Şok... Şok... Sabah'ta ayrılık var!...
Sabah gazetesinden bir isim daha ayrıldı. Bugün köşesinden okurlarına veda yazısı yazan ismin ayrılık sebebi ne? İşte ayrıntılar...
(...) Bir bahardı
gelişimiz.
Bu gidişimizde olduğu gibi...
Ama o gün sonbahardı, bugün ise ilkbahar...
O gün yirmi iki yıl yaşanan limandan, sürprizlerle dolu yeni birine
doğru yelken açmıştık.
Meteorolojik tahminler doğru çıkmış; yolda yakalayan kış kasıp
kavurmuştu.
Hem de üç kez...
Önce fırtına...
Ardından boran...
Sonra da, çatıyı, bacayı uçuran kasırga...
Herkes bir tahtaya sarıldı, birilerimiz direğe, bazılarımız da
yelkene.
Sonuçta gemi ayakta kaldı...
Kışa direnenler yoruldu; bazılarımız küçük bir tipiye yenildi.
Tam da bahar geldi, sakin sulara erişildi demişken...
Deli gönül durur mu?
Altı buçuk yıl süren yolculuk sonrası, bu baharda da yollara
düştü.
Tıpkı, Kazım Koyuncu'nun şarkısındaki gibi:
"İşte gidiyorum
bir şey demeden
arkamı dönmeden
şikâyet etmeden...
ne küslük var
ne pişmanlık kalbimde..."
Oysa Erdal Ağabey'in kirpileri de kış uykusundan uyanmış; yaşama
sarılmıştı...
Badem, elma, erik de tomurcukların içinden tozpembe rengini
göstermeye başlamıştı.
Thomas More'un rehberliğindeki ütopyalara dalmamız için bahar da
kucağını sonuna kadar açmıştı.
Bir zamanlar uçup gitmiş leylekler dönmüş; direğin üstündeki
babadan kalma yuvaya çoktan konmuştu.
Yazın sıcağı her taraftan "Geliyorum" diyordu.
Hayata dair yeni cesaretlere, farklı maceralara yelken açmaya da
gerek yoktu.
Yeni bir başlangıç için koşturmaya, tırmanmaya da...
Sırtında bir tişört, bir de bermuda şort; düşünceye, tasaya da
umursuz bir boykot yeterdi...
Aragon'un o şiirindeki dizeler gibi:
"Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun
Ve bana bütün söyleyebildiklerin
Akşam evinin eşiğinde oturmuş
serinleyen birinin aklına gelebilecek düşünceler.
Peki ne anlamı var
öyleyse bunca yolculuğun..."
Ama olmadı...
Gönül duramadı...
Bize yine yol göründü.
Gittiğimiz yer de öyle uzak değil.
Bizim millet mahallesinin, komşuları, sakinleri tanıdık bildik yeni
sokağı...
Dedik ya bazen gitmek kavuşmaktır özlenen hayata...
Mahallenin yeni sokağında buluşmak üzere...
Hoşça kalın...