Sonunda O'nu da çileden çıkardılar!..

HÜRRİYET'TE "Beni katagorize etme" başlığı altında yayımlanan makalesinde anlattıklarını çok iyi anlıyor.....

ADNAN BERK OKAN

"Sade bir gazete okuyucusu" olduğum ilk gençlik dönemlerimi hatırlıyorum da...
Bir köşe yazarına karşı bugünkü okuyucu kadar tepkili değildi benim zamanımın gazete okuru...
Gerçi o yıllarda (60'lı yıllar) aynı gazetede yazan köşe yazarları farklı düşünmez, farklı konularda farklı şeyler yazmazlardı ama yine de ideolojimize ters gelen gazetelerin yazarlarını da okumaz değildik...
Meselâ ben Çetin Altan'ın fikirlerine yakın değildim ama bir yazısı var ki gustomun şekillenmesinde mutlaka etkisi vardır...
Sabah kahvaltısına konan salata tabağını tarif ettiği makalelerinden biri...
Domates, biber, maydanoz ve üzerine aralıkal atılmış birkaç siyah zeytin tanesi...
Evet...
Hiç de pahalı bir tabak değil...
Ama estetik...
Çetin Altan sadece yemek yenilmesinin sadece karın doyurmak olduğunu oysa estetiğin, göz zevkinin de çok önemli olduğunu anlatıyordu...
Keza köylerde gitarların çalındığı kafeler, kuaförler ve tenis kortları da Çetin Altan'ın hayaliydi...
Tabii Sosyalist değildim ama o anlattıkları benim de hayalimi süslüyordu...
Henüz 16 yaşımda bile yokken bir dans müziği orkestrasının solisti olarak sahneye çıkmam, Sosyalist Çetin Altan'ın etkilemesi sonucudur bile diyebilirim...

Bugünkü okur çok hazımsız...
Sadece kendi düşüncelerini anlatan, sadece kendi duygularının anlatıldığı, kendi hislerini okşayan makaleler yazılmasını istiyor...
İktidarı övüyorsanız eleştirmeyeceksiniz...
Eleştiriyorsanız övmeyeceksiniz...
Bir futbol takımının taraftarı olduğunu açıklamışsanız o takım için hep iyi şeyler yazacaksınız...
Tek kötü lâf etmeyeceksiniz...

Bu nedenle Mehmet Y. Yılmaz'ın bugünkü (20.07.2011) HÜRRİYET'TE "Beni katagorize etme" başlığı altında yayımlanan makalesinde anlattıklarını çok iyi anlıyor, kendisine hak veriyorum...
Elimden gelen tek şey ise: "Takmayın kafanızı" demek...

Bu tür okurlara Mehmet Y. Yılmaz'ın şu cümlesini büyütmelerini ve karşılarında her an okuyabilecekleri bir yere asmalarını (koymalarını9 tavsiye ederim:

"Acaba onlar (yani sizler. ABO), benim konumumda olsalar kendilerine sağlanan çıkarlar nedeniyle fikirlerini değiştirebileceklerini mi düşünüyorlar, bunu gerçekten merak ediyorum!"

Bakın neler diyor Yılmaz:

Bu mektupların (Okuyucuların) bir bölümünü okurken kendimi bir tür şizofren gibi algılıyorum.

Bir kişilik bölünmesine uğramışım ve içimde hem bir Ergenekoncu, darbeci var, hem bir demokrat. Bir yanım AKP’ye eğilimli, öbür yanım CHP’ye, hatta MHP ve BDP’ye eğilimli olduğumu bile düşünenler çıkıyor.
Her konuya Fenerbahçe gözlüğü ile baktığımı düşünen de var ama ertesi gün bir de bakmışım ki Fenerbahçe’ye ihanet etmişim!
İnsan bunları okudukça kendinden şüphe ediyor.

Yılmaz'ın makalesinin tamamını
Fatih Altaylı'dan Serhat Akın iddiası: Fenerbahçeli iki yöneticinin adları öne çıkıyor