Soner Yalçın'ı kim susturur?
28 Şubat sürecinin 'düğmesine basan' kasetle ilgili tartışmalar sürüyor. Mahmut Övür, 'kasetin yayınlanmasıyla ilgim yok' diyor ve Ali Kırca'ya sesleniyor...
28 Şubat sürecinin 'düğmesine basan' kasetle ilgili
tartışmalar sürerken, olaya adı karışan Mahmut Övür, "kasetin
yayınlanmasıyla ne ilgim, ne de bilgim var" açıklaması yaptı.
Soner Yalçın'ın kendisini suçlamasına da öfkelenen Mahmut Övür
köşesinden Ali Kırca'ya çağrı yaptı. Konuşma sırasının Kırca'da
olduğunu söyleyen Övür, "Ali Kırca konuşsa, Soner Yalçın susacak"
dedi ve ekledi;
***
(...) Ergenekon Çetesiyle ilgili sürecin yeni boyutlar kazanması
dün yaşananların aydınlatılması yolunu da açıyor. Bunlardan biri de
bir 28 Şubat operasyonu olan Fethullah Gülen'e yönelik kasetlerin
yayınlanmasıydı.
O konuyla ilgili yazıyı bir süre önce kaleme alınca yine "nakilci"
gazeteci Soner Yalçın 'ın imtiyaz sahibi olduğu site harekete
geçti. Merak ediyorum, acaba Soner Yalçın neden kendi adıyla
yazmıyor?
Büyük olasılıkla çevresinde çok sayıda "klonlanmış taşeron
gazeteci" var. "Maşa" dururken elini ateşe atmıyor ya da "utangaç
Ergenekoncu" luğa devam ediyor.
Ama fazla devam edemeyecek. Bazı yazarların söylediği gibi
"copypaste" (kopyala yapıştır) yazarlık ve gazetecilik tarih
oluyor.
Şimdi gelelim Soner Yalçın'ın yalanlarına...
Ben Fethullah Gülen'in 1999'da yayınlanan kasetleriyle bir ilişkim
olmadığını yazdım.
Bir kez daha yazıyorum: Ne o kaseti gördüm, ne kaseti getirenle
konuştum, ne de o kasetle ilgili toplantılara katıldım.
Bunu en iyi bilen iki kişi var; O dönem Atv Haber'in başında olan
Ali Kırca ve Ayşenur Arslan ...
Bana göre bu kaset olayı ve devamı iyi planlanmış bir 28 Şubat
operasyonuydu. Bunu, kaseti yayınlayanların çıkıp açıklaması
gerekiyor, benim değil.
Önceki gün olaylar karşısında tutarlı duruşuyla yıldızı parlayan
genç gazeteci Yiğit Bulut çok net bir çağrıda bulundu:
"Şimdi konuşma sırası Ali Kırca'da..."
Evet, bence de Ali Kırca çıkıp konuşmalı.
Aslında uzun yıllardır tanıdığım, bir süre de beraber çalıştığım
Kırca bir ara "Düğmeye ben bastım" diye açıklamıştı.
Düğmeye basan konuşmalı
Şimdi geriye şu sorular kalıyor: O kaseti kim niçin verdi? Daha
önce başkalarına gittiği ama kimsenin yayınlamak istemediği
söylenen kaseti, Ali Kırca ve Atv Haber neden yayınladı?
Bu arada bir not daha... Acaba o dönemlerde Siyaset Meydanı
programına sık sık çıkan emekli bir komutanın bu işlerle bir ilgisi
var mıydı?
Ben bu soruları sorarken, Soner Yalçın ve taşeronları dönüp aynı
soruları tekrar bana soruyor.
"Yalan yazıyor" gibi saçma sapan yaklaşımlarını bir yana
bırakıyorum ama doğrusu şu sorularına ben de katılıyorum:
"Ergun Poyraz bu kasetleri ATV'de kime getirdi? Bitmedi: ATV haber
merkezi direktörü/müdürü bir soruyu daha yanıtlamalıdır: O günlerde
Türkiye Kosova savaşıyla ilgilenmekteydi. Haber merkezleri
Kosova'ya ekipler gönderip canlı yayınlar yapıyordu. Birdenbire ATV
Haber Merkezi Kosova haberlerini boş verip F. Gülen kasetlerini
yayınladı. Niye? M. Övür sorulara yanıt vermelidir: Kim
Ergenekoncudur ortaya çıkmalıdır? Lafı eğip bükmeye gerek
yoktur..."
Doğru, bence de "lafı eğip bükmeye gerek yok."
Ayrıca, sizlerin "Kim Ergenekoncudur ortaya çıkmalıdır?" sorusunu
sormaya başlamanız bile iyi bir gelişmedir.
Ama daha önce de dediğim gibi benimle ilgili bir şey değil.
Şimdi bir kez daha yazıyorum. O kasetin yayınlanmasıyla ne ilgim,
ne de bilgim var. Yalan yazıyorsunuz...
Tipik Ergenekoncu mantığıyla bu sorularla hedef şaşırtmaya
çalışıyorsunuz. Doğrusu neden yaptığınızı da anlamış değilim.
"Düğmeye ben bastım" diyen ortada duruyor. Yalan yanlış yazarak
benim hakkımda dedikodu üreteceğinize bir defa olsun, muhatabına
sorun...
Böylece siz yalan yazmaktan kurtulursunuz, ben de sizden
kurtulurum.