Şükrü Küçükşahin'den başörtülü yazarlara soru

Hidayet Tuksal'ın işten çıkarılmasıyla ilgili iddialar üzerine Hürriyet yazarı Şükrü Küçükşahin medyadaki başörtülü yazarlara bir soru sordu.

Başbakan'ın Mehmet Altan ve Hidayet Tuksal ile ilgili çıkan ses kaydının yankıları sürüyor. İddialara göre Başbakan Erdoğan Mustafa Karaalioğlu'nu arayarak bu iki yazarın kovulmalarını istemişti. Bugün Hürriyet yazarı Şükrü Küçükşahin bu konuyu yazdı.

Küçükşahin medyadaki başörtülü yazarlara seslendi ve : "Eyy başörtülü sevgili yazar bacılarımız, siz ne düşünüyorsunuz bu hususta?
Çünkü medya özgür değilse, ne demokrasi vardır, ne güvenceniz." dedi.

İşte

Yıllardır yasadışı dinlemelerin ne kadar can yaktığını yazıp durduk ama iktidar ve medyası bu uyarılara hep kulak tıkadı. 

O iktidar, bugün ise çok dertli(!), o dinlemeleri bir ‘paralel yapıya’ yıkıp duruyor, ancak hiç ikna edici olamıyor.

Çünkü, 11 yıldır bu ülkede, uçan kuşa dahi Başbakan Erdoğan’ın bilgisi ve görüşü alındıktan sonra yol verildiğini bilmeyen kalmadı.

Medyası ise dün çarşaf çarşaf yasadışı dinleme kayıtları yayınlarken bugün, herkesin dinlendiğini kanıtlamaya çalışıyor, ancak suçu ‘paralel yapıya’ yığarken, ülkeyi yöneten iktidarı özenle ‘sorumsuz’ kılıyor. 

Her gün bize gazetecilik dersi vermeye kalkışan bu beyler/hanımlar, böyle davrandıkça yeniden, ‘Gazetecilikle uzaktan yakından ilgili değiliz’i kanıtlamış oluyorlar.

Tamam, kafalarına göre bir gazetecilik yaratsınlar ama azıcık İNSAF YAHU! 

Öğrendiklerim çerçevesinde bunun nedenlerini sıralayayım. 

Tek gazetelerinin dahi bayi satışı 100 bine ulaşamadığı için reklam alamayan bu insanlar, suçu kendilerinde görmektense, Başbakan’a ulaşıp, “Bize reklam vermiyorlar” diye firmaları şikâyet ediyor. 

Başbakan da meydanlarda ve kamu kurumları nezdinde ‘gereğini’ yapıyor. 
Yetmiyor, iddialara göre, (örneğin Karaalioğlu) bir kamu bankasının genel müdürüne telefon edip, “Maaş ödeyemiyorum, 2 milyon yolla” diyor, dağıttıkları kitaplar için de o banka 1.3 milyon TL sponsor oluyor.

***** 

Başbakan da telefon açıp, hoşuna gitmeyen şeyler yazan başörtülü bir yazarın (Hidayet Şefkatli Tuksal) kovulmasını isteyebildi. 

Fırçaladığı yayın yönetmeni de medya özgürlüğünü savunacağına, sıkılmadan defalarca “Tamam efendim, tamam efendim; gereği yapılacak” deyip durdu.
 
Ne acı, “Başörtülü bacımızı işsiz bıraktılar”, hem de elbirliği içinde.
 
Eyy başörtülü sevgili yazar bacılarımız, siz ne düşünüyorsunuz bu hususta?
Çünkü medya özgür değilse, ne demokrasi vardır, ne güvenceniz.

İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Salih Tuna: Ne yapmalı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Melih Altınok: Affı kaldırın Cem Küçük'ten muhalif medyaya milyon dolarlık soru