Sözcü yazarı nasıl Hizbullahçı olduğunu yazdı
Cemaat ve Hükümet arasındaki savaşta medya bu iç hesaplaşmayı yapmadı hala diyen Sözcü yazarı kendisinin nasıl Hizbullahçı ilan edildiğini yazdı.
Sözcü gazetesi yazarı Oray Eğin, bugün köşesinde nasıl
Hizbullahçı olduğunu yazdı.
"Hükümet-Cemaat savaşının ortaya döktüğü son
belgelerin birinde dinlenen yüzlerce kişi arasında adım
var. Herhalde kılıfına uydurmak için bütün dinlenenlere
birer örgüt atfedilmiş, bana da Hizbullah nasip
olmuş" diye başlayan Eğin, önce gülüp geçtiğini sonra ise
bu durumdan rahatsız olduğunu yazdı.
İşte Eğin'in kaleminden Hizbullahçı olma hikayesi:
Belli ki polislerin inandırıcılık kaygıları da
yok. Önce tabii ki gülüp geçtim. Bir-iki gün sonra ise
rahatsız olmaya başladığımı fark ettim.
Düşünün, hayatı boyunca muhafazakar bir kimliğe sahip
olup çocuğunu Cemaat okullarına yollayan Hanefi
Avcı‘nın solcu terörist muamelesi görüp hapis yattığı
bir ülke sonuçta Türkiye.
Hanefi Avcı‘nın solcu olduğuna kim inanır, derdik. Şaka
gibi ama bunu yutanlar oldu.
Gazetecileri içeri tıkmak için yaratılan OdaTV
davasının duruşmalarının birinde Hanefi Avcı son
derece detaylı teknik bir sunum yapıp bilgisayarlara
Truva atı virüsünün nasıl yerleştirdiğini
anlatıyordu. Karşısında hakime değil, duvara
konuşuyordu adeta. Muhatapları dinlemiyor,
dinlese de Avcı‘nın anlattıklarını idrak edemiyor ya da
etmek istemiyordu.
Eğer bugün yakın geçmişin pislikleri her ne sebeple
olursa olsun ortalığa dökülmeseydi belki de
Hizbullahçı olmadığımı kanıtlamak zorunda
bırakılacaktım. Hadi Türkiye’ye açıkladım, bir de
yurtdışına radikal İslamcı terörist olmadığımı
anlatmak yıllarımı alacaktı, eğer Türkiye’nin garip iç
dinamiklerini çözmeye harcayacak kadar bol vakitleri
varsa yabancıların.
Hatırlıyorum, Cemaat’in yazarları televizyon
programlarına çıkıp sahte ve uyduruk delillerle hapse
atılan gazeteciler ve askerler için “E tamam
suçsuzluklarını o zaman ispat etsinler”
yorumları yapıyorlardı gevrek kahkahalar eşliğinde.
Şimdi gelinen noktaya bakın: Cemaat’in medya
yıldızı Faruk Mercan geçenlerde CNN Türk yayınını terk
etmiş ithamlara maruz kalınca, ister istemez
güldüm.
Oysa birkaç sene önce Habertürk’ten CNN Türk’e sözde
tarafsız kanallar tetikçileri uzman diye ekranlarında
ağırlayıp propagandaya katkıda bulunuyordu.
Hala medya bu iç hesaplaşmayı yapmadı
mesela…
Bugün aniden demokrat olan, fikir ve basın
özgürlüğünden bahseden Cemaat de Ahmet Şık‘a bir-iki
göstermelik flört dışında son 10 yılda yaşanan yargı
kirliliğindeki rolünün günahını tam
çıkarmadı. Halbuki bugün şüpheli olarak
gözaltına alınan Hidayet Karaca‘nın Samanyolu
televizyonu dizilerde politik figürleri idam ediyor,
polis daha varmadan tutuklanacak isimlerin listesini
ekranda duyuruyordu hem de defalarca.
Ortada hiçbir şey olmamasına rağmen bizzat benim de
tutuklandığım haberi Samanyolu TV tarafından
geçilmişti bir sabah bülteninde.
“Şimdi de Cemaatçiler masum olduğunu ispat
etsin” gibi rövanşist bir yaklaşımda bulunamam.
Sadece Orhan Pamuk‘un “Kar” romanında
olayları olmadan yazabilen yerel gazete gibi
Samanyolu’nun habercilik öngörülerini merak
ediyorum, bu ortaya çıksın istiyorum.
Yaklaşık bir sene önce Milliyet’ten Aslı
Aydıntaşbaş‘a konuşan Dani Rodrik “Bütün
otoriterliğine rağmen Erdoğan meşruiyetini sandıktan
alan birisi” diyordu. “Bugün ya da yarın
gerekli oyları alamazsa yerine başkası geçecek. Şu
anda yaptığı şeyler yarın başka bir politikacı
tarafından düzeltilebilir. Fakat bu devlet içinde
‘çete’ dediğimiz bölümün tarzı tamamen gayrı-meşru,
devlet kurumlarında yerleşip bu kurumları kirli
yöntemlerle hukuk kisvesi altında kendi amaçları için
kullanıyor. Görünür olmadığı ve seçmen karşısına
çıkmadığı için, uzun bir süre Türkiye’yi kontrol
edebilir.”
17 Aralık süreci ve öncesinde patlayan Hükümet-Cemaat
kavgasından beri pozisyonum “Benim kavgam
değil” deyip olan biteni dışarıdan izlemekti.
Sonuçta bir orjinin epey denemeden sonra mutsuz ayrılan
taraflarıydı onlar. Ama artık kayıtsız kalabilmem
mümkün değil.
Aynı söyleşide Pınar Doğan’ın “Yargı içinde suç
işleyen bir örgüt kuruldu, bunun üzerine gidilmesi
gerekirdi” sözlerine imzamı atıyorum.
“Ben yapılması taraftarıyım. Temizlenmesi
lazım.”
Not: Hizbullahçı değilim.