Soner Yalçın için...
Ve ne yazık ki olayın üzerinden üç – dört gün geçti; iktidar medyasından bir tek vicdanlı yürek çıkıp da...
Soner Yalçın’a yapılanları gördünüz…
Ve hem de…
Sadece “Soner Yalçın” olduğu için yapıldı o bütün zulümler…
Bir önceki başbakan, hali hazırda cumhurbaşkanı olan “bir siyasetçiyi” eleştirdiği için…
Evet, evet sadece eleştirdiği için…
Ve ne yazık ki olayın üzerinden üç – dört gün geçti; iktidar medyasından bir tek vicdanlı yürek çıkıp da Soner Yalçın’a yapılan bu iktidar baskısını…
Bu içişleri bakanlığı eziyetini…
Bu yargı lincini eleştirmedi…
Bir teki bile Soner Yalçın’ın yanında durmadı, duramadı…
Efendiler!..
Bizler gazeteciyiz…
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk dâhil, hiçbir siyasinin ya da bürokratın veya işadamının, sanatçının, şunun bunun askeri değiliz…
Bizler birbirimiz gibi düşünmek zorunda olmadığımız için Soner Yalçın gibi de düşünmek zorunda değiliz…
Ama…
Bizler…
Soner Yalçın’a yapılan iktidar, yargı ve emniyet zulmüne karşı durmak “mecburiyetindeyiz”…
Bu mecburiyet, mesleğimizin bizlere yüklediği en onurlu ve savsaklanamaz görevdir…
Evet…
Siyasi tarafı ve çalıştığı gazetenin durduğu yer neresi olursa olsun bütün meslektaşlarımı Soner Yalçın’a karşı yapılan bu baskıya, zulme, manevi işkenceye ve şahsiyet lincine karşı çıkmaya çağırıyor; Soner Yalçın’ı her zamanki onurlu duruşu nedeniyle alkışlıyorum…