'Somalılara müstehak' diyen Yılmaz Özdil aklandı

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Hürriyet'te iken Soma'daki maden kazası sonrası 'müstahak' davasından 'aklandı', Hürriyet'e sitem etti

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil hakkında, Soma'da en az 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın 'fıtrat' açıklamasına tepki olarak yaptığı 'müstahak' açıklaması konusunda takipsizlik kararı verildi.

Özdil, kararı duyurduğu yazısında eski gazetesi Hürriyet'e de 'Kendi gazetemde savunmasız kaldım' sözleriyle sitem etti.

OLAN BİTEN GAYET NORMALDİR HATTA MÜSTEHAKTIR DENİLEBİLİR

Yılmaz Özdil, Soma faciasında 1800'lerden bu yana dünyadaki örnekleri sıralayıp "Bunlar sürekli olan şeyler, bu işin fıtratında bu var" diyen Erdoğan'ı, Halk TV yayınında eleştirmişti.

Özdil o yayında şöyle konuşmuştu: "Başbakan gayet normal diyor, fıtratında var diyor, 1862'den İngiltere'den örnek veriyor. Bana göre bu işin sorumlusu Kraliçe Victoria'dır, çünkü o tarihte tahtta o vardı. Sayın başbakanımızın herhangi bir sorumluluğu olamaz, Kraliçe'nin istifa etmesi lazım. Ayrıca ABD'den 1907'den örnek verdi. Theodore Roosevelt iktidardaydı. Sayın başbakanımızın ve sakallı enerji bakanımızın suçu günahı yoktur, ihmali yoktur, Roosevelt'in istifa etmesi gerekir. Ekstra hazin tarafı... O yörenin çocuğu olduğum için yakından gözlemliyorum. Bu ölen çocuklar, maalesef, Tayyip Erdoğan'ın mitingine otobüslerle taşınan işçiler... Bu öldürülen çocukları, AKP mitinglerine götürüp, en büyük Tayyip Erdoğan başka büyük yok diye alkışlatmışlardı. Şimdi Tayyip Erdoğan çıkıp, bunların ölmesi normal falan diyor. Dolayısıyla, ben başbakana katılıyorum, yani bu olan biten gayet normaldir, hatta müstehaktır bile denilebilir, hepimizi çok daha büyük facialar beklemektedir, Kraliçe Victoria'nın istifa etmesi gerekir."

ACININ TAM MERKEZİNDEKİ SAVCIYA TEŞEKKÜR EDERİM

Yılmaz Özdil bugün sözcü gazetesindeki yazısında bu sözlerinden tam dört gün sonra hükümete yakın gazetelerce tetiği çekilen bir linç kampanyasına maruz kaldığını anlattı.

Hayatını kaybeden madencilere 'müstahak' dediği iddiasıyla hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek' suç duyurusunda bulunulduğunu hatırlattı. 'Aradan 8 ay geçti. Bekledim. Yargıya intikal ettiği için, tek kelime yazmadım, bekledim. Ve, dün karar çıktı" diyen Özdil, kararı şu ifadelerle duyurdu:

"Dosyayı inceleyen savcı, "Yılmaz Özdil'in sözlerinde isnat edilen suç yok, suç unsuru yok, hakaret yok, hakaret kastı da yok" dedi. Takipsizlik kararı verip, dava bile açılmasına gerek görmedi. Elbette savcı'nın adresi olmaz, hukuk her yerde hukuktur ama... "Suç unsuru yok" kararını veren savcı, acının tam merkezindeki savcı... Soma Cumhuriyet Savcısı. Evet... Bana yönelik iftiraları, linç kampanyasını elinin tersiyle iten savcı, hükümetin ihmalleri yüzünden 301 insanımızı göz göre göre kaybettiğimiz Soma'daki maden faciasını soruşturan Soma Cumhuriyet Savcısı.''

GÜNDEM SAPTIRMA ÇALIŞMASI

Savcıya teşekkür edip iki sayfalık gerekçeli kararı 'hayatının en önemli ödülü olarak saklayacağını' yazan Özdil, yazısında dört gün sonra hakkında çıkmaya başlayan haberleri de hatırlattı. 'Tek merkezden servis edildiği açıkça belli olan, fotokopi gibi aynı cümlelerle, yandaş gazetelere manşet oldum' ifadesini kullanan Sözcü yazarı, "Fıtrat'ı yumruk'u tekme'yi unutturmak için, gündem saptırmaya çalışıyorlardı" dedi.

Erdoğan'ın Hürriyet'in sahibi Aydın Doğan'a yaptığı "kov bu adamı" çağrısını, Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kendisini 'vatandaşlıktan atmasını', Sağlık Bakanı Mehmet Müzezzinoğlu'nun "Bu adam milletini seven biri olamaz" sözlerini hatırlatan Özdil, fiziksel tehdit aldığını da açıkladı.

HÜRRİYET YAZARLARIYLA DA SUSTU

Özdil, kendi gazetesi Hürriyet'e de açıkça sitem, bazı gazetelere teşekkür etti:

"Bunlar olup biterken, gazetem Hürriyet tek kelime yazmadı. Sustu. Hürriyet yazarlarından hiçbiri tek kelime yazmadı. Kendi gazetemde savunmasız kaldım. Patronuma ait CNNTürk televizyonunda "iğrenç biri" olduğum bile söylendi. Buna mukabil, Sözcü, Cumhuriyet, Aydınlık, Yurt gazeteleriyle, Ulusal Kanal ve Halk TV kapı gibi arkamda durdu, iftirayı afişe ettiler."