'Sizden büyüğü mü var beyefendi'den 'Çok söyledim dinlemediler'e...
Murat Bardakçı, AK Parti’nin 7 Haziran seçimlerinde Meclis çoğunluğunu kaybetmesinin hemen ardından, "ben demiştim dinlemediler" şeklindeki yorumlara dikkat çekti.
AK Parti’nin 7 Haziran seçimlerinde Meclis çoğunluğunu
kaybetmesinin hemen ardından, "ben demiştim dinlemediler"
şeklindeki yorumlara dikkat çeken Habertürk yazarı Murat Bardakçı,
"Senelerce silâhşorluk, kalemşorluk, vesairelik yapan köşe
sahiplerinin yahut mevsimlik TV yüzlerinin bazıları, birkaç günden
buyana eskilerin yaptığı gibi “Biz demiştik, söylemiştik,
uyarmıştık ama dinletemedik” edebiyatının derinliklerinde kulaç
atmaya başladılar bile..." dedikten sonra eskiden bu işin
bir raconu vardı, raks etmeden önce ısınma turları yapılırdı
yorumunu yaptı.
Bardakçı, Birinci Dünya Savaşı ve 27 Mayıs sonrasında da benzer
durumlar yaşandığına verdiği örnekleri köşesine taşıdı.
İşte o yazıdan çarpıcı bölümler:
SUSMAK İÇİN PARA ALANLAR EN
ÇOK KONUŞANLAR OLDU
Birinci Dünya Harbi senelerinde politikanın içerisinde bulunmuş
yahut gazetecilik yapmış olanların sonradan yayınladıkları
hatıralarında sık sık rastlanan bazı ifadeler vardır:
“Enver’e (Enver Paşa’ya) çok söyledim ama dinletemedim!”,
yahut “Talât’a bunu böyle yapmaması için az mı dil döktüm? Ama
kendi bildiğinden şaşmadı ve netice işte böyle felâket
oldu!” derler...
Bu sözleri söyleyenler, kendileri de İttihadçı olan yahut İttihad
ve Terakki’ye yakın durmuş kişilerdir; Enver ve
Talât Paşalar’ın ardından konuşmaya, İttihadçı
liderlerin 1918 Kasım’ının başında Türkiye’den ayrılmalarından
hemen sonra başlamışlardır. Falih Rıfkı, eski
efendileri hakkında ilk atıp tutanların, devrik liderlerden
memleketi terketmelerinden hemen önce “susmaları”
için para alanlar olduğunu yazar...
"SİZDEN BÜYÜĞÜ MÜ VAR
BEYEFENDİ"DEN, "ÇOK SÖYLEDİM DİNLEMEDİLER"E
Benzer ifadeleri, çocukluk ve gençlik senelerimde eski Demokrat
gazetecilerden de sık sık işitirdim: “Adnan’a (Adnan
Menderes’e) çok söyledim ama kulak vermedi” diye başlar,
“Âââh âh! Celâl Beyefendi (Bayar) uyarılarımı dinlese idi
iş böyle mi olurdu?” diye yakınırlardı. Onlara sorarsanız
Bayar ve Menderes hata üstüne
hata yapmışlar ama eleştiriye kulaklarını kapatmışlardı ve
uğradıkları fecî âkıbetin sebebi, etraflarındaki sağduyu
sahiplerinin uyarılarını dinlememeleriydi!
Ama, 27 Mayıs darbesinden hemen sonra “Ben demiştim,
söylemiştim, uyarmıştım, dikkatlerini çekmiştim fakat kulak
asmadılar” diye konuşanlar, Bayar ile
Menderes’in ikbal günlerinde “Sizden
büyüğü mü var beyefendi?”, “Emrettiğiniz takdirde olmaması mümkün
mü?” yahut “Böyle sözler etmek muhalefetin ne
haddine? Şöyle bir yan bakışınızla bile silinip giderler”
gibisinden pohpohlayıcılar ve kâselîzler idi!
RAKSIN DA RACONU
VARDIR!
Benzer sözler, AK Parti’nin 7 Haziran seçimlerinde Meclis
çoğunluğunu kaybetmesinin hemen ardından şimdi yeniden işitiliyor.
Senelerce silâhşorluk, kalemşorluk, vesairelik yapan köşe
sahiplerinin yahut mevsimlik TV yüzlerinin bazıları, birkaç günden
buyana eskilerin yaptığı gibi “Biz demiştik, söylemiştik,
uyarmıştık ama dinletemedik” edebiyatının derinliklerinde
kulaç atmaya başladılar bile...
Eski zamanların eğlence kitapları rakkaslığın ve rakkaseliğin bir
usûlü olduğunu, raks meydanına çıkar çıkmaz hemen oynanmadığını,
önce bir “endâm gösterildiğini”, yani ısınma
turları yapıldığını yazarlar...
Anlaşıldığı kadarı ile artık bu işin raconu da nihayet bulmuş;
lokmalar henüz boğazda dururken istikbal hevesi ile raks ve
nankörlük etmek, âciliyet kazanmış! “Ben demiştim”
edebiyatını şimdilik çok değil, sadece bir-iki kişi yapıyor ama
sayılarının nasıl artacağına, yani eski âdetimizi yılmadan devam
ettirdiğimize zamanla hep beraber şahit olacağız!