Sözcü'nün başarısının arkasında ne var?

Mahallenin zıpkın delikanlısı gibi en sert muhalefeti yapan Sözcü Gazetesi Vatan'ı ve Milliyet'i de solladı; 5. sıraya oturdu. İşte sırrı...

GAZETECİLER.COM - ÖZEL RÖPORTAJ - Zeynep Kurtbay

Sözcü Gazetesi aldı başını gidiyor. 180 bine dayandı. Tirajda Vatan’ı ve Milliyet’i de solladı. Abonelikle dağıtılan Zaman’ı saymazsak büyük gazeteler arasında 5. Sırada yerini aldı. Hem de hiç promosyonsuz. Üstelik sadece 16 sayfa. Eki yok. Haber kadrosu yok. Peki nedir tirajdaki bu sıçramanın sırrı? Sözcü Gazetesi’ndeydik. Gazetenin patronu; medyanın en genç patronlarından Burak Akbay; bir dönem magazin haberciliğinin duayeni olan Ertuğrul Akbay’ın oğlu, 37 yaşında. Gazetenin direksiyonunda ise Haldun Simavi ve Rahmi Turan ekolünden gelen Metin Yılmaz var. Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz; sorularımızı yanıtladı. İşte 57 bin tirajla yola çıkıp 3 yılda 180 bine tırmanan ve tırmanışı daha da sürdüreceğine inançla çıkmaya devam eden Sözcü’nün hikayesi…

 

 Yeniçağ'ı da o çıkardı

Günaydın’da başladım gazeteciliğe. Rahmi Turan’ın yanında. Son Havadis ve Tan’dan sonra Sabah’ı çıkaran ekipte yer aldım.

Sonra yine Günaydın. Asil Nadir’in Günaydın’ı almasıyla birlikte Rahmi Turan ayrıldı; ben gazetede kaldım. Sonra Meydan. Ardından Bugün Gazetesi.  Doğan grubunda Gözcü gazetesini yine Rahmi Turan’la çıkardık.

Mehmet Ali Ilıcak’la anlaşıp Akşam grubuna geçtim ve Dost Gazetesi’ni çıkardım. Dost 150 bin satarken; Behiç Kılıç’ın çıkardığı Akşam televizyon dağıtıyordu, satışlar düşünce beni Akşam’ın başına getirdiler.

Karamehmet aldığında gazeteyi uyuşamadık; dediler ki ‘’Siz Sabahtan Doğan Güneş gazetesini toparlayın"; o gazeteyi de ben çıkarmıştım zaten;  47 binden aldım 270 binlere çıkardım. Akşam o sırada 100 binlere düşmüştü. Ama benim işime son verdiler ‘’Siz Güneş’e zarar veriyorsunuz’’ diye. Sert başlık atıyordum o zaman da.
Sonra Mehmet Çelik’in Yeniçağ’ını çıkardım. 2003’te de Mehmet Ali Ilıcak’ların Tercüman’ını yaptım. 110 bin falandı tirajı.

Turgay Ciner aldı gazeteyi, ‘’Bugün yapalım’’ dedi. Bugün’ü de sonra Akın İpek aldı. Beni bırakmadılar da. Danışman olarak kaldım. 125 binle aldılar; şimdi gazete 25 binlerde.

Evet diye bir gazete çıkardım yine o grupta. Muhalefet yapalım dedim. Yaptırmadılar. Çıplak da istemediler. 11-12 gazete çıkarmışım sonuç olarak.

DİĞER GAZETELER HALKTAN KOPUK

Nedir bu tirajdaki sıçramanın sırrı?

Bizim diğer gazetelerle yarışımız yok. Onu geçtik bunu geçtik diyecek halimiz de yok zaten. Öyle bir gücümüz de yok. Televizyonumuz yok; promosyonumuz yok. Biz gücümüzü halktan alıyoruz. Bizim tek şansımız patron. Gazeteci bir patron; çok genç bir patron. Patron serbest bırakınca yazıişleri ile uyumlu çalışınca frekans da tutunca tirajda başarı geliyor. Şimdiki gazetelere baktığınızda kendi ticari ilişkilerinden dolayı haberleri yeterli veremedikleri için halktan kopuklar.

BİZ MAHALLENİN ZIPKIN DELİKANLISI GİBİYİZ

16 sayfada derdinizi anlatıp halkı bu kadar etkilemeyi nasıl başarıyorsunuz? Diğer gazetelerde olmayan ne yapıyorsunuz?

Halkın derdi bugün işsizlik; geçim ve terör. Milletin içi yanıyor. O kadar sert manşetler atıyoruz; okurdan öyle tepkiler geliyor ki ‘Daha da daha’ diyor. Çiftçinin; emeklinin feryatlarını duyuyoruz; onların sesini duyuruyoruz. Demek ki doğru yoldayız. Çok sayfa vermek de doğru yaptığınız anlamına gelmiyor. O sayfaları nasıl doldurduğunuz önemli. Fazla reklamımız da olmadı bizim. Gazete haberle satıyor, promosyonla satmıyor. Millet bunu istiyor. Biz yeni bir şey yaratmıyoruz. Sert bir üslupla tepki koyuyoruz. Zıpkın bir delikanlı gibi; mahallenin delikanlısı gibi tepki koyuyoruz.

ÖNCE ÇÖLAŞAN SONRA ERGENEKON PATLATTI TİRAJI                                                   

Emin Çölaşan mı alıyor bu tirajları? Nasıl oldu Çölaşan’ın Sözcü’de yazmaya başlaması?

3 yıl önce 57 binle yola çıktık. Her geçen gün tiraj aldık. Tırmalaya tırmalaya. O arada Emin Çölaşan Hürriyet’ten koptu. 1. yılın ilk birkaç ayında ben dedim ki ‘’Biz bu adama sahip çıkalım, eski yazılarını yayınlayalım’. Konuştum gazeteyle; ‘’hukuki bir prosedürü var mı’’ diye. ‘’Biz sorumlu değiliz kendisiyle görüşün’’ dediler. Emin abi sadece tarih koymamızı rica etti. Okur bunu çok tuttu. Emin Bey bize başlayalı 6-7 ay oldu. Yazdıkları hep aynı. Türkiye’nin gündemi hep aynı; terör, laiklik… Tarihi kaldırsanız bile sanki bugün yazıyormuş gibi. Tiraj yükselmeye başladı. 25 bin kadar tiraj getirdi bize Emin Bey. Sonra da Ergenekon patladı. Darbe yanlıları olabilir ama bunu bütün TSK’ya mal etmede; o subayların alınış şekillerinde biz kötü niyet sezdik. Askerin yıpratılmasına karşı çıktık. Aynı asker bir yandan da Doğu’da teröre karşı çıkıyor, düşün. Karşı çıktık. Oradan da iyi tepkiler almaya başladık.

[photos]

Yani hep bir rüzgarı aldınız arkanıza.

Evet gazete satmak rüzgardır. O rüzgarı yakalamaktır. Halk bize sahip çıkmaya başladı. Emeklinin derdini çok yazdık. Emekli köşesi açtık.

MİLLİYETÇİ KESİME BENDEN BAŞKA SAHİP ÇIKAN YOK[page_end]

MİLLİYETÇİ KESİME BENDEN BAŞKA SAHİP ÇIKAN YOK

Sizin okur profiliniz nasıl? Bir dönem Yeniçağ’ı okuyan Milliyetçi kesimden de tiraj alıyorsunuz değil mi?

Önceleri emeklilerdi. Sonra değişti. Şimdi gençler, kaymakamlar, müsteşarlar, valiler de artık bizi okuyor. Cumhuriyetçi kesim de. Milliyetçi kesimden de tiraj alıyoruz tabii ki. Askerden de MHP kesiminden de alıyorum. Çünkü onlara ben sahip çıkıyorum. Benden başka sahip çıkan yok ki. Yeniçağ’ı da ben çıkarmıştım fakat şimdi tirajı düşük onların.

CUMHURİYET’İN OKURU BİZE KAYDI DAHA SERTİZ DİYE

Cumhuriyet’ten bize çok okur kaydı. Biz daha sert muhalefet yapıyoruz diye. Gazete çıktığında bir başmakale yazmıştık; haklının arkasında olacağız, Cumhuriyet’in değerlerinden vazgeçmeyeceğiz diye… Ve durduk da. Kimseden bize baskı da gelmedi. Hiç çekincemiz yok. Bizim tek işimiz gazete. Sonra Emin Abi’yi ikna ettik. 6 aydır da bizimle. Şimdi Emin Abi bizim Ankara bürosuna gelir gider sürekli; odası var. Fikir verir.


VATANCILAR DEVREYE GİRDİ NECATİ ABİ İÇİN O DÖNMEM DEDİ

Bir baktık Necati Bey de ayrılmış.  Necati Bey’i manşet yaptık. Dedi ki ‘’Çok memnun oldum; beni manşet yapmışsınız; çok sevindim’’. ‘’Necati Abi bu gazete size açık. Bizim onlar kadar saçacak paralarımız yok; ama biz size yer veriyoruz’’ dedik. ‘’Neden olmasın’’ dedi. O arada Vatancılar devreye girdi. ‘’Dönecekseniz dönün; biz hiç araya girmeyelim’’ dedik. ‘’Yok’’ dedi ‘’ben size söz verdim’’.

Necati Bey katılıyor mu yazıişleri toplantılarınıza?

Geliyor. Çok mutlu her şeyden önce. Bir gazeteci için önemli olan nedir; yazılarına müdahale edilmemesi. Ben de hiç bakmam; sayfalar çıktıktan sonra okurum. Her şeyi yazabilirler.

Hiç mi kontrol etmiyorsunuz yazarların yazılarını? Peki sonra tazminat ödemiyor musunuz?

Koca adam yani; orduya şerefsiz filan derse kendini bağlar. Sorumluluğunu bilir. Ama yazmıyorlar; biz de öyle bir şey yok. Ben hiçbirinden tazminat yemedim. Zaten geçen gün liste vardı. Biz tazminatta; yalan haberde en son sıralardayız. 3-4 tane yalanlanmış haberimiz var.

Emin Çölaşan’ın kullandığı bazı üsluplar sanki sizin gazetenizin üslubu gibi… Başbakan’a ‘’Tayyip’’ diyorsunuz manşetlerinizde mesela.

Evet Emin Bey’in üslubu. Ama biz onun üslubunu daha da aştık.


DİĞER GAZETELER ÇOK BAŞKA YERLERDE

Niye Kılıçdaroğlu’nun ‘Recep Bey’ini sevmediniz mi?

‘Recep Bey’ bize yumuşak geldi, onun için kullanmıyoruz. Bak biz onun rüzgarından da çok tiraj aldık. 150 bindik; 180 binlere dayandık. Seçim zamanında ‘’Baykal efendi hadi şimdi Rodos’a kadar yüz’’ diye manşet atmıştım. Kurultayda da gördük ki CHP’nin yeni bir rüzgara ihtiyacı var. İstifa ettiği gün ‘’Tek aday Kılıçdaroğlu’’ diye manşet attık. Aday oldu ve kazandı da. Çünkü anket yaptırmıştık; halkın sesine kulak vermiştik. Halktan kopmayacaksın. Diğer gazetelere bakıyorum, çok başka yerlerde. Mesela şehitlere hiç duyarlılık göstermiyorlar. Gazze’yi 10 gündür konuşuyorlar; tamam Gazze de; biz her gün şehit veriyoruz niye ona bakmıyorlar. Biz bunları yazınca halk da bize sahip çıkıyor.

Kendi matbaanızda basılıyorsunuz. Kaç matbaanız var şimdi?

Biz buraya başladığımızda İstanbul’da matbaamız vardı; Ankara’da ve İzmir’de de kurduk. Burak Bey Haldun Simavi gibi. 37 yaşında. Gitti matbaayı kendi araştırdı; getirdi; 3 ayda kurdu.

Kaç basıyorsunuz?

250 bin kadar. Bir de Fotogol’le Gırgır’ı basıyoruz.

[photos]

Kaç kişi çalışıyor şu an Sözcü’de?

40 kişi kadar. 7-8 kişi Ankara’da.

Haber ağınız?

Çok yok. Sadece 3-4 kişi. Artık haber ekiplerine ihtiyaç yok ki. İnternet çağındayız. Anadolu’nun ucundaki haber için bile giriyorsunuz yerel sitelere her şey var.

ŞU AN SATIŞTAN PARA KAZANAN TEK GAZETEYİZ

Sözcü para kazanıyor mu peki?

Tabii tabii. Şu an Sözcü satıştan para kazanan tek gazete.

İlan da alıyorsunuz tek tük değil mi?

Evet artmaya başladı. Gazete 180 bine ulaşıyorsa uyanık bir ilancı da reklamını buraya verecektir.

Maaşlarınız nasıl?

Normal düzeyde. Habertürk’teki maaşlar yok tabii bizde. Benim daha önce çalıştığım arkadaşlar var hep, bir aile gibiyiz.

ÇÖLAŞAN’A MAAŞININ ÜÇTE BİRİNİ VERİYORUZ[page_end]

ÇÖLAŞAN’A MAAŞININ ÜÇTE BİRİNİ VERİYORUZ

Mesela Çölaşan’ın maaşı?

Daha önceden aldığının üçte birini veriyoruz. Zaten kendisi talep etti; ‘’Ben zaten o parayı sizden istemem’’ dedi. Necati Doğru da öyle. Biz paradan ziyade özgürlük veriyoruz.

Tokmak’ı siz mi yazıyorsunuz?

Hayır; buralarda yazıyoruz.

Sürmanşette hep Çölaşan’ı görüyoruz. Çok kişi Sözcü’yü Emin Çölaşan’ın çıkardığını sanıyor. Örneğin geçen günkü tiraj yazısı sanki, bir genel yayın yönetmeninin yazacağı yazı gibiydi.

Sadece Çölaşan’ı değil Necati Doğru’yu da alıyorum sürmanşete. Çölaşan’ın o yazısı gazeteye sahip çıktığını gösteriyor. Bakın tirajları hep şişiriyorlar. Mesela Zaman; şişirdiği tirajla basın ilandan fazla ilan alıyor. Özel sektörden fazla ilan alıyor. Akşam’ı İddia bayilerine koyuyorlar, orada dağıtıyorlar 80-90 bin. Tirajı 45-50 bin aslında. Biz şu an dördüncü gazeteyiz; Zaman’ı saymıyorum.

Keşke bizim gazetede olsaydı dediğiniz yazar var mı?

Bekir Coşkun’u isterdik. Olmadı.

YAZISI KONMAYAN YAZARI ALIRIZ BİZ

Küskünleri mi topluyorsunuz?

Evet. Yazısı konmayan kim olursa koyarız yazısını.

Yandaş medyadan da olsa alır mısınız?

Yok burada Atatürk’e, orduya küfreden birini okur istemez. Niye alayım ki?

BİR GAZETENİN KİŞİLİĞİ OLMALI, VAKİT VE TARAF’TA VAR

Siz Sözcü’yü Vakit gazetesiyle benzeştiriyorsunuz öyle mi?

Ben beğeniyorum Vakit’i. O da sivri. Yerine göre tepkisini koyuyor. Haber refleksi olarak benziyoruz evet. İyi gazetecilik yapıyorlar bence. Gazetede kişilik olması lazım. Türbanı savunuyorsan savunacaksın o zaman. Taraf da öyle bence aktif bir gazetecilik yaptı. Hiçbir şeyine katılmam ama Taraf’a ne diyorsun işte bu diyorsun; Vakit’e işte bu diyorsun ister beğen ister beğenme.

Peki Sözcü tirajda daha nereye gider?

Çok paramız olsa, televizyonlarımız olsa; reklamlarımızı yapsak biz 500 bin satarız. Böyle bir piyasa var kesinlikle. Ama bizim ona gücümüz yetmiyor. İlavemiz yok. Biz diğer gazetelerin ilavesinin ilavesiyiz sanki. Bakın işte Milliyet’e, Vatan’a.

VATAN VE MİLLİYET DÖNDÜ; ÇİZGİLERİ DEĞİŞTİ ÇÜNKÜ

Vatan ve Milliyet’in düşüşünü siz neye bağlıyorsunuz?

Çünkü döndüler. Bağımsız çizgiden çıktılar. Şimdi Vatan Tayyip Erdoğan’ı manşet atıyor devamlı. Milliyet’in de o duruşu gitti. Demek ki bir şey var. Yaptığınız şeyi okur almıyor. Bir de üstlerinde promosyon var. O promosyonları çekerseniz ne olacak? Okur ne yapacak o zaman? Bir başkasına gidecek. Bize gelecek.

İş dünyasıyla; hükümetle askerle aranız nasıl?

Hiç kimseyle ilişkimiz yok. Onun için çok rahat çalışıyoruz.