Subaylar Taraf'ın kapısında kuyruk olmuş!

Cüneyt Ülsever, eleştirilerini kendisini arayarak cevaplayan Taraf muhabiri Mehmet Baransu'dan hayli çarpıcı bazı anektodlar aktarmış.

GAZETECİLER.COM
Taraf muhabiri Mehmet Baransu ülke gündemini sarsan haberleri ardı arına patlattıkça, bazı köşe yazarları da 'neden hep bu adam gidiyor bu bilgiler' diye yğksek sesle sormaya başladılar. Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever de bu sorunun cevabını köşesinde ve bazı eleştirilerde bulunmuştu.

Baransu, Ülsever'i aramış ve bazı yanıtlar verirken hayli ilginç bazı anektodlar da aktarmış.

Mehmet Baransu’nun cevabı

6 NİSAN Salı günü bu köşede Taraf Gazetesi’nden Mehmet Baransu’nun Zaman Gazetesi’nde 04.04.10 günü yayınlanan söyleşisinde yer alan bazı sözlerini eleştirdim.

Eleştirilerimden birisinin kaynağını herkesin merak ettiği “Belgeler niye hep size geliyor?” sorusuna Mehmet Baransu’nun verdiği cevap oluşturuyordu. Diyordu ki (kısaltarak):
“Ben Aksiyon Dergisi’nde çalışırken yolsuzluk haberleri yaptım. Bunların bazıları askerle ilgiliydi... Oradan tanıdığım çok asker var. OHAL döneminde Güneydoğu’da gazeteci olarak bulundum. Birçok askerle tanıştım. Bunun ötesinde siz yazdıkça haber sizi buluyor...”
Ben 6 Nisan günü Baransu’nun sözlerine şu şekilde cevap verdim:
“Mehmet Baransu kusura bakmasın ama hiç inandırıcı değil. TSK ile ilgili bu kadar mahrem, gizliliği bu kadar önemli ‘haberlerin’ muazzam bir orantısızlıkla, nerede ise sadece Mehmet Baransu’ya gelmesini sadece ve sadece muhbir subayların Mehmet Baransu’ya duydukları güvene bağlamaya benim aklım izin vermedi. İnan(a)madım...”
* * *
Mehmet Baransu telefonla aradı ve hakkında yazdıklarıma cevap verdi. Bugüne dek eleştirdiğim herkesin cevap hakkını kendilerine teslim etmeyi şiar edindim. Mehmet Baransu’nun da cevap hakkını kullanması amacı ile bu yazıyı yazıyorum. Cevabı sözlü olduğu için yanlış nakledeceklerim olursa sorumlu benim.
Ancak, verdiği cevaplara katılıp katılmamak da benim hakkımdır.
* * *
Mehmet Baransu telefon görüşmemizde tepkimin ilk anda haksız gözükmediğini ancak söyleşide belirttiği gibi, emekli-muvazzaf TSK mensuplarının kendisine gerçekten “çok sayıda” başvurduğunu belirtti. Zaman zaman gazetenin önünde dışarı çıkmasını bekleyen albayların bile bulunduğunu iddia ediyor. En fazla ihbarın da yolsuzluklar ile ilgili olduğunu söylüyor. Ona göre, TSK’yı gözünde büyütenler samimi olarak içeriden bu kadar çok bilgi sızması olduğuna inanmak istemiyorlar ama gerçek aynen iddia ettiği gibi!
Mahrem bilgiler içeriden dışarı sızıyor.
Mehmet Baransu TSK’nın da artık kendisine çekidüzen vermesi için vaktin çoktan geldiğini, hatta gelip geçtiğini vurguluyor.
* * *
Bu köşeyi takip edenler bilirler. Ergenekon davası veya askerlerin soruşturulması ile ilgili gelişmelerde hukuksuzluklara isyan ederken TSK’dan bu kadar “sızıntı” olmasına da “TSK kevgire mi döndü!” mealli sözler ile tepki veriyorum. (Örn: 24 Aralık 2009 tarihli yazım.)
Benim görüşüm hep şu şekilde oldu:
Askeri cenahtan sızan bilgiler, bir merkezden yöneltilseler de, sonradan tahribata uğrasalar da, kaynak/kök/köken itibari ile büyük oranda gerçekler.
Mehmet Baransu yayınladığı belgelerin ardından üretilen ve “organize işleri” çağrıştıran “komplo teorileri”nin tamamen hayal mahsulü olduğunu, haberlerinin TSK’daki yanlışlardan/yolsuzluklardan/her şeyi biz biliriz/her yanlışı biz düzeltiriz mantığından bıkan muhbirlerin verdikleri bilgi ve belgelere dayandığı konusunda hayli ısrarlı ve iddialı.
Anladığım kadarı ile “gizlilik derecesi” çok yüksek “kozmik” bilgiler de kendisine aynı yöntemle ulaşıyor.
Gazetecilik ahlakı gereği Mehmet Baransu’nun cevabını aynı köşede yayınlıyorum.