Sonra ne mi oluyor?
Ey moderatörler… Ya bu kafayı değiştirin…
Karpuz gibi ortadan ikiye bölünmemizin müsebbiplerinden biri
siyasetçiler, kabul...
Ama...
Televizyondaki "tartışma" programlarını
yönetenlerin, tartışmacıların hiç mi kusuru yok?..
Moderatörler bir tarafa; AK Parti'yi kayıtsız, koşulsuz
savunanları…
Karşı tarafa da müzmin Ak Parti düşmanlarını
oturtuyor...
*
İçinde zerrece “bilgi” olmayan…
İçinde zerrece “vicdan” taşımayan, karşılıklı bağırış,
çağırışlar…
*
AK Parti fanatikleri (Ne yazık ki ya rektör ya profesör oluyorlar.)
CHP'liler ne derse
desin, ne yaparsa yapsın; onları aşağılıyor…
90 yıl öncesine gidip, “ama o zaman siz de şunu şunu
yapmıştınız” diye suçluyor…
“FETÖ’cüsünüz FETÖ’cü” diye bağırarak CHP’lileri
son yüzyılın en büyük suçuyla
damgalıyorlar…
*
Müzmin; akıldan, idrakten ve vicdandan yoksun Ak Parti (Daha
doğrusu Erdoğan)
muhalifleri de son 15 yılda yapılan…
Gelecekte yapılacak olan bütün icraatları karalıyor;
Erdoğan’ın nefes alışından
bile rahatsız olduklarını gizlemeye ihtiyaç bile
duymuyorlar.
*
Sonra ne mi oluyor?..
O tartışma programlarındaki gerilim ve insan tipleri aynen
toplumumuzun
karakterine de yansıyor…
Milli bayramlarda karşılıklı düşmanlaştırıcı sloganlar
atılıyor…
Dini bayramlarda “barışmamak” için birbirlerini
görmezden geliyorlar…
*
Ve…
İzmir’de olduğu gibi; hepimizin olan bir eserin açılışında bile
birbirleriyle kavga
ediyorlar…
*
Ey moderatörler…
Ya bu kafayı değiştirin…
Ya da artık midemizi bulandıran konuklarınızı……
BİR KADININ İÇİNDE
KAYBOLMAK…
Fatih (Altaylı) ünlü ve yıkıcı “Irma” kasırgasını yerinde
izlemek(!) için THY’den tek
yönlü (Çünkü dönememe ihtimali var; servetinden eksilmesin.) bilet
almak için
arıyor.
Yer yok…
Neden mi yer yok?..
Türk milleti, tatile bile aynı anda ve toplu olarak çıkmaktan haz
ettiği için;
kasırgayı da gidip yerinde izleyecek da ondan yer yok…
*
İyi ama…
6 milyona yakın insan; canlarına bir zarar gelmesin diye tahliye
edilmedi mi?.
*
Edilsin…
Bize ne, bize ne?..
Biz ki…
AIDS’den bile korkamayan erkek Türk milletiyiz…
Bir kadının adını taşıyan kasırgadan mı korkacağız?..
Aksine…
Gideriz…
Bir kadının içinde kayboluruz…
PROFESÖRDEN ÖTE BİR
ŞEY
Prof. Şerif Mardin de her fani gibi ebedi yurduna göçtü gitti…
Tartışma programlarının müdavimi mevkidaşlarını izledikçe
düşünüyorum…
*
İsimlerin başında aynen Mardin gibi “Profesör” yazanlar gerçekten
“profesör”
ise…
Şerif Mardin profesörden öte bir şey olmalıydı…
Ama ne?..
ÇÜNKÜ ELÇİSİ YOK
GİBİ…
Bütün dinlere saygım var…
Ama…
Yargıç ve savcıların “Adalet Sarayı” dediğimiz o yüce mekanlara
girip, o düğmesiz
cübbelerini de giydikten sonra artık bir tek dinleri olmalı: HUKUK
DİNİ…
*
Unutulmamalı ki…
Her yargıç, her savcı ve her yüksek mahkeme üyesi; hukukun
elçileridir…
Elçiler ise “yalan” söylemez…
Kendilerine karşı tarafa tebliğ etmeleri için söylenenleri aynen
tekrarlar…
*
Ama…
Ve ne yazık ki…
Günümüzde “Hukuk” pek ciddiye alınmadığı için haliyle Hukuk
dini de ortalarda
görünmüyor…
Çünkü elçisi yok gibi…