Star Gazetesi

Sözü, Mustafa Akyol ve hemen akabinde Prof. Sedat Laçiner’in Star gazetesinden kovulmalarına getireceğim…

Türkiye medyasında “en çok kovulan yazar” unvanı (Büyük İhtimalle) benim…

Ama…

Köşe yazarlığına bir tek gün bile “Gazetecilik” yapmadan, paraşütle indiğim için midir nedir, hiç sorun etmedim…

Nihayet “Gazete” dediğiniz de bir ticari kurum…

Ekipler, geliyor, ekipler gidiyor…

Bir işadamı veya bir şirketin genel müdürü, satış veya pazarlama müdürüyle ya da bir başka alt kadrosuyla çalışmak istememekte ne kadar haklıysa…

Bir genel yayın yönetmeninin veya elbette en çok da patronun, bir yazarı veya bir muhabiri gazetesinde “görmek istememesi” o kadar doğaldır…

Nitekim benim kovulmalarım hemen hep genel yayın yönetmeni değişikliği veya patronaj değişikliği sırasında olmuştur…

Siyasilerin kovulmalarıma katkısı olmuş mudur?..

Bu saatten sonra işin o boyutunu düşünmek bile istemiyorum…

Ama…

Gazetecilikte “doğal olmayan” bir süreç vardır…

Siyasal iktidarın baskısıyla kovulmak…

Ya da çok büyük miktarlarda reklam pastasını yöneten birilerinin gazete/TV/internet patronu ya da üst düzey yöneticisini arayıp; “kov şunu aksi halde…” diye başlayan tehdidi sonucu kovulmak…

Sözü, Mustafa Akyol ve hemen akabinde Prof. Sedat Laçiner’in Star gazetesinden kovulmalarına getireceğim…

Her iki değerli yazarın da kendilerinden önce olduğu gibi, patronaj ya da genel yayın yönetmeninin inisiyatifiyle değil, siyasi iktidarın baskısıyla kovulmuş olduklarının konuşulmasıdır…

Ve…

Kamuoyunun bu konuşulanlara (İddialara) kolaylıkla inanması ise daha önce yayımlanan ve bizzat Başbakan tarafından da “doğrulanan” telefon konuşmalarıdır…

O telefon konuşmalarında ise Başbakan isim de vererek kimi yazarlardan duyduğu rahatsızlığı ifade etmekte, gazetenin genel yayın yönetmenine mealen, “bunlara yazdırmak zorunda mısın kardeşim” diyerek, yine mealen “kov şunları” emrini vermekteydi…

Mustafa Akyol son zamanlarda Hükümetin ve Başbakan’ın politikalarını “En Düzeyli” eleştiren meslektaşlarımızdan biriydi…

Ki…

O Mustafa Akyol, siyasal iktidara hak etmediği kadar çok destek verdiği için bu köşelerde nasıl da eleştirilmişti…

Keza Çanakkale Üniversitesi Rektörü Prof. Sedat Laçiner de Başbakan ve hükümetinin en sadık, samimi, bilinçli destekçileri arasında yerini alıyordu…

Gelin görün ki Laçiner de son zamanlarda Başbakan ve hükümetine yönelik dostça uyarılar yapmaktan (Belli ki) kendini alıkoyamıyordu…

Sonunda hem Akyol gitti…

Hem Laçiner…

Şık olmadı…

Sadece mesleğimiz ve meslektaşlarımız açısından değil…

Başbakan açısından da şık olmadı…

Bu son iki kovulma konusunda (Yine belki) Başbakan’ın haberi bile olmayabilir…

Ama…

Bunu kamuoyuna nasıl anlatacaksınız…

Hani, darı olduğunu zanneden bir hastanın doktor tarafından darı olmadığına ikna edilişi üzerine, ”tamam ama doktor, darı olmadığıma tavukları nasıl inandıracağız?” diye sorması gibi…