Soner Yalçın sordu: Sahi… Kaç Şahin Alpay var?
Alpay ile geçmişte aynı gelenekte yer alan Soner Yalçın, Alpay'ın geçirdiği ideolojik dönüşümleri köşesine taşıdı ve "Sahi… Kaç Şahin Alpay var?" diye sordu.
Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, köşesinde FETÖ'cü darbe
girişimi sonrasında medyaya yönelik operasyonlar kapsamında terör
örgütüne yardım ve yataklık suçlaması ile tutuklanan ve yakında
yargılanacak olan Zaman gazetesinin eski yazarı Şahin Alpay'ı
yazdı.
Alpay ile geçmişte aynı gelenekte yer alan Soner Yalçın, Alpay'ın
geçirdiği ideolojik dönüşümleri köşesine taşıdı ve "Sahi… Kaç
Şahin Alpay var?" diye sordu.
İşte Soner Yalçın'ın köşesinde anlattığı Şahin Alpay'ın geçmişine
dair ayrıntılar:
Bugün burada Zaman gazetesi yazarı
ve Mehtap tv konuşmacısı Şahin Alpay'ı
yazacağım. FETÖ soruşturması nedeniyle tutuklandı. Suçlu mudur;
sanmam!
O halde başlayabilirim…
Altı yıl Aydınlıkçılar içinde bulundum.
İlişkilerimiz hep inişli çıkışlı oldu; mahkemelik bile olduk. Nice
kavgalar sonucu dost olmayı başardık.
Şu analizime hep kızarlar; “Türkiye'ye Maoculuk ABD
üzerinden gelmiştir!” Bu sözden kastettiğim
şudur:
1960'larda iki sosyalist ülke Sovyetler Birliği ile
Çin ilişkileri çok gerildi. ABD
dünyaya, -ezeli düşmanı Sovyetler Birliği'ne karşı
Çin'i yanına çekmek için- Çin'in, agresif ve istilacı değil,
barışçı ve işbirliğine yatkın olduğu mesajını vermeye başladı.
O dönem… Şahin Alpay Robert Koleji lise
ikinci sınıfındaydı ve -öğrenci değişim
bursu- AFS ile ABD'ye gitti.
Döndüğünde sosyalist oldu. Ve…
Çin'in resmi yayın organı Peking Review dergisinden (aynı
yolu takip eden Halil Berktay ile) çeviri yapmaya başladı!
Türkiye'de sosyalistler daha bölünmemişti.
Herkes Türkiye İşçi
Partisi saflarındaydı.
Çekirdek teorisyen kadronun içinde (Halil Berktay gibi) yer
alan Şahin Alpay -“işçi sınıfının devrime öncülük etmesi için
gereken objektif ve sübjektif şartlar yoktur” gibi yazılar; ve
sekter tavırlarıyla sosyalistleri
böldü. Aydınlıkçılık böyle
doğdu. Uzatmayayım…
Şahin Alpay, 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra polis tarafından
aranmaya başlayınca, “yakalandığında
konuşabilir” diye düşünen Aydınlıkçılar
tarafından Filistin
kamplarına gönderildi.
Sonra…
Artık liberaldi
12 Mart 1971 darbesinde…
Devrimciler idam edildi.
Devrimciler katledildi.
Devrimciler hapislere atıldı.
Devrimciler işsiz bırakıldı.
O darbe döneminde Şahin Alpay Filistin'deydi.
Tarih: 21 Şubat 1973.
Yer: Nahr el Bared Kampı/Lübnan
İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na ait bir
savaş gemisi, Türk devrimcilerinin de bulunduğu kampa ve çevresine
bomba yağdırdı. Ardından İsrail askerleri karaya çıktı ve çatışma
başladı. Sekiz Türk devrimci yaşamını
kaybetti.
Yoldaşları merak etti; Şahin Alpay (ve Cengiz Çandar) neredeydi?
Öğrendiler ki, birkaç gün önce Avrupa'ya kaçmışlardı!
Türk devrimcilerinin bulunduğu kampın
yerini MOSSAD'a kimin verdiği hiç
öğrenilemedi. Neyse…
Şahin Alpay, gittiği İsveç'ten siyasi mülteci
hakkı aldı. Devlet bursuyla Stockholm
Üniversitesi'nde akademik kariyer yaptı. Ve sosyal
demokrat oldu.
Devrimcilerin zulüm altında olduğu 12 Eylül 1980 askeri darbesinden
sonra birden bire Şahin Alpay ortaya çıktı! Artık
liberaldi.
1982 yılında Cumhuriyet
gazetesinde çalışmaya başladı. Hemen “post-modern
bavulunu” açtı. Ortaya vahşi kapitalizm/neoliberalizm çarpıtması
“sivil toplumculuk” saçıldı. Bunu, George
Soros'un akıl hocası Karl Popper'ın
“açık toplum” tezleri takip etti.
Yani… Baş düşmanı Kemalist Devlet'ti!
Türkiye'nin dönek solcuları, kimi Kürtleri ve siyasal İslamcıları
çok beğendi bu görüşleri.
Şahin Alpay, yıllar sonra yine
yeniden bu kez liberal solcuların teorisyeni oldu (ya
da “yapıldı” mı diyeyim.).
Hemen ardından, 12 Eylül faşizmine karşı yıllar sonra bir araya
gelip mücadele eden solu yine bölüverdi! Bunun ilk örneği,
Cumhuriyet gazetesinde yaşandı; İlhan Selçuklar, Uğur
Mumcular, Şahin Alpay'ın “müridi” haline gelen Hasan
Cemaller ile yollarını ayırdı.
Sonra…
TÜSİAD eki Başkanı Ümit Boyner, Şahin
Alpay'ın ağabeyi Acar Alpay'ın kızıdır.
Şahin Alpay sadece solu değil; TÜSİAD gibi kurumları da “ulus
devlete” karşı bir konuma sürüklemeye çalıştı.
Cumhuriyet'ten
sonra Sabah ve Milliyet'te yazdı.
Köşesinin adı abartılıydı; “Entelektüel
Bakış.”
AKP iktidar olduğu 2002 yılında Zaman
gazetesine transfer oldu. Sebebi belliydi:
Türkiye'de yeni bir dönem başlıyordu; “askeri vesayetle”
savaşılacaktı!
Bu sürecin ideolojik alt yapısını oluşturma merkezi Zaman
gazetesiydi!
Evet, Şahin Alpay artık
muhafazakardı. Dönekliğiyle gurur
duyduğunu
söylüyordu. Ateistlikten vazgeçmişti!
Şaşırtıcı değildi. Hiçbir zaman özgün
düşüncesi olmadı. O hep bir
tercümandı/çevirmendi.
Son 30 yıldır söyledikleri hep Karl Popper'ın düşünceleriydi. Peki…
O halde; Fethullah Gülen'de ne bulmuştu:
Fethullah Gülen, totaliterliğe mi
karşıydı?
Fethullah Gülen, eleştirisel
düşünceye mi açıktı?
Fethullah Gülen, açık toplumu mu
savunuyordu?
Fethullah Gülen, bilim felsefesine mi
inanıyordu?
Şahin Alpay'ın bu derece savrulmasının sebebi neydi?
Gülen'i savunmak için neler demedi ki:
“Zihinleri komplo teorileriyle zehirlenmiş olan insanlara göre her
kötülüğün arkasında önceleri emperyalistler, komünistler,
siyonistler, irtica vardı; şimdi
de ‘paraleller' var.
Hizmet Hareketi'nin polisi, yargıyı, devleti ele
geçirdiğine, Fethullah Gülen'den, ‘cemaat'ten emir
alarak ‘milli orduya, milli iradeye' kumpas kurdukları bana
göre tam bir safsatadır…”
Yaşamı boyunca hep kibar olan Şahin
Alpay söz konusu Fethullah Gülen olunca kabalaştı bile:
“Fethullah Gülen'in şiddetle ne alakası var, ulan siz
kimi kandırabilirsiniz?.. Siz kim oluyorsunuz? Fethullah Gülen'e
terörist diyecek kadar kim oluyorsunuz siz? Utanın
be!”
Cemaatin 15 Temmuz darbesinden sonra kandırıldığını söyledi; ama
tutuklandı.
Sahi… Kaç Şahin Alpay var?
Öyle ki…
Hep desteklediği Erdoğan ile yolları Mısır'daki askeri
darbeden sonra ayrıldı. Hep demokrasiyi savunan Şahin Alpay
darbecilerin yanında yer alıverdi!
Evet, kaç Şahin Alpay var?..