Soner Yalçın ve Doğu Perinçek yine kapıştı
Doğu Perinçek ile Soner Yalçın arasında yaşanan gerilim, yine köşelerden birbirlerine yönelik sert sözler kullanmak şeklinde bir kavgaya dönüştü.
Aydınlık gazetesi başyazarı ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile onun önderi olduğu gelenekte yetişen Oda TV'nin kurucusu Soner Yalçın arasında yaşanan gerilim, yine köşelerden birbirlerine yönelik sert sözler kullanmak şeklinde bir kavgaya dönüştü.
Doğu Perinçek, Aydınlık gazetesindeki köşesinde "Sopası olmayan diktatör olamaz" başlıklı yazısında "Tayyip Erdoğan, bir iki yıl içinde oturduğu koltuğu da kaybedecek!" yorumunu yaparken şöyle diyordu:
SOPASI OLMAYAN DİKTATÖR OLAMAZ
"...Tayyip Erdoğan tam yıkılırken, onun diktatörlük girişiminde bulunduğu görüşü siyaset piyasasına sürüldü. Bu görüşün sahipleri diktatörlüğün olmazsa olmazını bilmiyorlar ya da bilmezden geliyorlar.
Diktatörlüğün birinci koşulu, toplumu hizaya getirecek bir silahlı güçtür. Sopası olmayan, diktatör olamaz. Diktatörlük uygulayabilmek için, zorbalığınıza alet olacak asker ve polis gerekir. En azından birisi diktatörün emrinde olmalıdır. Dahası diktatörün örgütlü zorbalık güçleri de olmalıdır. Dünya tarihindeki örneklerine bakarsak bunları görürüz.
Peki Tayyip Erdoğan'ın sopası var mı? Tayyip Bey'in ne askeri var, ne de polisi!
Ordu da polis örgütü de, Tayyip Erdoğan'ın diktatörlük girişiminin emrinde değildir. Bu nedenle Tayyip Erdoğan'ın diktatörlük hevesi olabilir, ama diktatör olmak için gerekli araçları yoktur.
(...)Bu nedenle Tayyip Erdoğan'dan sürekli "diktatör" diye söz edilmesi, aslında bir reklâm kampanyasıdır. Gücü olmayan, yıkılmakta olan bir iktidar düşkünü, güçlü gösterilmektedir.
Tam Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken, Tayyip Erdoğan'a destek muhaliflerinden gelmiş oluyor. Yandaş muhalifliğin bir görevi de bu oluyor."
BAL GİBİ DE SOPASI VAR
Sözcü gazetesindeki köşesinde ise Soner Yalçın, "Doğu Ağabey" dediği Perinçek'in sözlerini sert bir şekilde eleştirdi. Erdoğan diktatördür diyen Soner Yalçın, köşesinde AK Parti hükümetinin de diktatörlük olduğunu ileri sürdü.
İşte Yalçın'ın "Ağabey" dediği Perinçek'e yanıt niyetine yazdığı o yazıdan çarpıcı bölümler:
"Doğu (Perinçek) Ağabey, dün Aydınlık’ta Erdoğan’ın diktatör olmadığını, çünkü elinde sopa-silahlı güç bulunmadığını yazdı.
(...)
İktidarın başının elinde asker ve polis yoksa, ona diktatör denilemiyor! Doğru.
Peki, Erdoğan’ın sopası yok mu?
(...)
Haksız yere 5 yıl Silivri zindanında yatırılan bir siyasi parti lideri “Erdoğan’ın elinde sopa yok” diyor!
Tamam; Erdoğan güçsüzdür; bitmiştir; Erdoğan Türkiye’yi yönetememektedir; itibarıyla düşük’tür. Ama bu elinde “sopa” olmadığı anlamına gelmez.
Ayrıca…
Erdoğan’a diktatör denildiği zaman neden güçlü gösterilmiş olsun? Gerçek neyse o’dur.
Ayrıca diktatör denilince halk mücadeleden niye vazgeçsin? Bilmez mi; kaba güç sonsuz değildir.
Doğu Ağabey neye dayanarak “Erdoğan’ın elinde sopa yok” diyor bilemiyorum. Bildiğim:
Sopa; şiddet’tir…
Bu şiddet, aracısız yapılamaz, uygulanamaz.
SOPA'SIZ GERÇEKLEŞMEZ
Sopa; zor’un aracıdır…
Polis ve asker desteği olmadan hayata geçirilemez.
Bu sebeple…
- 301 maden emekçisini ölüme gönderen vahşi kapitalizm sopa’sız olmaz.
- Ali İsmailleri, Berkinleri öldüren; çocuklarımızı kör bırakan hürriyet düşmanlığı sopa’sız olmaz.
- Uludere’de yoksul köylüleri bombalayıp öldüren faşizm sopa’sız olmaz.
- Hablemitoğlu- Dink- Misyoner suikastlerinin üzerini örtmek sopa’sız olmaz.
- Kars’taki heykeli “yoz sanat” diye yıkmak sopa’sız olmaz.
- Yayınlanmamış kitabı toplamak sopa’sız olmaz.
- Kültürün Nazileştirilmesiyle kültürün dincileştirilmesi arasında farkın olmaması sopa’sız olmaz.
- Kadının nasıl giyineceğini, günlük yaşamda nasıl davranacağını; ne zaman evleneceğini, nasıl doğuracağını ve kaç bebek sahibi olabileceğini o malum işaret parmağıyla sürekli bildirmek sopa’sız olmaz.
- 13 yaşındaki kızların evlendirilmesi sopa’sız olmaz. Berdel sopa’sız olmaz.
- Çocuklara tecavüzlerin yüzde 125 artması sopa’sız olmaz.
- 2.5 aylık Kübra bebeğin açlıktan ölmesi sopa’sız olmaz.
- Bedenini satan kadın sayısının yüzde 220 çoğalması sopa’sız olmaz.
- İflaslar, hacizler, ödenemeyen kredi borçları sopa’sız olmaz.
- Yeni MİT yasasıyla yatak odasına bile girmek sopa’sız olmaz.
- twitter‘a yazılan bir cümle için evinin sabaha karşı polis tarafından basılması sopa’sız olmaz.
- “İki ayyaş” gibi sözlerle tarihi gerçekleri çarpıtıp, yeni bir tarih kabulünü zorlama sopa’sız olmaz.
- Taşeron işçi sömürüsü; “dayı” düzeni sopa’sız olmaz.
- Muhalifleri Silivri Toplama Kampına atmak sopa’sız olmaz.
- Kuddusi Okkır’ın son fotoğrafının Hitler’in kamplarındaki esirlerden farkının olmaması sopa’sız olmaz.
Uzatmayayım…
Türkiye’de tek adam yönetimi yok mu?
Erdoğan “ne emrederse” o yapılmıyor mu?
Devletin tüm yetkileri sadece Erdoğan’ın elinde değil mi?
TBMM dekor değil mi?
Sözcük anlamıyla diktatör; “bütün siyasal yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse; zorba” değil mi?
Daha ne?
Erdoğan diktatör’tür!..