Şimdi mi aklın başına geldi Fatih kardeş…
Eleştirilere canlı yayında verdiğin cevaplar ve ettiğin küfürler hâlâ akıllarda tazeliğini koruyor...
ADNAN BERK OKAN
Neymiş?..
“Biri haber kanallarına dur desin” imiş…
Neymiş?..
“Artık bıçak kemiğe dayandı” imiş…
Yok yaaa!...
Kalk da kiraza gidelim o zaman…
Zira…
Bu uyarıyı yapmakta çok geç kaldın, bari kirazlar henüz çiçek
açmadan toplamakta geç kalmayalım...
Ve…
Zira’nın ikiz kardeşi; atı alan bırak Üsküdar’ı,
Kızılcahamam’ı bile geçti...
Bugün ancak yazmayı akıl edebildiğin o haber kanalları birer
“kavga yıldızı” yarattı…
Her biri Medya Frankhenstien’i!..
Ne demek mi istiyorum?..
Anlatacağım…
Ama önce girişten söz edeyim kısaca…
Fatih Altaylı’nın gecikmiş şikâyetinin girişi
yukarıda yazdıklarım.
Hitap ettiğim birinci tekil şahıs Fatih’in ta
kendisi…
Kimden mi şikâyet ediyor?..
Haber kanallarına davet edilen her ipin
uzmanından…
İşte onlar yüzünden bıçak gelmiş ve kokolak kemiğine
dayanmışmış…
Efendim…
Daha önce yazacakmış ama bir türlü eli varmıyormuş…
Sanırsınız eli ile klavye arasındaki mesafe,
İstanbul ile Pirene dağları
arasından daha fazla…
Eli taaaa Atlantik’ten Adnan
Polat’a, Galatasaray’a varıyor da; aynı
bina içindeki televizyon tehlikesini yazmaya varmıyor...
Meğer ne kısa eli varmış da biz bilmiyormuşuz…
Diyor ki “acayipgecikmiş” yazısında:
“Haber televizyonları, Türkiye'de ciddi bir seviye ve
kalite düşüşüne neden oluyor, Türkiye'deki gerçek entelektüel
birikimi çöpe atıyor, onun yerine ‘cazgırentel’ tipini öne
çıkarıyor ve uzun vadede Türkiye'ye ciddi zararlar veriyorlar.
Açın bakın haber kanallarını.
Hepsinde aynı tipler ve her konuda aynı tipler.
İsimlerini bir bir saymama gerek yok.
Genelde birikimsiz, militanca bir tarafı tutmaktan öte bir becerisi
olmayan, ağzı laf yapan, sertleşmeyi, kavga üslubunu geçer akçe
olarak benimsemiş garip adamlar.
Aklıselimden uzak, kültürsüz, bilinçsiz bu tipler her tartışma
programının konuğu.
Ne bir üslup, ne dediğini bilmek.
Bağır çağır, gerilim yarat, reytingi al.”
Nasıl da kavrayıvermişsin hemen tehlikeyi…
Kavramasına kavramışsın da “Televizyon” isimli kızımız işte o aynı tiplerin tacizine uğradığı için birazcık hamile…
Doğuracak bir Kâmile…
Eh…
Ne diyelim?..
“Eli ayağı düzgün olsun bari, babalarından biraz hallice…”
Ama benim hiç umudum yok…
Kız çocuğu ya babaya benzermiş, ya halaya…
Doğacak Kâmile kızın da babalarına ya da halalarına benzeyeceğinden hiç kuşkum yok…
Aaaahhh be Fatih ahhhh!..
gazeteciler.com’da bu konuda yazdığım makalenin, yaptığım analizin sayısını unuttum…
Klavyemin tuşları eridi…
Ama sen veya senin gibi daha en az birkaç etkin medya yöneticisi destek vermediniz ki en azından tehlikenin önüne geçelim…
Bu saatten sonra “imkânsız” değil ama “çok zor”…
Kör satıcının, şaşı alıcısı olurmuş…
Artık hepsi müşteri edindiler kendilerine…
Evet evet!..
İzleyicileri yoksa da “müşterileri” çok…
Çünkü senin yiğit senden korkup da ekranı bunlara yasaklasa, diğerleri havada kapacaklar…
Çünkü bu bayanlar/baylar reyting yapıyorlar kardeşim...
Dedim ya…
Bir dönemlerin sesi olmayan ama masası çok olan güzel yüzlü, ince belli, geniş kalçalı, hokka burunlu assolistleri gibi bunların da ekran başı koltukları çok…
Aha işte Fikri, İki Ümit (Zileli ve Kocasakal), Rasim, Serdar, Mehmet (Metiner olanı), Osman (hem de prof.), Özcan ( o da prof.), Eser ( o da prof.) ilk anda aklıma gelenler…
Hepsi birer televizyon yıldızı oldular sayenizde…
Hangi moderatör veya patron vazgeçebilir ki bunlardan?..
Al bunları ekranlardan, reyting düşer…
Millet dizi manyağı olur bu sefer de…
Yani Fatih…
Siz medya yöneticileri kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz…
Şimdi kalkıp Hüseyin Badem taklidi yapıp “eyvah, eyvah!” demenizin hiçbir yararı yok…
Kaldı ki senin ekran performansın da pek "sakin" değil hani...
Eleştirilere canlı yayında verdiğin cevaplar ve ettiğin küfürler hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor...
Yeni medya yeni umut...
Dün gazeteciler.com'da yayımlanan "yeni medya gurubu geliyor" haberi üzerine işsiz kalmış çok sayıda gazeteci kardeşimiz mail gönderdi.
Daha geniş bilgi istediler.
Bilmediğimi söyledim.
Sonra Tevfik Diker'i arayıp sordum.
"Ne zaman yayın hayatına geçiyorsunuz?. İşin sermayesi nereden?. Kimlerle çalışacağın belli mi?"
Diker cevaba sondan başladı.
Yeni Şafak eski Genel yayın Yönetmenlerinden Selâhattin Sadıkoğlu ve Gözcü Gazetesi eski Genel Yayın Koordinatörü Hüseyin Avuç'la hemen hemen anlaşmışlar.
Bazı köşe yazarlarıyla da mutabık kalmış ama şimdilik isimlerini açıklamak istemiyor...
Sermayeyi kimin koyduğu konusunda tek kelime etmedi. Hatta soruyu duymazdan geldi ancak künyede imtiyaz sahibi olarak kendi adının yer alacağını söyledi.
"Ne zaman?" sorusunun cevabı "seçimler yapılmadan önce"...
adnanberkokan@gmail.com