Sıla Acar ve Ceren Büyüktetik

Milliyet

GAZETECİLER.COM - Polisin Gezi Parkı’na müdahalesinin sonrasında performans sanatçısı Erdem Gündüz, önceki akşam Taksim’deki metro çıkışında hareket etmeden ve konuşmadan ayakta durma eylemi başlatmıştı.

Sosyal medyada da duran adam eylemi ilgi gördü. #duranadam hastag'i TT oldu. Eylem hızla tüm Türkiye'ye yayıldı. Artık her kentin meydanında onlarca duran adam ve kadın var.

Dünya medyasının ilgi gösterdiği eylemin ayrıntılarını Milliyet'in genç muhabirleri Sıla Acar ve Ceren Büyüktetik dün deneyimleyerek okurlara aktardı.

İşte günün muhabiri olmaı hakeden Sıla Acar ve Ceren Büyüktetik'in duranadam izleminleri:

DURAN ADAM SAYISI ARTTI, TÜKENEN ENERJİM YERİNE GELDİ

'Duran adam' eylemine çevredekilerin nasıl tepki verdiğini gözlemlemek ve saatlerce hareketsiz durmanın nasıl bir şey olduğunu anlamak için önceki gün 20.30'da Kadıköy'deki Osmancık Sokak'taydım. Bir kafenin önünde hareketsiz beklemeye başladım ancak ilk 20 dakika kimseden olağanüstü bir tepki almadım. Bir süre sonra ise çevredekiler yavaş yavaş bana doğru bakmaya ve beni işaret ederek birbirleriyle konuşmaya başladı. Henüz eyleme başlayalı yarım saat olmadan bir alkış tufanı koptu.

Alkışlı destek motivasyonumu artırdı. Ardından da sokak bir anda, "Her yer Taksim her yer direniş" sloganlarıyla inledi. Sloganlar kesildiğinde elinde su şişesiyle gelen bir kişi suyu ayaklarımın ucuna bıraktı. Herkes bana bakıyordu. Bu sırada bir kişi de sigara yakarak bana uzattı. Teklifi geri çevirmemenin yapılacak en büyük hata olduğunu ise sigarayı içtikten sonra anladım. Sigara içtiğim anda kalp atışlarım hızlandı ve ayakta durma gücüm azaldı. Eyleme başlayalı 40 dakika olmuştu ki, bir garson önüme geçerek benimle konuşmaya çalıştı.

Yanıt vermeyince elini gözümün önünde sallamaya başladı. Tam tepki vermek üzereyken çevredekilerin garsona müdahalesi beni kurtardı. Aynı garson bir süre sonra tekrar yanıma gelerek, "Abla yorulmuşsundur, şu masaya otur" dedi. Ben cevap vermeyince de "Vay anasını ya" deyip yanımdan uzaklaştı. Tam neden kimse eylemime katılmıyor diye düşünürken, saat 21.15 sıralarında bir kadın yanıma gelerek hareketsiz bir şekilde durmaya başladı. Bir destekçiyi yanımda hissetmek tükenmek üzere olan enerjimi yükseltti. Yaklaşık 25 dakika sonra katılımcıların sayısı da arttı; yanımda 2 erkek ve 1 kadın eylemci daha vardı. Eylemin son anları ise benim için oldukça keyifliydi. Çevremde bir anda şarkılar ve türküler söylenmeye başlandı. Saat 22.00'da ayaklarımda uyuşma ve topuklarımda karıncalanmayla eylemi sonlandırdım. Destekçilerim de benimle birlikte hareket ederek eylemlerine son verdi.

10 DAKİKA SONRA SIRT AĞRISI BAŞLADI

'Duran adam' eylemine destek katılmak için seçtiğim ilk nokta Taksim Meydanı'ydı. Burada öğle saatlerinden itibaren meydanı dolduran bir kalabalık vardı.
Kalabalığın bir kısmı yönünü Atatürk posteri ve Türk bayrağının asılı olduğu AKM'ye, bir kısmı da Gezi parkına çevirmişti.

Ben de yönümü Gezi parkına çevirerek durmaya başladım. Etrafımda duranlardan bazıları kitap okuyor, bazıları müzik dinliyor, kimisi sigarasını yakıp çevreyi seyrediyordu. Taksim Meydanı'nda durmak keyifliydi. İnsanlar seni, sen onları izliyordun. Ancak tabi keyifli olmayan yanları da vardı. İlk 10 dakikanın ardından sabit bir şekilde durmak ayaklardan başlayıp sırta doğru uzanan bir ağrıyı da beraberinde getirdi. Buradaki gözlemlerimin ardından kendime seçtiğim ikinci nokta yayalaştırma projesinin yapıldığı Gezi parkının sol tarafında kalan geniş meydan oldu. Burada bekleyen kimse yoktu, ben de yönümü parka çevirerek meydanın ortasında durmaya başladım. Kafamda kitap okuma ışığıyla 45 dakika süren eylemim kimsenin dikkatini çekmedi. Yanıma gelen tek kişinin sorduğu soru ise "Do you speak Turkish" (Türkçe konuşuyor musun?) oldu.