Söz Seda Sayan'da!

Sabah gazetesinden Sirin Sever, Seda Sayan'la ilginç bir röportaj yapmış. İşte gündemdeki isimlerden Seda Sayan'ın bilinmeyenleri:

Sabah gazetesinden Sirin Sever, Seda Sayan'la ilginç bir röportaj İşte gündemdeki isimlerden Seda Sayan'ın bilinmeyenleri:

- Pat diye sorayım, kaç yaşındasınız?
- Yaşımı asla söylemem, söyleyene de çok sinirleniyorum. Sanatçının yaşı olmaz! Geçenlerde programa gelen bir oyuncu, kendi kendine yaşını söyledi, kızdım, "Niye söyledin, belki yarın başka bir rolde oynayacaksın, belki flört eden bir genci oynayacaksın" dedim... "Doğru, bundan sonra göründüğüm yaştayım" dedi. Sence kaç görünüyorum?

- Taş çatlasın 37!
- Ayy ne güzel, teşekkür ederim hayatım. O yaştayım o zaman.

- Yaşınızı söylemiyorsunuz ama en az 18 yıl bir TV geçmişiniz var...
- Ondan önce de sahneler var...

- Tamam işte, bu kadar yıl kendini beğendirmek, izlettirmek, bunlar için çaba sarf etmek insanda travma yaratmıyor mu hiç?
- Yoo, ne yapıyorsam kendime saygımdan. Kendimle uğraşmayı, kendimi seviyorum. Yani kendimi birilerine beğendirme çabasında olduğumu da nereden çıkardın?

- İşiniz, mesleğinizin doğası böyle gerektirmiyor mu?
- Hayır! Ben çaktırmadan benmerkezci yaşarım. Kendimi severim, kendime iyi bakarım, önce ben gelirim! Kendimi birilerine beğendirmekten önce, kendim için yaparım her şeyi. Televizyonda program yapıyorum diye çok genç, çok seksi, çok bilmem ne görünmek durumunda asla değilim. Bakımlı olmak, fresh olmak, usturuplu görünmek isterim sadece, budur benim için olay. Yoksa 'ben ekrandayım, güzelliğim için ne kadar para harcayabilirim' derdim, böyle sorunlarım hiç olmadı...

- Buna çok inanmıyorum, neden estetik yaptırıyorsunuz, gözaltı torbaları aldırıyorsunuz o zaman?
- Çok büyük talihsizlik yaşadım. Göz altıma ne konulduğu bilinemedi, bulunamadı bir türlü. Sonra Köln'de Serdar Eren'e gittiğimde, oradaki pisliği temizledi. Geldiğimde anlattım bunu ama inanmadılar; 'Yüzünü gerdirdi' dediler. Kendileri bilirler, onlara kalırsa ben ayda bir estetik yaptırıp geliyorum! Her gün ekranda olmama rağmen hangi ara bunları yaptırıyorum anlamıyorum.

- Bir anket yapıldığını okumuştum; izleyicinin ekranda izlemekten sıkıldığı isimler arasında yer alıyordunuz...
- Bunlar hiç inandırıcı değil. Ben 40 izlenme oranı yaparken de böyle şeyler çıkıyordu Şirincim. Bunlar büyüklere masallar bile değil, çocuklara masallar. Bu anketleri kime sordukları belli bile değil. Ben bunlara inanmıyorum, benim ölçüm halk. Gerçekten iddialıyım, iddialı olmak da yakışıyor bana.

- 18 yıl oldu, eskimiş olamaz mısınız yani?
- 18 yıl eskimek değil, tecrübedir bana göre. Yüz eskiseydi Uğur Dündar olmazdı! Biz çocuktuk Uğur Dündar'ı izliyorduk; hâlâ mesleğinin zirvesinde adam. Demek ki eskimek diye bir şey yok. Ne var biliyor musun; halkın seni getirdiği yerde, saygıyı yitirmeden, duruşunla, yaşam kalitenle kalıcı olmayı sağlamak var. Bu halk beni izlemekten bıkmaz ve sıkılmaz.

- Nereden biliyorsunuz bunu?
- Tabii ki ben bileceğim! 18 yıldır bu halkı tanıyorum. Ama o kadar egosu yüksek bir kadın da değilim. Eskidiğime inanırsam, bunu hissedersem kamera önünü bırakır, arkasına geçerim. Daha televizyonda benim yapacağım çok iş var.

- Ne diyorsunuz!
- Evet, kesinlikle bir kanalda yöneticilik yapmalıyım. İzleyiciyi son derece iyi tanıdığıma inanıyorum. Çok başarılı işler çıkarırım ortaya.

- 18 yıl ekranda kalabilmenin sırrı ne peki?
- Tabii ki birtakım fedakarlıklar... Gece gezmelerim yoktur, evdeyim hep, düzgün yaşamaya, hayatı ve günde kaç tane gazete çıkıyorsa hepsini takip etmeye, bol bol okumaya zaman ayırırım. Meraklı biriyim, ekranla ilgili heyecanımı da hiç yitirmedim. Oğlak en hamal burçtur, çok çalışmayı sever, onun için hiç yorulmadım ben.

- Bir dönem şarkıcılık en ağırlık verdiğiniz işti, o dönem kapandı ve öncelikleriniz değişti mi?
- Benim için değil sadece... Nerede şarkıcı var ki artık?

- Tamam süreç de etkili ama bir dönem dergi çıkarıyordunuz o iş bitti, bir ara dizide oynuyordunuz o bitti. Hevesti geldi geçti mi?
- Yoo heves değil. Ben televizyon programları yapmaya başladığımda herkesin işine geldi benim için 'sahneleri bıraktı' demek! Ben konserlerime gittim, festivallere katıldım, özel geceleri, düğünleri hiç reddetmedim. Ama böyle söylemek insanların işlerine geldi. Bizde başarı, maalesef beraberinde inanılmaz düşmanlık getiriyor. Türkiye'de başarılı olmuşsan yandın!

TÜM ZAMANLARIN KAMPANYA REKORU
- 'En güvenilir isim' olmak insana kendini nasıl hissettiriyor?
- Bir kere Türk medyası bu 'en güvenilir' olmanın ne olduğunu hâlâ anlamadı. Güvenilir kadın mı, güvenilir şarkıcı mı, güvenilir sunucu mu? Karar veremiyorlar. Hayır, Türkiye'nin en güvenilir ismi kardeşim! "Biz bu insanın ağzından çıkan tavsiyeye ya da söylediği söze inanıyoruz" demek bu. Tabii bu çok da büyük sorumluluk yüklüyor insanın omzuna.

- Rol aldığınız 'Pepsi Yaşatır Seni' kampanyası başarılı oldu mu?
- Çok başarılı oldu, 22 milyon katılımla tüm zamanların kampanya rekorunu kırdı. ABD'de de büyük hayranlık uyandırdı. Hatta, bu reklam filmi ödül alacak, yarışmaya gidecek. Pepsi'yle iyi bir ikili olduk. Her şey çok dürüstçe yapıldı, kontörler dağıtıldı, paralar dağıtıldı. Fakat çok güvenilir olmanın bir de handikapı var...

- Ne gibi?

- Maalesef, halk güveniyor diye kontör dolandırıcılığı yaptılar adımı kullanarak. Buna da engel olamadık çünkü bazı insanlar çok bilinçsiz. Ben elimden geldiğince ekrandan ve senin gibi güvendiğim insanların aracılığıyla sesleniyorum, 'aman bunlara kanmayın' diye. Ama umut ve ümit dünyası işte... Güvenilirliğin böyle bir handikapı da var bacım. Maalesef!

- Yurtdışındaki Pepsi reklam kampanyasında Britney Spears, Beyoncé gibi isimlerin yer aldığı, Seda Sayan'ın buna karşılık gelip gelmediği, ev kadınlarına yönelik bir kampanya olduğu yazılıp çizildi. Bu eleştirilere sizin cevabınız ne?
- Bunu yazanların, çizenlerin, Pepsi'yi arayıp sormalarını isterdim. Bu sadece ev kadınlarını hedef alan bir kampanya değil, aksine çoluğun çocuğun, gencin, yaşlının içinde olduğu, tamamen Türk halkını hedef alan bir kampanya. Ben de veren el olduğum için, kazandığını dağıtan isim olduğum için, halkın güvenini kazandığım için Pepsi bana geldi.

- Nasıl tepkiler alıyorsunuz reklamla ilgili?
- Aslında anlaşmamız bitmişti, istek üzerine uzattık. Pepsi beni cips markası Frito Lays'e verdi, sonra beni Allah'ın emri, peygamberin kavliyle geri istedi. Çok iyi gidiyordu çünkü.

BEN BIRAKTIM, OPRAH DA BIRAKTI
- Yıllardır yaptığınız programınızın formatını değiştirdiniz, sonra da seyircinizin beğenmediğini söyleyerek bitirmeye karar verdiniz. Ne oldu?

- Sezon başlarken sevgili Kadir Çelik, daha sosyal sorumluluk gerektiren, daha ciddi bir iş yapmamı öngördü ama ikimizin de düşündüğü gibi olmadı iş. Halk yadırgadı. Beni öyle görmek istemediler, kara haberleri benden almak istemediler galiba...

- İnsanlar bir sürü acının, stresin, kötü haberin arasında neşeli bir kadın görmek istiyordu demek ki...
- Evet, onlar benim kıyafetlerimi merak ediyor, esprilerimi, kendimle dalga geçmemi, kahkahalarımı seviyor, eğlencemi istiyor. O yüzden o formattan uzaklaştık biz de ve Kadir Çelik'le yollarımızı ayırdık. Arife günü son, iki ay aradan sonra tekrar ekrandayım.

- Kuyruğumu sıkıştırdım, bitiriyorum itirafında da bulundunuz...
- Bunu kabul etmek de bir şeydir, herkes kabul etmez.

- Hep başkalarının istediklerini mi yapacaksınız, ya sizin istekleriniz?
- Ama ben de mutlu olmadım böyle! Asık suratlı geldim kendime, sıkıldım. Hemen iki tane şarkıcı çağırdım, şarkı söylediler, oh be ruhum çıktı dışarı. Ben de hazır değilmişim zaten, halk beni benden iyi biliyormuş. Geçen gün bir köşe yazarı çok güzel yazmış: "Kadına helal olsun, 'kuyruğumu sıkıştırıp gidiyorum' dedi ve bitirdi programını." Evet; kaşımı kaldırıp da neyin ukalalığını yapacağım Allah aşkına! Beğenmediler, bu kadar basit. İlk defa sana söylüyorum, 'Bırakıyorum bacım' dedim, bıraktım; Oprah da (Winfrey) bıraktı. (kahkaha)

ACUN VE MEHMET ALİ EKRANIN EN İYİLERİ
- Kendinizi Türkiye'nin Oprah'ı gibi görüyor musunuz sahiden?

- Kesinlikle! Hatta ondan daha başarılıyım.

- Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?
- Siz neye dayanarak 'Oprah çok başarılı' diyorsunuz? Oprah çok başarılı değil, çok şanslı. Çünkü bizdeki RTÜK orada yok! O gelsin Türkiye'de program yapsın da göreyim bakayım, kimse bakıyor mu yüzüne? Pepsi reklamı teklif edildiğinde Amerika araştırdı beni, istatistiklere baktı ve sordu: "Neden Türkiye'nin Oprah'ı sadece Seda Sayan?" Böyle karşılaştırmalar yapılıyor şekerim!

- Eşinizle birlikte reklam teklifi gelmiyor mu?
- Bir deri firmasından geldi ama Lays'le anlaşmamız gündeme geldiği için kaldı.

- Sizin dışınızdaki en iyi ekran polisi kim?
- Televizyonda bana göre Acun Ilıcalı çok başarılı. Yaptığı formatları alkışlıyorum; çok çalışkan, çok araştıran biri. Ve konuşmadığım, görüşmediğim halde, hâlâ Mehmet Ali Erbil.

ŞİRİN BENİ DİNLE, EVLENMİŞ OLMAK İÇİN EVLENME SAKIN!
- Sizinle en son 2005'te konuşmuşuz. Şöyle demişsiniz: "Beş ameliyatın sonunda güzel göğsü buldum, beş evliliğin ardından da evlenilmeyeceğine karar verdim." Başlığımız da buydu. Ama ne oldu, sonra âşık oldunuz, tekrar evlendiniz. Büyük mü konuşmuşsunuz?
- Aslında büyük konuşmam pek ama, demek ki insan sözünü yiyebiliyor böyle. O gün o mood'daymışım, 'evlilik aman tövbe' demişim demek ki. Ama ben düzgün yaşamayı sevdiğim için evleniyorum. 30 tane sevgili değiştirmiş kadını yazmazlar, gider gelir benim evliliklerimi yazarlar!

- 'Biz bir taneyi bile nikâh masasına oturtamıyoruz, bu kadın nasıl oluyor da her istediğiyle evlenebiliyor' kıskançlığı mı bu?
- İyi de beni evliliğe onlar ikna ediyor üstelik, ben etmiyorum ki...

- Nasıl oluyor bu?
- Onlara sorman lazım, aradaki şey ne, bilemiyorum. Demek ki başkalarının yapamadığı bir şeyler var bende. 'Evlenecek kadın', 'flört edilecek kadın' meselesi şekerim (gülüyor) Bak sana tavsiye; 'tamam, aradığım bu işte' dediğinde evlen, sakın Şirin, evlenmiş olmak için evlenme, beni dinle! Ben topluma ve ailemin karşısına 'evlendim' diye çıkayım, düzgün yaşayayım diye evleniyorum.

- Bu kadar evlenip boşanmak size ne öğretti şu hayatta?
- Hiçbir şey öğretmemiş ki altıncı defa evlenmişim. Öğretse evlenir miydim? (kahkahalar)

- Hadi ya. Kesin felsefi birşey çıkar buradan, demiştim ben de!
- Hiçbir şey çıkmaz canım, her zaman söylerim zaten: Benim tavsiyelerime kulak vermeyin sakın. Bu ya şans ya kader bilmiyorum. Yani ben bu konuda oturup da ahkam kesecek en son kadınım herhalde. Onun için aşk doktorları, psikologlar çağırıyorum programıma, onlara soruyorum.

- Peki ne oluyor da bitiyor evlilikleriniz, büyük aşkla başlıyor her şey, ne değişiyor/eksiliyor?
- Onu ben de çözemedim. Çok güzel başlıyorsun, sonra ne oluyor, taraflar neyi kaybediyorlar ya da ben neyi sıcak tutmak istiyorum bilemiyorum. Bunlar hakkında konuşmak çok hoş da değil. Ben hiçbir ayrılığın arkasından konuşmadım. Kimse de benim de arkamdan konuşmadı, teşekkür ediyorum. Ne kadının, ne erkeğin konuşmasını yakıştıramıyorum. Belki çok çok ileride yapabileceğim yorumlardır bunlar.

EN SON DENİZ SEKİ İÇİN AĞLADIM
- Bu kadar yıl bu camiada ayakta kalabilmenin sırrı ne, anlatsanıza?
- Aldığım dualar ve aileme çok düşkün olmam. Düzgün yaşamayı seviyorum, kötü alışkanlıklarım yok, kendime dikkat ederim. Yaptığın iyiliklerle besleniyorsan, kafanı vicdanın rahat yastığa koyuyorsan, kendi kendini zaten motive ediyorsun, dışarıdan bir şeyler yapmana gerek yok. Ben her gece başımı yastığa vicdanı rahat koyuyorum, yine birine saygılı oldum, yine birine yardımcı oldum diye...

- Bunca yıl, bütün bu süreçte, en büyük desteğiniz, yardımcınız kimdi?
- Dualar dışında hiçbir şey yoktu.

- Ya köstek olanlar?
- Mutlaka olmuştur ama benim hatırlayacağım kadar ciddi değilmiş demek ki. Beni yaralayamaz, beni sarsamaz hiçbir şey. Enteresan bir yapım vardır, Allah rahmet eylesin, belki de babamın beni erkek gibi yetiştirmesinin faydasını görüyorum. Tökezlemeler falan, beni etkilemez. Sağlam duruşum vardır.

- 'Ya ben şimdi ne halt edeceğim' dediğiniz tek bir an bile olmaz mı?
- Hayır, çok güzel kriz masası yönetirim, hiçbir olay karşısında paniklemem. Benim kardeşim kardeşimi vurduğunda paniklemedim ben ayol!

- Nasıl becerir insan bunu?
- Allah onu sağlıyor. İnanılmaz inançlıyım. Beni Allah'tan başka kimse korumadı şimdiye kadar. Bana bir kötülük yapılacaksa bir perde iniyor hemen, korunduğuma çok inanıyorum. Çünkü kimseye kötülüğü olmayan bir insanım. Benim faydam olur, zararım olmaz; güzeli severim, başarılıyı takdir ederim, başarılı olsun diye elimden geleni yaparım, hiçbir arkadaşımı kıskanmam.

- Sahiden kimseyi kıskanmadınız mı bugüne kadar?
- Yemin ediyorum kıskanmadım Şirin! Allah da onun için gönlüme göre veriyor.

- Ne olsaydı dibe vururdunuz siz?
- Allah korusun, güzel şeyler söyle be!

- Allah korusun da, mesela diyorum...
- Ailemle ilgili bir şey olmasın, en çok o zaman üzülüyorum.

- Hiç kendinizi bırakmaz mısınız, ağlamaz mısınız?
- Ağlamaz olur muyum, domuz muyum ben be? Hiç ummadığın zaman ağlayabilirim biliyor musun? Ama çok da göstermeyi sevmem gözyaşlarımı.

- En son ne zaman ağladınız?
- Dün akşam (Pazartesi) Deniz Seki'yi izlerken... Deniz ağlamadı, ben ağladım. Özgürlüğünü anlattı, o an kendimi onun yerine koydum.

- Yazık mı etti kendine Seki?
- Hayır öyle düşünmüyorum, çünkü çok aklı başında gördüm, "Deniz olarak girdim okyanus olarak çıktım" demesi çok güzeldi. İnsanların pişmanlıklarını, hayıflanmalarını dinlemekten değil, 'bileylendim, güçlendim' sözlerini duymaktan hoşlanırım. Cezaevinde arkadaşlarının ona kulak çubuklarından mum yapıp doğum günü kutlamasından çok etkilendim. Hassasiyete bakar mısın!

SAYAN'IN 'EN'LERİ
- En son izlediğiniz film?
- 2012 ve Kolpaçino.

- En son okuduğunuz kitap?
- Zirvedeki Yalnızlık ve 11 Dakika. Arada da Mesnevi okurum.

- En sevdiğiniz yemek?
- Mantıyı çok severim.

- En sevdiğiniz mekan?
- Papermoon'dan asla bıkmam.

- En yakın dostunuz, fikrini aldığınız/danıştığınız insan?
- (Düşünüyor) Kimsenin fikrini almıyor muyum neyim, bir tuhafım!

- En son dinlediğiniz albüm?
- İzzet Yıldızhan... Kızıl Mavi şarkısını dinle mutlaka, çok iyi.

- En çok neye sinirlenirsiniz?
- Yalana.

- En son neye çok güldünüz?
- Kolpaçino'ya! Şafak Sezer'i programıma aldım, çok güldüm.

- En sevdiğiniz marka?
- Kesinlikle Cavalli.

- En çok sevdiğiniz?
- Oğlum.

- En çok para harcadığınız şey?
- Kostüm

2012'Yİ SEYRETTİM DOĞURMAM ARTIK!
- Gerçekten mutlu mu Seda Sayan şimdi?
- Mutluyum, kendi kendimi mutlu etmeyi de severim. Bu ara biraz ilgisizlik şikayetim var ama Onur çok yoğun. Dizi, okul derken görüşemiyoruz, enteresan bir süreç geçiriyoruz doğrusunu söylemek gerekirse.

- Kıskanç biri misiniz?
- Hiç değilim! Aslında bunu eşime sorman lazım, daha hiç 'neredesin, ne yaptın, orası neresi, yanında kim var, o kadının sesi ne' diye şeyler sormadım.

- Bu kendine güvenle ilgili bir durum mu?
- Kendine güvenden değil nedir biliyor musun... Gönül bu, insanların gönlü bir yerlere kayabilir, öyle bir şey yaşıyorsa güle güle kardeşim!

- 'Engel olmam, onu zorla elimde tutamam' diyorsunuz yani...
- Evet, tutamam. İnsan yapacaksa, her türlü, her yerde yapar be Şirincim. Ben oturup da kendimi yoramam, kendimi bu kadar mutsuzluğun içine sokamam. Yapacaksa yapıyordur. Yaptıysa gelmemesini tercih ederim ama!

- Hiç aldatıldınız mı?
- Yok, olmadı.

- Olsa ne yapardınız?
- Hemen bitiririm, hiç düşünmem bile, bunun açıklaması yok benim lügatımda. Mümkünse beni de yormasın, gelmesin tekrar bana, yakarım ortalığı yani.

- Çocuk doğurma hikâyeniz yazıla yazıla bitmedi. Nedir son durum?
- 2012'yi seyrettim, doğurmaktan vazgeçtim. (kahkahalar) Bu dünyaya çocuk doğurmayacağım. Bir tane çocuğum var, 18 yaşını bitirdi, Allah bağışlasın, dünya yakışıklısı. Ben çocuk defterini kapattım, çocuk mocuk yok. Bu konuyu bugün konuşmasak!

- Annesi başka bir erkekle evlendiğinde, üzülmüyor mu oğlunuz, kıskanmıyor mu hiç?
- Oğulcan bunları yaşamıyor, anneannesiyle oturuyor. Ona anneannesi baktı hep. Bu durumdan da gayet memnun. Ayrıca sevgiye aç bir çocuk da değil; hem babası, hem ailesi, hem annesi tarafından çok sevildiğini biliyor ve sevgiye doymuş bir çocuk. Oğulcan beni kıskanmaz.

- Ama anne bu!
- Benim mutluluğum çocuğum için çok önemli. Ayrıca çocuğun böyle şeylerle alakası yok, o bambaşka bir hayatın içinde.

BİTKİ ÇAYLARIYLA YAŞIYORUM
- Kendinize nasıl bakıyorsunuz?

- Valla bu ara spor yapamıyorum, hiçbir şey de yiyemiyorum, günah bana kız... Erkek kardeşim Sedat, "Abla sen niye çalışıyorsun, yiyemiyorsun ki!" diyor. "Ben yiyemiyorum, siz yiyin işte" diyorum. Napiyim anacım, kilo almaya o kadar müsaitim ki... Bir de ekran hiç kabul etmiyor kiloyu. Rafinera'dan geliyor yemeklerim üç öğün, onları yiyorum.

- Özel kullandığınız kürler, reçeteler, vitaminler var mı?
- Yok anam yok, bitki çaylarıyla yaşayan, aç dolaşan bir kadınım ben! Bir tek çok su içerim. Ağaç gibi görüyorum kendimi, sulandığımıza inanıyorum. Cildim çok kurudur, nemlendiricimi asla ve asla ihmal etmem. Cilt bakımına bile altı aydan altı aya giderim. Ama bak, makyajımı kendim yaparım! Yüzüme elletmem, o profesyonel malzemeleri asla sürmem.

SİNAN ÇETİN DELİ, TAM BENLİK! SİT-COM ÇEKSİN GİDER OYNARIM
Seda Sayan, Pepsi reklamlarını çeken ünlü yönetmen Sinan Çetin'i yere göğe sığdıramadı ve onunla çok rahat çalıştığını anlattı: "Muhteşem bir adam! O var ya, reklam piyasasının dahisi, kıymetini bilsinler adamın. Yemin ediyorum, şu son reklamda bana resmen stand-up yaptırdı. Bir kere çok pratik çalışıyor, starını yormuyor. Bak, ben dizide mizide oynamam ama Sinan Çetin sit-com çeksin, koşa koşa gider oynarım. Deli çünkü! Tam benlik."

ŞİRİN SEVER - SABAH