Sıra sana da gelecek

"Hayatımda harama uçkur çözmedim. Bırak evlilik dışı ilişkiyi, evlilik içi ilişkilerimde bile dikkatliyimdir."

GAZETECİLER.COM

Biz Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısını önce medyaya, sonra siyasilere ve sonra da herkese yazılmış bir "Uyarı mektubu" olarak algıladık ve okumanızı istedik.
Hatta o kadar ki...
Bugün yazıyı yarıda da kesmeyeceğiz ki zevki, etkisi kaçmasın...
Son noktasına kadar yayımlayacağız...
Ve o yazısını yayımlamadan önce şunu diyeceğiz:
"Günlerdir biz de işte bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ama ola ki içinizde söylenene değil, söyleyene değer verenleriniz vardır... Onun içindir ki bir de Özkök'ün kaleminden okuyun"..

Mukaddes yatak odası

ARKADAŞ; sen de şöyle düşünenlerden misin?

Sevgili Ertuğrul;
"Gizli Kamera"nın Türk medyasındaki mucidi, öncüsü, ilk uygulayıcısı senin gurubunda etkin bir popüler TV'de ana haberleri sunuyor.
Ve geçen gün, gizli kameranın yasaklanmasını da yasaklayanları da eleştiriyordu...
Gizli Kamera işte bu son olayda tanık olduğumuz haysiyet terminatörlerinin, vahşileşmiş iki ayaklıların terörünü engellemek için yasaklanmıştı...
Ama o arkadaşın halen "gizli kamera" diye tutturmuş gidiyor..
Kim mi o arkadaş?.
Sen biliyorsun ama ben bilmeyenlere hatırlatayım: Uğur Dündar...

Adnan Berk Okan

"Hayatımda harama uçkur çözmedim.

Bırak evlilik dışı ilişkiyi, evlilik içi ilişkilerimde bile dikkatliyimdir."

Deniz Baykal olayında, "Bu iş bizi ilgilendirmez" deyip kenara çekilmiş, "Yapana değil, yapılana da bakalım" diyenlerden misin?

"Bizim böyle şeylerle hiç işimiz olmaz" deyip, Baykal'a yapılanlara Fransız kalanlardan mısın?

Gerçekten böyle düşünen, samimi olarak böyle hissedenlerden biri misin?

Hatta içinden gizli gizli "Oh olsun" diyor musun?

Eğer böyle diyor, böyle hissediyor, böyle düşünüyorsan;

Arkadaş hazır ol; senin kulağına da kar suyu kaçıracağım.

Biraz tersine gideceğim.

* * *

O iğrenç röntgenci var ya, o sefil herif...

İşte o, "Alışmış kudurmuştan beterdir" lafının en güzel misalidir.

Ya bir gün o adamın kafası atar; bir şeyden dolayı sana da takar; senin yatak odana da musallat olursa ne yapacaksın?

Sen ki, harama uçkur çözmemiş, nikâhsıza yan bakmamış arkadaşsın.

Allah göstermesin; ya o uğursuz el, o karanlık ruh senin yatak odanı, senin mahremini, senin haremini gizlice röntgenler, bir internet sitesine koyarsa;

Ya bir dolap aralığından mahreminin manzarası çekilir aleniyete pazarlanırsa;

Allah göstermesin orada burada görüp de taklit etmeye kalktığın bir fantezi kırıntısı, sansasyona aç bir cemaatin rakılı, rakısız masasının mezesi haline gelirse;

Kendini daha rahat mı savunacaksın sanıyorsun?

* * *

Bak arkadaş; böyle konularda herkesin bağışıklık katsayısı, sinir sisteminin istihap haddi, pek farklı değildir.

Öyleymişsin şöyleymişsin, adaplıymışsın adapsızmış, modernmişsin muhafazakârmış; bil ki hiç fark etmez.

O yüzden diyeceğim ki; bu olayı sen de siyasette fazilet mücadelesine çevir.

Sen de yakana bir siyah kurdele tak, eyleme katıl.

Bu mücadele sadece "kendince ahlaksız gördüğün" insanların mücadelesi değil, senin de mücadelendir.

"Ben telefonda ayıp bir şey konuşmam" deyip telekulağı küçümseyen gafiller gibi davranma.

Herkesin bir mahremi, bir mahremiyeti, kimseyi sokmak istemediği mukaddes bir yatak odası vardır.

Herkesin bir cinsel hayatı vardır.

İki rekat kılarak başlasan da, iki kadeh atıp başlasan da fark etmez.

Yatak odası, yatak odasıdır.

Mahrem mahrem, çıplak ise çıplaktır.

Ve bil ki; o gizli kameranın insafı, onun arkasındaki iblisin dini imanı yoktur.

Oran buran sarkmış, çirkin görünmüşsün, mahreminin orası burası teşhir olmuş, sen; hele hele erkek olarak sen eksik kalmışsın, fazla gitmişsin hiç umurunda olmaz.

Ahali sana güldükçe, ahali seni ayıpladıkça veya alkışladıkça, röntgenci iblisin sadizm reytingi artar.

Seçmeninin, arkadaşının, onun bunun karşısına çıkıp, "Yahu bu benim nikâhlı kocam, nikâhlı karım" demişsin ne fark eder.

Görüntün orada, internette; çırılçıplaksın.

Mahremiyetin, o en mahrem anın, o anının bütün halleri Aşk-ı Memnu dizisine dönmüş.

Sen ekran ekran dolaş, anlatmaya çalış.

Artık rakılı rakısız, ahlaklı ahlaksız, genç yaşlı, kadın erkek bütün sofraların, masaların mezesi, akşam yemeği sensin arkadaş.

İstifa etmemişsin, oy kaybetmemişsin, yüzün ak çıkmış ne fark eder.

Her gece odana girdiğinde, yıllardan beri önünde soyunduğun o ayna, dost bildiğin o dolap, evde çalışan çalışmayan herkes, her eşya sana düşman gibi görünmeye başlamış.

İki rekat namazdan önce dolapta, abajurun içinde gizli kamera mı var diye şüphelenmeye başlamışsın.

Ondan geriye ne kalır?

Yatak odanın keyfi, huzuru, mahremiyeti kalmamış, artık ne fark eder arkadaş.

* * *

Artık hepimizin yatak odasına şüphe düşmüştür.

Ve bu mesele, hepimizin, laik, az laik, demokrat, liberal, CHP'li, AK Partili, MHP'li...

Hepimizin meselesidir.

Sakın ha "Ben harama uçkur çözmem" diye böbürlenme.

Sıra sana da gelecek.

Ve o zaman anlayacaksın ki bu çok fena bir şeymiş.

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları