Star yazarından Abbas Güçlü'ye 'Bakan Selçuk' tepkisi

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un Türkiye'nin eğitim sistemiyle söylediği sözlere tepki gösteren Abbas Güçlü'ye Star yazarı Ekinci'den eleştiri geldi. Ekinci, Güçlü'den beklentilerini yazdı.

Abbas Güçlü'nün tematik gazeteciliğin iyi bir örneği olduğunu söyleyen Star yazarı Ömer Ekinci, "Çok net anlaşılıyor ki Abbas Güçlü beyin Ziya Selçuk ile başı pek hoş değil.Bu nedenle bir gençlik ve eğitim yazarı olarak Abbas Güçlü’ye birkaç şey söylemek istiyorum.Sayın Güçlü, eğitim kimsenin tekelinde değil, çok uzun yıllar bu konuya emek vermişsiniz, okumuş-yazmışsınız ama bu sizden başka hiç kimseyi konuşturmama, beğenmeme hakkı tanımaz." dedi.

ABBAS GÜÇLÜ NE DEMİŞTİ?

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkiye’nin eğitim sistemiyle ilgili bir dizi açıklama yaptı. Selçuk’un açıklamalarında en dikkat çekici ifadesi "Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde” oldu. Deneyimli gazeteci Abbas Güçlü de Selçuk’un ifadelerine tepki gösterdi. Güçlü’ye göre Selçuk, eski akademisyen alışkanlıklarıyla yapılması gerekenleri hatırlatıyor ancak bunu yaparken ‘icraat koltuğunda olduğunu unutuyor.’

Abbas Güçlü’nün egitimajansi.com’da yayınlanan yazısından bir bölümü şöyle:

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, eski akademisyen alışkanlığı ile hala eğitimde yapılması gerekenleri hatırlatıyor. Oysa icraat koltuğunda artık kendisi oturuyor ve söylediklerini yapacak olan da bizzat kendisi!..Bakan Selçuk, akıl vermeyi çok sever. Bir akademisyenden de zaten daha fazlası beklenmez.

Ama o artık bir Milli Eğitim Bakanı ve yerim dar oynayamıyorum deme lüksü yok. İşte o yüzden, bir an önce Bakan olduğunu hatırlamalı ki, kangrene dönüşen sorunlar bir an çözülsün. Yoksa, lafla peynir gemisi yürümüyor!..

Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde. Bunu gerçekten yapabiliriz. Çok çok farklı bir çağ geliyor. Dijitalin, biyolojik olanın birlikte olduğu bir tekillik çağı geliyor. Bizim bu çağa hazırlanmamız lazım.

Abbas Güçlü'nün kaleme aldığı bu yazısına Star yazarı Ömer Ekinci tepki gösterdi. Ekici "Birileri Abbas Güçlü'ye Eğitimin İki Aylık Mesele Olmadığını Artık Hatırlatmalı!" başlıklı yazısında, "Ziya Selçuk’a bir taş atmışsınız, atabilirsiniz. Ben de atabilirim, beraber de atabiliriz. Yıpratıp, koşarak kaçırtabiliriz de. Sonra ne olacak? Birileri gidip, birileri gelmeye, çocuklarımızın hayatı yapboza dönmeye devam edecek. Sizce bu kime faydalı? Kendi alanımızın, uzmanlığımızın kıskancı olmayalım, bırakalım “Ya benimsin ya kara toprağın” düşüncesi arabesk Türk filmlerinde kalsın." ifadelerini kullandı.

ÖMER EKİNCİ'NİN YAZISINDAN BİR BÖLÜM

Birileri Abbas Güçlü'ye Eğitimin İki Aylık Mesele Olmadığını Artık Hatırlatmalı!

Abbas Güçlü tematik gazeteciliğin iyi bir örneği. Bir alan belirlemiş, o alanda uzmanlaşmış. O alan da “Eğitim”.

Ancak bir alanda uzmanlaşan, odaklanan tüm tematik gazeteciler gibi o da bir hastalığa yakalanmış. “Bu işlerin kamberi benim, ben olmadan bu konular konuşulmaz” hastalığı.

Bulma Konferansı’ndaki katılımcılar arasında yoktu Abbas Güçlü.

Hemen ertesi günü sitesinden şöyle bir yazı konduruverdi.

“Birileri Sayın Selçuk'a Bakan Olduğunu Artık Hatırlatmalı! Milli Eğitim Bakanı Selçuk, eski akademisyen alışkanlığı ile hala eğitimde yapılması gerekenleri hatırlatıyor.”

Yazının alt satırlarında daha ilginç bilinçaltı dışavurumları göze çarpıyor.

Mesela; “Bakan Selçuk, akıl vermeyi çok sever. Bir akademisyenden de zaten daha fazlası beklenmez.”

Bir eğitim yazarının onbinlerce değerli akademisyenin tümüne yönelik yaptığı bu genellemeye bilmem akademisyenler ne derler.

Çok net anlaşılıyor ki Abbas Güçlü beyin Ziya Selçuk ile başı pek hoş değil.

Bu nedenle bir gençlik ve eğitim yazarı olarak Abbas Güçlü’ye birkaç şey söylemek istiyorum.

Sayın Güçlü, eğitim kimsenin tekelinde değil, çok uzun yıllar bu konuya emek vermişsiniz, okumuş-yazmışsınız ama bu sizden başka hiç kimseyi konuşturmama, beğenmeme hakkı tanımaz.

Ayrıca bir eğitim yazarının düşüncesi “Kim yaparsa yapsın, yeter ki eğitim iyi olursa olsun” olmalı. Bu konuda bir kıskançlık, bir ego döner dolaşır hepimizin çocuklarına yansır.

Ziya Selçuk’a bir taş atmışsınız, atabilirsiniz. Ben de atabilirim, beraber de atabiliriz. Yıpratıp, koşarak kaçırtabiliriz de. Sonra ne olacak? Birileri gidip, birileri gelmeye, çocuklarımızın hayatı yapboza dönmeye devam edecek. Sizce bu kime faydalı?

Eğitim gibi uzun vadeli bir yatırım yapıyorsa sayın bakan, konuşacak da, çalışacak da, düşünecek de… Hepsini aynı anda yapacak. Hem konferanslar düzenlenecek, hem acil önlem planları uygulanacak. Yaralı geldiğinde doktor en büyük kanamaları durdurmaya çalışırken küçük kanamaları ihmal mi ediyor? Hayır, hepsi tedavi edilmeli, büyük-küçük tüm kanamalar durmalı. Ziya Selçuk’un bu konferansla neyi amaçladığına dair tahminimi yukarıda yazdım. Yapıcı olalım, suizanla yaklaşıp kötüye yormayalım yapılanları.

Ben sizin gibi usta bir eğitim gazetecisinden şunu beklerdim doğrusu.

“Sayın Bakan bizi davet etmeyi belki unutmuş, belki de başka arkadaşlarımızı bu kez dinlemek istemiş, o yüzden ben de kendi önerilerimi bu yazıda yazıyorum” diyerek bir öneriler listesi yayınlamanızdı.

“Ben gidemedim ama gitseydim söyleyeceklerim bunlardı” derdiniz, hem çağırmayanlar çağırmadığına mahcup olurdu, hem de gitmediğiniz bir çalıştaya bile faydanız dokunurdu.

Kendi alanımızın, uzmanlığımızın kıskancı olmayalım, bırakalım “Ya benimsin ya kara toprağın” düşüncesi arabesk Türk filmlerinde kalsın.