Aksakallı Paşa ile
konuşuyor.
Belli ki Zekai Paşa, "Semih Terzi oraya geliyor. O bir haindir.
Kapıdan girdiğinde vur o haini! Yalnız hakkını helal et, bu işin
sonunda şehit olmak da var" diye son emrini veriyor.
Telefonu kapatıyor ve anında geri dönüp dış kapıya yöneliyor.
Yüzünde gram korku, zerre-i miskal endişe yok. Ayaklarında ise
küçücük bir yalpalama yok.
Bir aslan misali, yaklaşan sırtlan sürüsünü darmadağın etmeye
gidiyor. Darbeci Semih Terzi’nin kafasına sıkmaya, leşini yere
sermeye gidiyor.
Öyle bir yürüyüş ki yiğitleri kıskandırıyor. Öyle bir yürüyüş ki
sanki şehadete koşuyor.
Sanki kendisine verilecek makamı görmüş gibi, sanki Allah
Resulünün, "Ya Ömer, bana komşu olmaya geliyorsun" dediğini duymuş
gibi...
Çevredekiler oraya buraya kaçışırken, nasıl da yiğitçe aşağı iniyor
Allah'ım!
Kendisinden bin 400 yıl önce yaşamış Hattab'ın oğlu Ömer'i
hatırlatırcasına, "Ömerler öldü mü sandınız?" dercesine, bastığı
her merdiven basamağını titreterek iniyor karargâh girişine...
Birileri gibi medya önünde değil, tekrarı defalarca çekilen film
sahnesinde değil, en kuytu, en karanlık köşede gösteriyor
yiğitliğini...
Gözden uzak, gösterişsiz bir şekilde binanın kapısından çıkıp
ülkesinin aydınlık yarınlara ulaşabilmesi için gecenin karanlığına
karışıyor.
Ve birkaç dakika sonrası...
Tetiğe iki kez dokunup, darbeci Semih Terzi'yi cehennem kapılarına
sürdüğü anın birkaç dakika sonrası...
Çil yavrusu gibi dağıttığı darbecilerden birkaçı onun çıktığı
kapıdan koşarak içeri giriyor. Her biri bir yere saklanıyor.
Sonra...
Sonra bir ses duymuş olmalılar ki tekrar dışarı çıkıyor hainler.
Belli ki Ömer'in 30 kurşunla vurulduğunun haberini alıyorlar. Ama
buna rağmen sine sine, korka korka çıkıyorlar meydana...
Anlayacağınız öyle bir aslan oğlu aslan ki yerde yatan cansız
bedeni dahi korkutuyor ciğersiz hainleri...
Süleyman Özışık'ın yazısının tamamı için tıklayın