Şirin Sever kazandı

Posta'da İstanbul’da son 5 ayda, 18 yaş altındaki 39’u Suriyeli 115 çocuk yaştaki kızın doğum yaptığı haberini yazan Şirin Sever kazandı..

Türkiye ayakta neredeyse…
Televizyonlar hemen her gece o haberi veriyor…

Hangi haberi mi?..

İstanbulda son 5 ayda, 18 yaş altındaki 39’u Suriyeli 115 çocuk yaştaki kızın doğum yaptığı haberini…

Hastane yönetimi 18 yaşından küçüklerin hamileliğini yasal olarak Emniyet’e bildirmek zorunda olduğu halde bildirmediği haberini…
Ama…
Haber nedense köşelerde pek yer bulamadı kendisine…

Bulsa da etkili yazılamadı belki de…
İyi ki Şirin Sever bugünkü Posta’da yazdı da köşe yazarlığını kurtardı…

*

Hiç kimse bu tür haberlerin yapılmasını ve yorumlanmasını hükümetin istemediği gibi yalanlara sığınmasın.

Yayımladınız, yorumladınız da hükümet elinizi mi tuttu?..
Sansür mü uyguladı?..
Yooo…
“Okunmazsınız, tıklanmazsınız” korkusuyla olaya girmiyorsunuz sonra da suçu hükümete atıyorsunuz…
İşte gördünüz…
Yazan, yazmak isteyen Şirin Sever gibi pek ala yazıyor…
Ve…
Kazanıyor…

AHLAK VE HUKUK FENA ÇÜRÜMÜŞ

Artık alıştık, artık kimse şaşırmıyor, artık kimse okumak bile istemiyor çocuk tacizini ve istismarını…

Ama yazmak lazım…

Bıkmadan usanmadan yazmak lazım.

Birilerinin bir şey demesi, bağırması, haykırması lazım… Böyle haberleri okudukça için şişiyorsa, içindeki öfke kabarıyorsa, vicdanın sızlıyorsa, içinden okkalı küfürler sıralıyorsan eğer, durmaman muhakkak yazman lazım.

Duygularım buraya yazabildiklerimden çok daha fazlası ama elimden başka bir şey gelmiyor. Utanıyorum ve yazmak istiyorum…

VALİLİK İÇİN NORMAL!

İstanbul’da bir hastane… Son 5 ayda, 18 yaş altındaki 115 çocuk, bu hastanede doğum yapmış. 39’u Suriyeli.

Hastane 18 yaşından küçüklerin hamileliğini yasal olarak Emniyet’e bildirmek zorunda. Ama bildirmemiş.

Onca hastane çalışanının içinde, vicdan sahibi tek bir kadın varmış da Allah’tan, olayı savcılığa bildirmiş...

Soruşturma için valilik izni gerekmiş ama Valilik “15 yaşın üzerindeki doğumlar yasaya uygundur” demiş! Hiç rahatsız olmamış yani.

GÖREV YERİ DEĞİŞTİ!

Hastane yönetimi de olayı ortaya çıkaran kişinin görev yerini değiştirmiş. Bakanlık olaya ‘lütfen’ el koymuş da böylece soruşturma açılmış.

Şimdi söylesenize, bütün bunlar ahlaki ve hukuki çürümüşlük değil de nedir? Çocuk ya, çocuk! 115 çocuk doğum yapıyor ve o ilin valisi, vekili, memleketi yöneten onca kalabalık, onca bakan ortalığı birbirine katması, yeri göğü inletmesi gerekirken ağzında lafı geveliyor…

Vay anasını sayın seyirciler…

Teşekkürler İclal iyi ki varsın

115 çocuğun hamileliği ile ilgili iç yakan başka bir mevzu daha var...

Olayı saptayan ve savcılığa bildiren hastane çalışanı İclal N.’ye ödül verileceğine, görev yeri değişmiş. Bu kadın, bunu mu hak ediyor? Tamam doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar bu memlekette ama Sağlık Bakanlığı’nın bu durumu düzeltmesi gerekmiyor mu? “İyi ki böyle çalışanlarımız var, iyi ki vicdanı örümcek bağlamamış insanlar var” demesi gerekmiyor mu? Bu kadını tebrik etmeli, arkasında durmalı, bundan sonra da hayatı kararmasın diye ona destek olmalıyız, sarıp sarmalamalıyız bence. Tek bir kişinin bile işini iyi yapmasının ne kadar önemli olduğunu bize gösterdiği için. İyi ki varsın İclal, iyi ki bir vicdanın da varmış.

İyi ki böyle kadınlar var

Bu ülkede bazı şeyler hiç değişmiyor…

Mesela herkesin kadınlar adına konuşması, kadınlar adına karar alması, kadını yok sayması, kadına söz hakkı vermemesi, kadını konuşturmaması falan; liste uzar gider.

Ama öyle kadınlar var ki, tüm bunlara ‘hoop bir dakika’ deyip sesini yükseltebiliyor. İş kadını Leyla Alaton gibi.

Televizyon ekranlarının kadınları yok saymasına, bu cinsiyet ayrımcılığına sinirlenmiş, sadece erkeklerin katıldığı programları protesto ettiğini açıklamış.

Haklı değil mi? Hangi tartışma programını açsan, aynı adamlar konuşup duruyor; farklı fikre, farklı cinse asla yer yok.

Alaton da postayı koymuş, ‘Daha da seyretmem sizi’ diyerek tavır almış. Helal olsun! En az Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin, ismini ‘Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği’ olarak değiştirmesi kadar etkileyici.

HAFTA SONU BİTMEDEN...

Gerçek gazeteciliği unutmamak için, The Washington Post’un araştırmacı gazetecilerinin yayıncılık savaşını anlatan Steven Spielberg imzalı ‘The Post’u izlemeyi…




Memlekete müzik ve gösteri grupları çok zor geldiği için, gelenin kıymetini bilmek gerektiği için, ayrıca bu yılın en havalı ve rengarenk işlerinden biri olduğu için ‘Blue Man Group’ gösterisine bilet almayı…

Herkes ballandıra ballandıra anlattığı, bana da ‘mutlaka izlemelisin’ baskısı yapıldığı için ‘Ufak Tefek Cinayetler’ dizisine başlamayı…




Sinemayı sinema yapan gerçek hikayeleri es geçmemek, ayrıca herkesten çok iyi film olduğunu duyduğum için Onur Saylak imzalı ‘Daha’ya gitmeyi…

Kışın kasvetinden karbonhidrata yüklendiğim (yoksa hiç sevmem!) için ve bu durumun bana yol su elektrik olarak döndüğünü gördüğüm için ‘artık’ bir spor salonuna yazılmayı… arzu ediyor ve kısa vadeli hedeflerimi açıklıyorum. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!!!