Star'dan Hayrettin Karaman'a orantısız destek

Star gazetesinde "Hayreddin Karaman sadece Hayreddin Karaman değildir!" yazısı...

GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK

Bir süredir Zaman yazarı Mümtazer Türköne'nin köşesinde sert bir dille eleştirdiği, "AKP Müftüsü" dediği, "verdiği fetvalarla hırzıslara kapı araladı" dediği Yeni Şafak'ın ilahiyatçı yazarı Hayrettin Karaman'a, bu kez Star gazetesinden çarpıcı bir destek geldi.

Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet Yaman, Star gazetesine yazdığı "Hayreddin Karaman sadece Hayreddin Karaman değildir!" başlıklı yazısında Başbakan Erdoğan yerine "e", Fethullah Gülen yerinde "f" rumuzlarını kullanarak şöyle yazdı:

"Hayreddin Hoca elde delil olmaksızın birinin suçlanması iftira olur dediğinde, suçlanan kişinin sizin belli sebeplerle düşmanınız olan "e" olması hocanın onun avukatı olduğu anlamına gelmez. Zira o; dinin, aklın ve hukukun değişmez gerçeğini dile getirmektedir. Siz de iyi biliyorsunuz ki, söz konusu kişi "f" olsaydı o, yine aynı fetvayı verecekti. Aslında o sizin için de çırpınıyor. Ahirete hesap bakiyesi bırakmayasınız diye. Tercih sizin. Zaten bu hür tercihimiz sebebiyle hesaba çekilmeyecek miyiz?"

İMAM HATİP NESLİNİN ÖNDERİ

Karaman için "O aynı zamanda İmam-Hatip neslinin önderi, Yüksek İslâm Enstitülerinin sembol ismidir." diyen Yaman, "Hayreddin Karaman Türkiye’dir" yorumunu yaptı. Karaman'ın verdiği fetvaların olaya/olguya özel olduğunu ama dini hükümlere dayandığını, sözleri siyasi kavgada işe yaramıyor diye onu parti müftüsü diye yaftalamanın ise akademik ahlak ve bilimsel zihniyetten yoksun bir tavır olduğunu yazan Yaman, şunları kaydetti:

"Hayreddin Karaman, işte bu ortak vicdanın benimsediği ve fetvasını önemsediği bir müftüdür. Onun, dinî-hukukî hükümlerin kendilerine müracaatla elde edileceği müsellem kaynaklara dayanan ve tutarlı bir metodolojik zemine oturan fetvalarını, fikren ya da amelen sahip olduğunuz standartlara uygun bulmayabilirsiniz. Bu sizin sorununuzdur. Kaldı ki fetva zaten bağlayıcı da değildir. Ama ideolojik duruşunuza aykırı ve politik kavganızda size yaramıyor, aksine elinizi zayıflatıyor diye onların sahibini “parti müftüsü” veya “dine dayalı bir meşrulaştırma mercii” olarak yaftalamak hakkını vermez. Bu davranışın, asgari nezaket kurallarıyla bağdaşmayacağından ya da dinî jargonla “kul hakkı” sorunu doğuracağından dem vuracak değilim. O bir bahs-i diğer. Ama bu yaklaşımın, bilimsel zihniyetten ve akademik ahlâktan yoksun olduğunu belirtmek mecburiyetindeyim.

HAYRETTİN HOCA NE YAPTI?

Şimdi sormak lazım; Hayreddin Karaman son on yılda bu çerçeveyi aşan hangi siyasî fetvayı vermiş; bu fetva ne tür kötü sonuçlar doğurmuş, kimin haksızlığa uğramasına yol açmış, Müslümanları çıkmaza sürüklemiş, ülkeyi kaos ortamına çekmiş, İslâmî duyarlılığı zayıflatmış, dine ve fıkha güveni sarsmış ve en önemlisi 1960’lardan itibaren sergilediği anlayış ve sahip olduğu duruştan kendisini saptırmış.

Yine sormak lazım, Hayreddin Hoca, bazılarının dediği gibi “yolsuzluklar ortaya çıkartılsın” diyenleri önce “müfteri” sonra da “günahkâr” mı ilan ediyor, yoksa elinizde somut delil olmadan bu suçlamaları yaparsanız sadece gıybet değil, iftira suçu da işlemiş olursunuz uyarısında mı bulunuyor?

Hoca’nın yaptığı şey, birilerinin sokak ağzıyla dediği gibi “doğrudan dini, bu temize çıkartma işi için bir sopa gibi kullanması, herkesi ‘günahkâr’ olmakla suçlaması ve siyasî tarafı için inancını sıradan bir araca dönüştürmesi” mi yoksa bugün etini yediğiniz ya da kanını içtiğiniz Müslümanların karşısında yarın mahcup olmayasınız çırpınışı mı?

SİZ 'E'YE DÜŞMANSINIZ DİYE...

Akıl, iz’an ve insaf yeteneğinizi kin bürümediyse, sizin belli sebeplerle “e”ye düşman olmanız, hocanın ortalama her hal ve kârda standart olan fetvasının “e”yi koruması olarak lanse edilmesi sonucunu doğurmamalıdır. Elde delil olmaksızın birinin suçlanması iftira olur dediğinde, suçlanan kişinin sizin belli sebeplerle düşmanınız olan “e” olması hocanın onun avukatı olduğu anlamına gelmez. Zira o; dinin, aklın ve hukukun değişmez gerçeğini dile getirmektedir. Siz de iyi biliyorsunuz ki, söz konusu kişi “f” olsaydı o, yine aynı fetvayı verecekti.

Aslında o sizin için de çırpınıyor. Ahirete hesap bakiyesi bırakmayasınız diye. Tercih sizin. Zaten bu hür tercihimiz sebebiyle hesaba çekilmeyecek miyiz?