Silivri’de Nedim ve Ahmet’le iki saat
Vahap Munyar, TGC yönetim kurulu olarak Silivri Cezaevi'ndeki Nedim Şener ve Ahmet Şık'la yaptıkları görüşmenin detaylarını kaleme aldı.
Hürriyet yazarı Vahap Munyar, TGC yönetim kurulu olarak Silivri Cezaevi'ndeki Nedim Şener ve Ahmet Şık'la görüştü. Munyar gazetesindeki köşesinde görüşmenin detaylarını kaleme aldı.
Şık ve Şener'in mesalarını ileten Munyar iki gazetecinin içerdeki yaşam şartlarını ve cezaevinden ilginç bazı anektodlar da aktarıyor.
İşte o görüşmeden Munyar'ın aktardıkları:
Ardından “açık görüş” salonuna ulaştık. Biraz sonra Ahmet Şık, yanındaki infaz ve koruma
memuruyla birliktekapıdan göründü.
Salonun dört yanında bulunan masalar zincirinin bir tarafında Ahmet Şık, diğer tarafında biz vardık.
Görevliler, cezaevi
yönetiminin bize tanıdığı süreyi anımsattı:
- Aslında görüşme süresi 45 dakikayla sınırlı.
Ancak, size
1 saat süre tanındı.
Ahmet Şık’la görüşmemiz masadan uzanarak
öpüşüp, hasret
gidermeyle başladı. Ardından biz sorduk, oyanıtladı:
- Nasılsın, günler nasıl geçiyor?
- Zaman geçirmeye çalışıyoruz.
- Kaldığınız bölümde şartlar nasıl?
- Nedim Şener, Doğan Yurdakul ve ben aynı bölüme bakan ayrı hücrelerde
kalıyoruz. Ortak alan 60metrekare. Gün içinde orayı paylaşıyoruz. Havalandırma bölümümüz de yine 60 metrekare... 15
adımdabitiyor.
- Televizyon izleme
olanağınız var
mı?
- Televizyon izleyebiliyoruz. 15 kadar kanal var. Hayatımda izlemediğim kadar televizyon
izliyorum burada.
Ahmet Şık’la elbette tutuklanmasını, yöneltilen suçlamayı, daha basılmadan baskın yiyen “İmamın Ordusu” kitabını da
konuştuk.
Süre dolunca Ahmet’i götürdüler, 5 dakika sonra Nedim Şener’i getirdiler.
Nedim, bana
sarılırken gülümsedi:
- Abi bana, “Ekonomi muhabirliğini bırakma”
diyordun. Bıraktım, böyle oldu...
Ahmet gibi Nedim de
bulunduğu ortamdan şikayet etmeyi aklına getirmedi:
- Bize gayet iyi davranıyorlar.
Bize ağır gelen, bu şekilde tutuklu kalmak...
Nedim Şener’le de 1 saatlik görüşmenin ardından, “Bir an önce dışarda görüşmek üzere” dileğiyle ayrıldık.
O bölümden çıkarken yine, “gözden tanıyan sistem” devreye girdi, döner
kapılar o şekilde açıldı...
Nedim’i, Ahmet’i ve
diğer arkadaşlarımızın Silivri’de tutuklu
bulunmasının acısını hissederek oradan ayrıldık.
Tutuklamalar bittiyse ödediğimiz bedele değer
NEDİM Şener ve Ahmet Şık’la ayrı ayrı görüştük ama ikisinin birleştiği ortak nokta
vardı:
- Bizim tutuklanmamızın hem Türkiye’de, hem de yurtdışında ciddi
ölçüde şaşkınlık ve tepki yarattığının farkındayız.
Sibel Güneş şu noktanın altını çizdi:
- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin de
içinde yer aldığı
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun
(GÖP) düzenlediği yürüyüşlere ciddi katılım oldu.
Nedim Şener onayladı:
- Başkalarının o
platformu kullanmasına izin verilmemesi de önemliydi. Sadece meslektaş dayanışmasışeklinde geçen yürüyüşler oldu
sanırım.
Nedim’le Ahmet’in ortak mesajı şöyleydi:
- Eğer bizim tutuklanmamız sonrasında başka
meslektaşlarımızın da başına benzeri şeyler gelmezse, o zaman“ödediğimiz bedele değdi” diyeceğiz. Tek tesellimiz bu olacak.
Yazının tamamını okumak için