Sıkılmış limon gibi atılırsın çöp sepetine…
Senin bugün yaptığın yazarlığı ben bundan 16 yıl önce yaptım…
ADNAN BERK OKAN
A benim güzel evladım…
A benim iyi niyetli yavrum…
Nasıl da deneyimsizsin…
Nasıl da özeniyorsun kimilerine…
Vazgeç be oğlum bu tarz gazetecilikten…
İnan ki hiçbir siyasetçi savunulmaya değmez…
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden ve hukukçularından Çiçero’nun kellesini kim vurdurdu biliyor musun?..
Sen entelektüelsin…
Mutlaka bilirsin…
Bilmeyenler veya unutmuş olanlar için hatırlatayım…
Roma İmparatorluğu’nun 2. Triumviri’sinin üç konsülünden biri olan ve Çiçero’nun desteğiyle daha da güçlenen Octavianus vurdurdu…
Ve benim canım evlâdım…
M.Ö. kırklı yıllardan bu yana hiçbir şey değişmedi…
Kendilerine “Devlet Adamı” diyen siyasetçilerin ruh yapıları ve davranışları hep aynı kaldı…
Düzlüğe çıktıklarında önce en çok destek aldıklarını yediler…
Ak Parti iktidar olmadan önce ve ilk iktidar yıllarında en büyük, en samimi, en etkili desteği kimlerden aldı?..
Liberal demokratlardan?..
Peki sonra ne oldu?..
Meselâ…
Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Hasan Cemal neredeler?..
Ki…
Dönemin başbakanı en son adını andığım değerli yazardan “Hasan Ağabey” diye söz ediyordu…
Ya da Nazlı Ilıcak…
Veya Orhan Kemal Cengiz…
Ve hatta Prof. Orhan Dağı…
Bu değerli yazarlar ilk anda aklıma gelenler…
Beri bak Özcan (Tikit)
Seninle aynı gün Başbakan Davutoğlu’nun açıklamalarını okurlarınızla paylaşan Genel Yayın Yönetmeniniz Selçuk Tepeli senden farklı şeyler yazdı…
Okudun mu?..
O halde oku bak Sayın Başbakan neler demiş:
“Artık Sayın Kılıçdaroğlu’nun da Sayın Bahçeli’nin de muhatapları benim…. Saldıracaklarsa, eleştireceklerse siyasi kültür içinde bana yapacaklar. Cumhurbaşkanı’mız artık siyasetin üstündedir….”
Okudun mu?..
Peki Davutoğlu’nun ağzından?.
Onu da paylaşayım:
“Hepimizin devlet temsili anlamında muhatabı Sayın cumhurbaşkanıdır. O muhatabı kendinde yok saymaya çalışmak, Türk devlet ahlâkına, geleneğine, demokrasi kültürüne uymaz.”
Ne olacak şimdi?..
Demek ki küçümsediğin, “Boşa düştü” dediğin Kılıçdaroğlu aslında haklıymış, doğruyu söylemiş…
"Muhatabım başbakan olarak sensin" demiş sayın Başbakan'a...
Selçuk Tepeli, bizzat Başbakan Davutoğlu’nun ağzından aktarıyor "Artık Sayın Kılıçdaroğlu’nun da Sayın Bahçeli’nin de muhatapları benim" dediğini…
Sen ise aksini iddia ediyor, Sayın Başbakan'ın Kılıçdaroğlu'na, "Muhatabınız Sayın Cumhurbaşkanıdır" dediğinden yola çıkıyorsun...
Ve...
Bu arada; gazetenizin okuru olup da siyaset olarak Kılıçdaroğlu'na sempati duyan okurlarınızı incitiyorsun zira CHP Genel Başkanı'nı kırıcı sözler ediyorsun...
Yani sevgili Özcan…
Geleceği parlak bir gazeteci iken son zamanlarda “ben de onlar kadar (İktidar yağcılığı yapanlar) çok kazanmak, iktidar sözcülüğü yapan kanallarda boy göstermek istiyorum” diye düşünüp sadece ve sadece iktidardan yana, muhalefete ise karşı olunca bak işte nasıl çuvallıyorsun…
Yol yakınken dön bu faydasız yoldan…
Sen gerçekten potansiyeli olan bir genç adamsın…
Entelektüel birikimin yüksek…
Eğer aklını duygularının (“Çıkarlarının” demiyorum) önüne koyarsan son nefesine kadar yapabilirsin bu mesleği…
Ama…
Duyguların aklını aşarsa bu iktidarın işine yaradığın sürece varsın…
Seninle işleri bitti mi sıkılmış limon gibi atılırsın çöp sepetine…
Senin yaşın müsait değil hatırlamazsın…
Senin bugün yaptığın yazarlığı ben bundan 16 yıl önce yaptım…
Ve bak…
Nasıl da silindim gittim…
Okur unutmuyor…
“Sen bir zamanlar falanca siyasetçinin günahlarını bile sevap gibi gösteriyordun; falanca siyasetçinin ise sevaplarını günaha döndürüyordun” diyor acımasızca…
Sevgili Özcan;
Fatih Altaylı, Umur Talu, Muharrem Sarıkaya, Serdar Turgut, Murat Bardakçı ve bilhassa ekonomi sayfanızın yazarları gibi “İyi” yapılmışsa “alkışla” ama be evlât, kötü yapıldığında da “kötü” demeyi bil…
adnanberkokan@gmail.com