Süleyman Özışık: Bu ne acele Can'ım benim?
Süleyman Özışık, AYM'nin Can Dündar ve Erdem Gül kararının ardından sonra Can Dündar'a ağır bir eleştiri kaleme aldı. İşte o yazı:
Diyarbakır'ın Sur
ilçesinde bir terörist, polise arkadan gizlice yaklaşarak elindeki
silahı almaya çalışıyor.
Başaramayınca kaçmaya başlıyor.
Terörist ile polisin arasındaki mesafe iki, bilemedin üç metre
kadar. Terörist kaçıyor, polis havaya ateş
açarak 'dur' ihtarında bulunuyor.
Aslında o an tetiği düşürüp teröristi indirme şansı da hakkı da var
o polisin, ama yapmıyor. Takip ettiği teröristi bir ara sokakta
kıskıvrak yakalıyor.
Buraya kadar olan kısmı sanırım pek çoğumuz haberlerde yaşandığı
şekliyle izledik. Ama bir gazete bu olayı bambaşka bir şekilde
servis etti okurlarına...
Cumhuriyet Gazetesi...
Gazetenin internet sitesi "Polis, gencin kafasına silah
dayayarak gözaltına aldı" diye manşet attı. Haberin
detayları polisi terörist, teröristi ise masum vatandaş olarak
anlatıyordu.
Can Dündar hapisten çıkar çıkmaz, "Durmak yok,
hainliğe devam"demiş anlayacağınız.
İnsanın arkasında kapı gibi Anayasa Mahkemesi olunca böyle oluyor
demek ki...
Bir önceki yazımda Anayasa Mahkemesi'nin Can Dündar ile ilgili
verdiği karara "Halt
ihlali" demiş, "Hainlik damgası mahkeme
kararıyla silinmez" diye eklemiştim.
Sağolsun Can Dündar beni haksız çıkarmadı.
Kemara görüntüsündeki milisaniyelik bir kareyi
cımbızlayarak, "gencin başına silah
dayadılar" diye manşet atıp, "Benim
fıtratımda hainlik var" demiş oldu.
Bunu Anayasa Mahkemesi görmese de millet görüyor.
Can Dündar'ı tarif edecek kelime bulamıyorum. Koca
Cumhuriyet gazetesini tüm zamanların en kahpe terör örgütünün
yardakçısı haline getirdi.
Sebep?
Çünkü halkın büyük kesiminin tercihiyle Cumhurbaşkanı olan Recep
Tayyip Erdoğan'ı sevmiyor! "AK Parti ve Erdoğan olmasın
da PKK'ya bile razıyım" diyor.
İs kadar siyah vicdanı zerre kadar sızlamıyor olacak ki polisi
barbar, teröristi masum vatandaş ilan edebiliyor.
Allah kimseyi bu kadar onursuz yapmasın!
Türkiye belki bir daha hiç yaşamayacağı bir süreçten geçiyor.
Türkiye'nin yanında yer alıp PKK'ya karşı savaşması gereken Can
Dündar gibiler, PKK'nın yanında yer alıp Türkiye'ye karşı
savaşıyor.
İşin daha tuhaf tarafı, Can Dündar ve onun gibi düşünenler
kendilerine"Vatansever" diyebiliyor. 40 kocaya
varıp, "Ben hala bakireyim"demek gibi bir şey
bu!
Ama her zaman söylediğim gibi...
Bakire beyazları giymek, iffetsizleri namuslu yapmıyor. Bu diyarın
insanları, yıllar sonra görmeye başlayan bir âmâ gibi her şeyi
görüyor.
Unutma Can Dündar...
Bu millet bayrağına, toprağına ihanet eden hainleri her
daim yadediyor. Sen de unutulmayacak, onlar gibi
anılacaksın...
Lanetle...
*****
Bu arada...
Konuyla ilgili olduğu için eklemeden geçemeyeceğim. Kemal
Kılıçdaroğlu Kayseri'de, "Bize niye oy verilmiyor
anlamıyorum?" diye sitemde bulunmuş.
Bak şimdi bunu anlatabilmek için yaklaşık bir asır önceye gitmemiz
gerekiyor..
İstiklal Mahkemeleri, dini inançlara getirilen yasaklar, şapka
kanunundan dolayı asılanlar falan diye başlarsam çok uzun
sürecek.
En iyisi yakın zamandan örnekler vereyim.
Yukarıda hainliklerini sıraladığım Can Dündar'a desteğinden
ötürü olabilir. Tıpkı Can Dündar gibi PKK'ya sempati duymanızdan
dolayı da olabilir.
Bizim insanımız da böyle..
Hendek kazanları "Arkadaş" ilan edenlere,
PKK cenazelerine gidip ağlaşanlara, Selahattin Demirtaş'ı
gördüğünde, "Ama iyi
salladık"diyenlere, "Biz zaten ailecek HDP'ye oy
verdik" diye itirafta bulunanlara oy vermiyor.
Sayın Davutoğlu'nun Meclis'te söylediği
gibi...
Bir CHP'ye bakıyor, bir AK Parti'ye... CHP'nin her anlamda
"Yetersiz bakiye" olduğunu görünce otomotikman AK Parti'yi iktidara
taşıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'na da öööyylece bakmak kalıyor!
Ahh Kemal bey ahh!
Senin bu isyan dolu sitemlerin beni yiyip bitiriyor.
Alfabede seni anlatacak harf kalmadı.
Vallahi sen CHP'nin başına gelen en güzel
belasın!