Sözcü'nün sahibinden 'Fehmi Koru' cevabı
Sözcü gazetesinin İmtiyaz Sahibi Burak Akbay, Fehmi Koru'nun "cemaat evlerinde yetişti" iddialarına cevap verdi.
Gazete sahibi ve çalışanları hakkında gözaltı kararının verildiği 'FETÖ' operasyonunu "algı operasyonu" olarak nitelendiren Sözcü gazetesinin İmtiyaz Sahibi Burak Akbay, bazı yazarların "Fehmi Koru’nun iddiasını 7 yıldır neden yalanlamadın" şeklindeki suçlamalarına cevap verdi.
Akbay, Fehmi Koru'nun Yeni Şafak gazetesinde 2010
yılında "Taha Kıvanç" mahlasıyla
yazdığı yazısında yer alan "Öğrencilik yılları cemaat evlerinde
geçmiştir" şeklindeki sözlerine "İftiraya, (iftira) demesi ve
iftirayı atanların cezalandırılması için yargıya sığındım. Bu
konuda davalar açtım ama tamamından (ifade özgürlüğü) gerekçesiyle
netice alamadım" karşılığını verdi.
Konuyla ilgili ilk kez açıklama yapan Fehmi Koru ise bugünkü
yazısında "Sözcü'nün sahibi o günlerde bana açıklama göndermedi,
'gazetecilik' yaptım, suçlanmam tuhaf" görüşünü dile
getirdi.
Sözcü gazetesinini bugünkü "Neden sustum!" başlıklı haber şöyle:
Bir dönemin yandaş yazarı Fehmi Koru, 7 yıl önce Yeni Şafak gazetesinde "Taha Kıvanç" takma adıyla, SÖZCÜ'nün sahibi Burak Akbay için, “Öğrencilik yılları cemaat evlerinde geçmiştir” iftirasını attı. SÖZCÜ, kuruluş ilkesi olan “tarafsız ve bağımsız” habercilikten taviz vermeyip her geçen gün halkın güvenini kazanarak büyüyünce, hem medyadaki rakipleri hem de AKP iktidarına yaranmak isteyen yandaşlar bu iftiraya sarıldı. Özellikle 15 Temmuz'daki kanlı kalkışmadan sonra ne kadar hain ve sinsi bir örgüt olduğu açıkça ortaya çıkan FETÖ'nün, iktidar desteğini yitirmesinden sonra, SÖZCÜ'nün Ergenekon, Balyoz ve Odatv gibi FETÖ kumpasları karşısındaki onurlu duruşunu gölgelemek isteyenler bu iftirayı daha sıklıkla dillendirmeye başladı. Fehmi Koru'nun hiçbir delil, tanık ve belge göstermeden bir dedikodu olarak kaleme aldığı bu iftira, 19 Mayıs gibi Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü andığımız bir günde SÖZCÜ'ye yöneltilen “FETÖ'cü” suçlamasına da ana gerekçe yapıldı. SÖZCÜ, bu iddiayı Burak Akbay'ın eğitim hayatı ve öğrencilik yıllarının nerede nasıl geçtiğini açıklayarak çürütünce, dün bazı yandaş kalemler, “7 yıldır neden sustun, neden yalanlamadın” diye sordu. Burak Akbay da, işte bu soruya şu karşılığı verdi:
Adalete sığındım netice alamadım!
"Ben, demokrasiye ve basın özgürlüğüne inanan bir kişiyim. Aynı zamanda gazete sahibiyim. Sadece kendi işimi, yani gazetecilik yaparım. Beni çok yakınlarım dışında kimse tanımaz. Gözönünde olmayı sevmem. Elimi kolumu sallayarak sevdiklerimle birlikte sokakta rahatça yürüyebilme özgürlüğünü severim. Şahsımla ilgili bir konuda kendi gazetemde, kendi haberimi yaptıracak karakterde bir insan da değilim. Kendi gazetemi, bu tür asılsız suçlamalara cevap vermek için kullanmak istemedim. Özellikle adi bir iftira olduğuna beni tanıyan herkesin şahitlik edeceği, böyle aşağılık bir suçlamaya kendi gazetemi asla ve asla alet etmek istemedim. Hakkımda yazılanların tek bir satırı bile doğru değildi. Ben de bir vatandaş olarak hakkımı, Türk adaletinde aradım. Adalete olan inancım eksiksizdi. İftiraya, (iftira) demesi ve iftirayı atanların cezalandırılması için yargıya sığındım. Bu konuda davalar açtım ama tamamından (ifade özgürlüğü) gerekçesiyle netice alamadım. Ama artık bıçak kemiğe dayandı. Hakkımda verilen gözaltı kararı nedeniyle konuşmaya karar verdim. Bana atılan iftiraları, belgeleriyle çürüttüm; hepsinin yalan olduğunu ispatladım. SÖZCÜ'nün 10 yıllık arşivi herkese açıktır, yaptığımız yayıncılık ortadadır. Atatürk ilkeleri, cumhuriyet ve demokrasiye bağlılığımızın başta okurlarımız olmak üzere milyonlarca tanığı vardır. Kimin FETÖ'cü olduğu, kimin bu sinsi örgütü büyütmek için kalem oynatıp çaba harcadığı ortadadır. Karar kamu vicdanındır.”
Yandaş medyanın ürettiği yalan ve iftiralara yargı 'Dur' demedi
Burak Akbay, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı hakkını yargıda aradığını belirtti. Bu çabasının sonucunu, “Yandaş medyanın ürettiği yalan ve iftiralara hiçbir mahkeme ‘Dur' demedi” diye açıkladı. Başlatılan algı operasyonunun amacı için de, “SÖZCÜ'yü ele geçirmek, Ata'mızın yolunda giden bu gazeteyi susturmaktır” değerlendirmesini yaptı.